Kitâbda yazılı binyirmi [1020] ism,
harf sırası ile aşağıdadır. Herbirinin kitâbda bulunduğu sahîfelerin numarası, hâl tercemelerinin sonuna yazılmışdır.
Târîhler hicrî seneye göredir. Başında (m.) bulunanlar mîlâdî senedir.
1 - ABBÂS “radıyallahü anh”:
Abdülmuttalibin en küçük oğludur. Resûlullahın amcasıdır. Üç yaş büyükdür. Bedr
gazâsında düşman askeri arasında idi. Müslimânların eline esîr düşdü. Kendisi
için ve kardeşlerinin oğulları Ukayl ve Nevfel bin Hâris için para verip
kurtuldular. O sene îmân etdi. En son hicret eden budur. Mekkenin fethinde ve
Huneyn gazâsında Resûlullahın yanında bulundu. 32 [m. 652] senesinde seksensekiz
yaşında vefât etdi. Bakî’de medfûndur. Uzun boylu, beyâz ve güzel idi. Abbâsî
halîfeleri hazret-i Abbâsın soyundandır. Abbâsî devletinin bayrağının rengi
siyâh idi. Me’mûn yeşile çevirdi. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbında
geniş bilgi vardır. 62, 350, 376, 389, 447, 450, 506, 995, 1065, 1068, 1098,
1129, 1185.
2 - ABDUH: Muhammed Abduh, islâm
âlimlerinin büyüklüğünü, üstünlüklerini anlıyamıyan bir din adamıdır. Kâhire
mason locası reîsi olan Cemâleddîn-i Efgânînin (din adamı perdesi altında
islâmı içerden yıkmak) propagandalarına aldanmışdır. 1265 [m. 1849] de Mısrda
tevellüd, 1323 [m. 1905] de vefât etdi. (Fâideli
Bilgiler) kitâbında Abduh hakkında geniş bilgi verilmişdir. 195.ci
sırada Cemâleddîn ismine bakınız! 461, 462, 765, 861, 887, 1086, 1117, 1140, 1141,
1154, 1160, 1162, 1170, 1192.
3 - ABDÜL’AZÎM-İ MÜNZİRÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Hâfız Abdül’azîm-i Münzirî Kayrivânî, Mısrlıdır. Şâfi’î mezhebindendir. 581
[m. 1185] de tevellüd, 656 [m. 1258] de vefât etdi. (Ettergîb
vetterhîb) hadîs kitâbı çok kıymetlidir. Türkçe tercemesi, yedi cild
hâlinde, İstanbulda (Hikmet Kitâbevi) tarafından m.1993 de neşr edilmişdir.
313, 419, 458.
4 - ABDÜL’AZÎZ HÂN: Osmânlı pâdişâhlarının
otuzikincisi ve islâm halîfelerinin doksanyedincisidir. Sultân ikinci Mahmûdun
ikinci oğludur. 1245 [m. 1830] de tevellüd edip, 25 Hazîran 1277 [m. 1861] de
halîfe oldu. 1288 [m. 1871] de tramvay işletdi. 1292 [m. 1875] de galata
tünelini yapdırdı. 1293 [m. 1876] de Dolmabağçe serâyından alınıp, Topkapı
serâyına habs edildi. Birkaç gün sonra Midhat pâşa ve serasker [savunma bakanı]
Hüseyn Avnî pâşa ve arkadaşları tarafından, Fer’ıyye serâyında Kur’ân-ı kerîm
okurken bilek damarları kesdirilerek şehîd edildiği, sultân Vahîdeddînin baş
kâtibi Alî Fuad beğin hâtıralarında yazılıdır. Fer’ıyye serâyı, Beşiktaş ile
Ortaköy arasında, Galata-serây lisesinin orta kısmı olan yalıdır. Sultân Mahmûd
türbesindedir. Sultân Murâd, bu ölümü işitince, korkudan aklı bozuldu. (Eshâb-ı Kirâm) kitâbında Abdül’azîz ismine
bakınız! Vâlidesi Pertevniyal Vâlide Sultân olup, İstanbulda Akserâyda bir
mescid ve bir mekteb yapdırmışdır. Kabri mescidin yanındadır. 51, 1063, 1153,
1161, 1197.
