184 - CÂBİR BİN
ABDÜLLAH “radıyallahü
anh”: Eshâb-ı kirâmdandır. İstanbulu muhâsara ederken, 74 [m. 693] senesinde
şehîd olduğu ve Koca Mustafâ pâşada bulunduğu sanılmakda ise de, kitâblar
Medîne-i münevverede vefât etdiğini yazmakdadır. 210, 313, 384, 507, 642, 644.
185 - CÂBİR BİN
SÜMRE “radıyallahü
anh”: Eshâb-ı kirâmdan olup, Sa’d ibni Ebî Vakkâs hazretlerinin hemşîresi
Hâlidenin oğludur. Kûfede yerleşdi. 66 [m. 685] senesinde vefât etdi. 384.
186 - CA’FER-İ
SÂDIK “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah da denir. Hazret-i Alînin torununun torunudur.
Muhammed Bâkırın oğlu ve Mûsâ Kâzımın babasıdır. Oniki imâmın altıncısıdır.
[83] de Medînede tevellüd, 148 [m. 765] de orada vefât etdi. İmâm-ı a’zam ve
kimyâger Câbir, bunun talebesi idiler. Büyük oğlu İsmâ’îl, babasından önce
vefât etdi. Yedinci imâm İsmâ’îldir ve ondan sonra çocuklarıdır diyen sapıklara
(İsmâ’îlî) denir. Şî’îler, kendilerine (Ca’ferî) diyor. Hâlbuki, bu büyük imâm, Ehl-i
sünnet idi. Ehl-i sünnet âlimlerinin ve Evliyânın üstâdı idi. Büyük islâm
âlimlerinin gözbebeğidir. Din bilgisi üzerinde hiç kitâb yazmadı. Şî’îlerin
dört esâs kitâbı olan Küleynînin (Kâfî)si,
İbni Bâbeveyh Ebû Ca’fer Mu-
hammed
bin Ahmed Alî Kummînin (Menlâ yahdur)u,
Ebû Ca’fer Muhammed bin Hasen Tûsînin (Tehzîb) ve
(İstibsâr) kitâblarında, imâm-ı Ca’fer
Sâdıkdan emrler, haberler yazılı ise de, bunları bildirenlerin sağlam ve sahîh
olmadıklarını kendileri de bildirmekdedir. İmâmiyyenin otuzikinci fırkasına (Ca’feriyye) denilir. Bunlar, Hasen-i Askerî
öldükden sonra, kardeşi Ca’fer bin Alî imâm oldu. Hasen-i Askerînin evlâdı
yokdu derler. Bu Ca’ferîlerin, imâm-ı Ca’fer Sâdıkla bir ilgileri yokdur.
Şî’îlerin bugün ellerinde bulunan hadîs ve fıkh kitâblarını Ebû Ca’fer Muhammed
bin Ya’kûb Küleynî ile Ebû Ca’fer Muhammed bin Hasen Kummî yazdıkları için,
kendilerine Ca’ferî diyorlar. 62, 361, 416, 441, 488, 538, 648, 929, 969, 1081,
1126, 1141, 1152.
187 - CA’FER
TAYYÂR “radıyallahü
anh”: Ebû Tâlibin oğludur. Hazret-i Alîden on yaş büyük, hazret-i Ukaylden on
yaş küçük idi. Habeşe hicret edip, Hayber günü avdet buyurmuşdu. Hicretin
sekizinci [8] senesinde, üçbin askerle, Şâm civârında (Mü’te)de rumlarla harb
ederken, çok hücûm etdi ve kırkbir yaşında şehîd oldu. O gün yetmişden fazla
yara almışdı. Resûlullaha çok benziyen yedi kişiden biri bu idi. 350, 1006,
1094, 1100, 1195.
188 - CALVİN: Kalven, protestanlığı
kuran papaslardandır. 914 [m. 1509] de tevellüd, 971 [m. 1564] de ölmüşdür. 43.
189 - CÂMÎ “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: 615.ci sırada Molla Câmî ismine bakınız!
190 - CÂMÎ AHMED: Seksenbirinci [81]
sırada Ahmed Câmîye bakınız!
191 - CELÂLEDDÎN-İ
DEVÂNÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Muhammed Es’ad, büyük âlimdir. 833 [m. 1426] de tevellüd, 908 [m.
1502] de vefât etdi. Şîrazda yaşadı. Çok kitâb yazdı. (Akâid-i Adûdiyye) şerhı meşhûrdur. (Levâmi’ul işrak) ismindeki (Ahlâk-ı celâlî) kitâbı ingilizceye terceme
edilmişdir. 962, 964, 1117, 1124.
192 - CELÂLEDDÎN-İ
EGRÎ
“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda kâdî idi. Derin âlim idi. 946.
193 - CELÂLEDDÎN-İ
HİNDÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Muhammed bin Mahmûd Celâleddîn-i kebîr pânî-pütî, Çeştiyye
meşâyıhindendir. Hazret-i Osmân soyundandır. Şems-üddîn-i
pânî-pütînin halîfesidir. O da, hâce mahdûm Alî Sâbirin, bu da Ferîdeddîn Genc
şekerin halîfesidir. Yediyüzaltmışbeş 765 [m. 1363] de vefât etdi. Pânî-püt
şehrinde büyük türbesi vardır. (Fevâid-ül-füâd) ve
(Zâd-ül-ebrâr) kitâbları çok
kıymetlidir. Senâüllah-i pânî-pütî ismine bakınız! 1168.
194 - CELÂLEDDÎN
MUHAMMED RÛMÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Evliyânın büyüklerindendir. (Mekâtîb-i
şerîfe)nin yüzyedinci mektûbunda diyor ki, (Mevlânâ Celâlüddîn Rûmî,
Ehl-i sünnet Evliyâsının büyüklerindendir.) Kâdirî tarîkatinde idi. 604 [m.
1207] de Belh şehrinde tevellüd, 672 [m. 1273] de Konyada vefât etdi. Babası sultân-ül-Ulemâ Muhammed Behâeddîn-i Veled büyük
âlim ve Velî idi. Dahâ çocuk iken babasının kalbindeki feyzlere kavuşdu. (Nefehât)da diyor ki, (Beş yaşında iken kirâmen kâtibîn
meleklerini, Evliyânın rûhlarını ve sokakda dolaşan cinnîleri görürdü.) Pederi,
oğlu ile Hicâza, sonra Şâma ve Konyaya geldi. Babası ölünce, oğlu ders verirdi.
Önce Pederinin halîfesi olan Seyyid Bürhâneddîn Tirmüzîden dokuz sene feyz
aldı. Seyyid Bürhâneddîn Kayseride medfûndur. Bundan sonra, Şemseddîn-i Tebrîzî
gelip irşâd eyledi. Ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları,
sonra gelen câhiller uydurdu. Dîvânında otuzbin, (Mesnevî)sinde
kırkyedibin beyt vardır. Fârisîdirler. Türkce şerhleri çokdur. Oğlu Behâüddîn
Ahmed sultân Veled, 712 [m. 1311] de Konyada vefât etdi. Torunlarına çelebî
denir. Yerine Husameddîn Çelebî ve sonra oğlu sultân Muhammed Burhâneddîn Veled çelebî halîfe oldu. Nakşibendî tarîkatinin
büyüklerinden Abdüllah-i Dehlevî hazretleri, (Üç kitâbın eşi yokdur. Bunlar,
(Kur’ân-ı kerîm) ve (Buhârî-i şerîf) ve Celâleddîn-i Rûmînin (Mesnevî)sidir) buyurdu. Ya’nî, Evliyâlık yolunun
kemâlâtını bildiren kitâbların en üstünü (Mesnevî)dir.
Evliyâ-
lık
ve nübüvvet yollarının kemâlâtını ve inceliklerini bildirmekde ise, imâm-ı
Rabbânînin (Mektûbât)ının eşi yokdur.
Görülüyor ki, tesavvuf büyükleri, birbirlerini sever ve överlerdi. Abdüllah-ı
Dehlevî hazretleri, yüzyedinci mektûbda buyuruyor ki, (Mollâyı Rûm, Evliyânın
büyüklerinden ve Ehl-i sünnet ve cemâ’at âlimlerinden idi.) 50, 93, 388, 707,
732, 904, 909, 989, 1016, 1076, 1164, 1178.
195 - CEMÂLEDDÎN-İ
EFGÂNÎ: Mason
idi. Mısrlı Edîb İshak, (Ed-dürer) kitâbında,
bunun Kâhire mason locası reîsi olduğunu yazmakdadır. 1380 [m. 1960] de Fransada
basılan, fransızca (Les franco-maçons) kitâbının
yüzyirmiyedinci sahîfesinde, (Mısrda kurulan mason localarının başına
Cemâleddîn Efgânî ve ondan sonra Muhammed Abduh getirildi. Bunlar, müslimânlar
arasında masonluğun yayılmasına çok yardım etdiler) diyor. Bu sahîfesinde, bir
şarklının mason locası başkanlık elbisesi ile büyük bir resmi de vardır.
Erzurum üniversitesi profesörlerinden M.Kaya Bilgegil (Ziyâ pâşa) adındaki kitâbında, Ziyâ pâşanın ve
Cemâleddîn-i Efgânînin mason olduklarını yazmakdadır. Bütün masonlar gibi,
çeşidli kılıklara girerek, islâmiyyeti içerden yıkmağa çalışmışdır. 1254 [m.
1838] de Efgânistanda tevellüd ve 1314 [m. 1897] de İstanbulda vefât etdi. Din
bilgisi azdı. Zındıkların kitâblarını okuyarak dinden çıkmışdır. Bir aralık
ruslar tarafından satın alınarak, ana vatanı olan Efgânistâna karşı câsûsluk yapdı. Dînine ve vatanına hiyânet
etmekden çekinmedi. İngiliz masonları ile de işbirliği yaparak zengin
oldu ise de, Osmânlı şeyh-ul-islâmı Hasen Fehmî efendi, onun câhilliğini ve
zındıklığını ortaya koydu. (Fâideli Bilgiler) kitâbında
hâl tercemesi uzun yazılıdır. 1944 senesinde, kemikleri, İstanbuldan, Kâbile
nakl edildi. Abduh ismine bakınız! 461, 861, 1059.
196 - CEMŞÎD: Cem de denir. Îrânda ilk
hükûmet kuran Pişdânî oğullarının dördüncü hükmdârı olup, sekizyüz sene
saltanat sürmüş, beşyüz sene Îrânda kimse hasta olmamış. Bunun için, milleti
kendine tapdırmışdır. Martın yirminci günü tahta çıkdığı için, bugüne Nevruz
diyerek yılbaşı ve dînî bayram yapmışdır. Bu kâfir bayramı, Îrânda bugün de
kutlanmakdadır. Câhiller, Îrânda ve başka islâm memleketlerinde, islâmiyyetden
önce yaşamış olan kâfirlerin âdetlerini, tapınmalarını, bugün meydâna
çıkararak, ecdâd yâdigârı diyor, millete bunları yapdırıp, dinden çıkarıyorlar.
İngilizler de, bu islâm düşmanlığını körüklüyorlar. Cemşîd bin yaşında iken,
Şeddâdın birâderzâdesi olan Dahhâk ile muhârebede yakalanmış, destere gibi olan
balık kemiği ile ikiye biçilmişdir. 53, 405.
197 - CENGİZ HÂN [Dechingis-chan]: Cengiz veyâ Timoçin denir. Türk değildir. Moğol olduğu bütün dillerdeki târîhlerde
yazılıdır. Kitâbsız kâfir olduğu, (Kısas-ı Enbiyâ)nın
sekizyüzonbirinci sahîfesinde yazılıdır. 551 [m. 1155] da tevellüd, 624 [m.
1227] de vefât etdi. (Kâmûs-ül-a’lâm)da
diyor ki, Cengiz, dünyânın en büyük cihângirlerinden ve en meşhûr zâlim ve kan
dökücülerindendir. Moğoldur. İslâmiyyete çok zararı dokunmuş olan bu adam, bir
kabîle reîsi iken, 599 [m. 1202] da (Kara-kurum)da moğol ve tatâr hânlarının başı, ya’nî hakânı oldu. Câhil ve vahşî
moğollardan ve tatârlardan büyük bir ordu, dahâ doğrusu yağmacılar
gürûhu toplayıp, doğu Türkistânı, Çini aldı. 616 [m. 1219] da, sultân
Kutb-üd-dîn Muhammed Hârizm şâhın memleketine saldırdı. Horâsân, Kandihar,
Mültan gibi medeniyyet merkezlerini yakdı, yıkdı. Milyonlarca müslimânı
öldürdü. Çoğunu câmi’lerde kılıncdan geçirdi. 290.cı sahîfeye bakınız! 119,
377, 577, 802, 1084, 1101, 1110, 1154, 1157, 1158.
198 - CEVDET PÂŞA “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Ahmed Cevdet pâşa 1238 [m. 1823] de Lofcada tevellüd, 1312 [m. 1894] de
vefât etdi. Fâtih câmi’i şerîfi bağçesinde mermer kabri vardır. Bütün
milletlerin çok kıymet verdiği (Mecelle) adındaki
kitâbı hâzırlamakla, islâmiyyete büyük hizmet etmişdir. (Kısas-ı Enbiyâ) ve (Ma’lûmât-i
nâfi’a) kitâbları meşhûrdur. 514, 515, 528.
199 - CEZÛLÎ “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Altıyüzellibirinci [651] sırada Muhammed bin Süleymân Cezûlî ismine
bakınız!
200 - CİHÂNGÎR ŞÂH
“rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Sekizyüzonikinci [812] sırada Selîm şâh ismine bakınız!
201 - CİRCİS: İbnül’amîd, rûm
târîhcilerindendir. 601 [m. 1205] de tevellüd, 671 [m. 1273] de Şâmda vefât
etdi. Bu ism, (Fâideli Bilgiler) kitâbında
geçmekdedir.
202 - CÜNEYD-İ BAĞDÂDÎ “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Seyyid-üt tâife ismi ile meşhûrdur. Babası Muhammed Zeccâcdır.
Hanefîdir. 207 [m. 821] de Nehâvendde tevellüd, 298 [m. 910] de Bağdâdda vefât
etdi. Dayısı ve mürşidi Sırrî Sekâtînin yanındadır. Sırrî Sekâtînin mürşidi
Ma’rûf-i Kerhîdir. Ma’rûf-i Kerhî, imâm-ı Alî Rızâdan ve Dâvüd-i Tâîden feyz
almışdır.
Tarîkatlerin çeşidli ismler alması, başka başka olduklarını göstermez.
Aynı Velînin talebeleri, birbirlerini tanımak ve üstâdları ile öğünmek için,
bulundukları yola, üstâdlarının ismini vermişlerdir. Tarîkatler başlıca ikidir:
(Zikr-i hafî), ya’nî sessiz zikr yapan
ve (Zikr-i cehrî), ya’nî yüksek sesle
zikr yapan tarîkatler. Birincisi hazret-i Ebû Bekrden gelmiş olup, üstâdlarının
adına göre, (Tayfûriyye), (Yeseviyye), (Medâriyye),
hakîkî olan (Bektâşiyye), (Ahrâriyye),
(Ahmediyye-i müceddidiyye) ve (Hâlidiyye)
gibi ismler almışlardır.
Zikr-i cehrî hazret-i Alîden oniki imâm vâsıtası ile
gelmişdir. Bunlardan sekizincisi olan imâm-ı Alî Rızâdan Ma’rûf-i Kerhî almış
ve Cüneyd-i Bağdâdînin çeşidli halîfelerinin silsilelerinde bulunan meşhûr
Velîlerin ismi verilerek, kollara ayrılmışdır. Böylece Ebû Bekr-i Şiblî yolundan
(Kâdirî) ile (Şâzilî),
(Sa’dî) ve (Rıfâ’î),
Ebû Alî Rodbârî yolundan Ahmed Gazâlî ve Dıyâ-üd-dîn Ebû-Necîb-i Sühreverdî
vâsıtaları ile (Kübrevî), Mimşâd-i
Dîneverî yolundan yine Ebû Necîb-i Sühreverdî meydâna gelmişdir. İmâm-ı Alîden
Hasen-i Basrî vâsıtası ile (Edhemî) ve
bundan (Çeştî) hâsıl olmuşdur. (Bedeviyye), Rıfâ’iyyeden hâsıl olmuşdur.
Ebû Necîb-i Sühreverdî, Şihâbüddîn Ömer-i Sühreverdînin
mürşidi ve amcası idi. [563] de Bağdâdda vefât etdi. Şihâbüddînden (Sühreverdî) hâsıl olmuş, Ebû Necîbden bir kol da
Rükn-üd-dîn Muhammed Sencâsîye gelmiş, bundan Şems-i Tebrîzî ile Rükneddîn
İbrâhîm-i Zâhid feyz almışlardır. Birincisinden (Mevlevî)
meydâna gelmiş, ikincisi ikiye
ayrılmışdır. Birincisinden Safiyyeddîn Erdebîlî yolu ile (Bayrâmî) ve bundan da (Celvetî)ler hâsıl olmuş, ikincisinden Muhammed
bin Nûr Halvetî yolu ile (Halvetî) ve (Zeyniyye) meydâna gelmişdir. Halvetîlerden
seyyid Yahyâ Şirvânî hâsıl olup, 868 [m. 1464] senesinde vefât etmişdir. Bunun
bir talebesinden (Gülşenî) meydâna
geldi. Şirvânînin diğer talebesi pîr Muhammed Erzincânî 876 [m. 1472] da vefât
etmişdir. Bundan ayrılan bir koldan (Niyâzî Mısrî),
(Ümmî Sinân) ve (Cerrâhî) tarîkatleri
hâsıl oldu. Cerrâhî pîri olan Nûreddîn Cerrâhî, Kara-gümrükde Kedhudâ câmi’i
yanındaki tekkede onsekiz sene vazîfe yapıp, 1133 [m. 1720] senesinde orada
vefât etdi. Pîr Muhammedin diğer halîfesi Çelebî halîfe Muhammed Cemâleddîn
efendinin bir talebesinden (Şa’bâniyye) hâsıl
oldu. İkinci talebesi Sünbül Sinân Yûsüf efendidir. 852.ci sırada bu isme
bakınız! Topkapıda otobüs durak yerinin ismi olan Pazar tekkesinin şeyhi Ümmî
Sinân efendi 958 [m. 1551] senesinde vefât etmiş ve Eyyûbde talebesi Nasûh
dedenin Düğmecilerdeki tekkesine defn edilmişdir. Bunun yerine, talebesi Kazzâz
Muhammed Harîrî efendi şeyh olmuş, bu makâmda doksan sene kalarak, 1050 [m.
1639] de vefât etmişdir. Bu tekke ile kürkcübaşı Ahmed beğ câmi’i arasındaki türbesindedir. Tekke yerinde şimdi
benzin istasyonu vardır. Eyyûbdeki Ümmî Sinân tekkesinin son şeyhi Yahyâ
Gâlib, dedelerinin yolundan ayrıldı. Halk partisine girerek, Kırşehir vâlîsi ve
sonra meb’ûs oldu. İslâmın son halîfesi Vahîdeddîn hâna Ankaradan gönderdiği
iğrenç tehdîd mektûbları ile halîfeyi İstanbulu terke mecbûr etdiğini,
Cumhûriyyet gazetesinde neşr etdiği hâtırâtında yazmakdadır. İngiliz askerleri,
halîfeyi yatağından kaldırarak, harb gemisi ile, Malta adasına götürdü.
Vahîdeddîn hân 1344 [m. 1926]de vefât etdi. Yahyâ Gâlib 1359 [m. 1940] da öldü.
Eyyûbde, Bahâriyyededir.
Hâcı Bayram-ı Velînin talebesi Ömer Sekînînin talebesi Hızır
Dede, Üftâde efendiye rûhsat verdi. Bunun talebesi de, Hüdâyî Azîz Mahmûd
efendidir.
(Uşâkî) yolunun reîsi Hasen
Hüsâmeddîn efendidir. Buhârâda seyyid Ahmed-i Semerkandîden feyz aldı. Uşakda
yerleşdiği için Uşâkî denildi. 1003 [m. 1594] de Konyada vefât etdi. (Ticânî) yolu,
Afrikanın batısında yayılmışdır. Ticânî ismine bakınız! 50, 94, 312,
686, 689, 848, 958, 1011, 1016, 1063, 1090, 1091, 1094, 1119, 1156, 1171, 1172.
203 - CÜVEYRİYYE “radıyallahü anhâ”: Benî
mustalak kabîlesi reîsi olan Hârisin kızı idi. Hicretin beşinci senesinde
yapılan (Müreysi’) gazvesinde esîr
alınmışdı. Amcasının oğlu olan zevci muhârebede katl edildi. Yirmi yaşında, çok
hasnâ idi. Cüveyriyye satılığa çıkarıldıkda, bir rivâyetde babası satın almak
için Medîneye bir sürü deve getirdi. İki a’lâ deveye kıyamayıp şehr dışında
sakladı. Resûl “aleyhisselâm”, filân yerde sakladığın iki deveyi de getir dedi.
Hâris, şaşırıp, iki oğlu ve dahâ nice kimse ile îmân etdi. Resûl “aleyhisselâm”
develeri alıp, kızını geri verdi. Kız da îmâna geldi. Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem”, Cüveyriyyeyi babasından isteyip nikâh buyurdu. Hicretin
ellialtı 56 [m. 675] senesinde vefât etdi. 381, 1106.