5 - ABDÜL’AZÎZ-İ
DEHLEVÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Abdül’azîz bin Hamîdeddîn-i Dehlevî, 741 [m. 1340] senesinde
Hindistânda vefât etdi. Fârisî (Umde-tül-islâm) kitâbı
çok kıymetlidir. M.1989 da, Hakîkat Kitâbevi basdırmışdır. Abdürrahmân bin
Yûsüf bunu 950 [m. 1543] de türkçeye çevirmiş ve (İmâd-ül-islâm)
adı ile [1290] da İstanbulda basılmışdır.
6 - ABDÜL’AZÎZ-İ
DEHLEVÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Şâh Abdül’azîz Gulâm Halîm-i Fârûkî Dehlevî, 1159 [m. 1745] da
Delhîde tevellüd, 1239 [m. 1824] senesinde orada vefât etdi. Hind âlimlerinin
büyüklerindendir. Meşhûr şâh Veliyyullah
Ahmed Sâhib Dehlevînin oğludur. Derin hadîs
âlimidir. Çok kitâb yazdı. Eserlerinin en kıymetlisi (Tuhfe-i isnâ aşeriyye)dir. Fârisî olup, bin sahîfeye
yakındır. 1266 [m. 1849] senesinde Delhîde basılmışdır. İstanbul
Üniversite ve Süleymâniyye ve Bursa kütübhânelerinde vardır. Yeniden tab’
edilerek, 1988 de, Hakîkat Kitâbevi ta
rafından neşr edilmişdir. Şî’î adındaki kimselerin yanlış
yazılarına vesîkalarla cevâb vermekdedir. [1227] senesinde, Hindistânda hâfız
Muhammed bin Muhyiddîn Eslemî tarafından arabîye terceme edildi. Bu arabîyi Irâk âlimlerinden Ebülfevz Muhammed
Emîn bin Alî Süveydî ve ayrıca seyyid Mahmûd Şükri Âlûsî 1301 [m. 1883]
de arabî olarak kısaltmışlardır. (Muhtasar-ı Tuhfe)
adındaki ikincisi, [1315] de Bombayda ve [1373] de Kâhirede ve 1396
[m. 1976] da, ofset yolu ile İstanbulda basıldı. Bekara sûresinin
yüzseksendördüncü âyetine kadar ve yirmidokuzuncu ve otuzuncu cüz’lerin fârisî
tefsîri olan (Tefsîr-i Azîzî)si de çok
kıymetlidir. 1386 [m. 1966] da Kâbil şehrinde basılmışdır. 455, 765, 903, 993,
1011.
7 - ABDÜL’AZÎZ BİN SÜ’ÛD: Sü’ûd oğullarından iki
Abdül’azîz vardır. Birincisi Abdül’azîz bin Muhammed bin Sü’ûd olup, 1134 [m.
1721] de tevellüd, 1217 [m. 1803] de Der’ıyye câmi’inde bir şî’î tarafından
hançerle öldürüldü. 1178 [m. 1765] de vehhâbîlerin ikinci reîsi oldu. 1217 [m.
1803] de Tâifde Ehl-i sünnet âlimlerini ve kadın, çocuk, binlerce müslimânı
katl etdi. Açlıkdan ölenler de çokdu.
İkincisi, Abdül’azîz bin Abdürrahmân bin Faysal olup, 1297
[m. 1880] de Rıyâdda tevellüd, 1372 [m. 1953] de vefât etdi. Sü’ûdî hükûmetinin
ondokuzuncu reîsidir. Birinci cihân harbinde İngilizlerle birlikde Osmânlılara
karşı harb etdi. O zemân Necdde bundan başka, ibn-ür-Reşîd kabîlesi de vardı.
İbn-ür-Reşîd, Osmânlılara sâdık kalıp, Türklerle birlikde İngilizlere ve Sü’ûd
oğullarına karşı harb etdi. Sulh oldukdan sonra, Abdül’azîz, İbn-ür-Reşîdi
öldürtdü. 13 Ramezân 1338, 1 Hazîran 1920 târîhli İstanbul gazetelerinde şu
haber okundu:
(Arabistânın başlıca iki hâkiminden biri olan Necd emîri
İbn-ür-Reşîdin öldürüldüğünü on Mayıs târîhli The Times gazetesi yazmışdır.
Harb esnâsında İbn-ür-Reşîd Türkiye ile işbirliği yapmışdı. İbn-üs Sü’ûd ise,
İngilizlerle birlikde İbn-ür-Reşîde ve Türklere karşı harb etmişdi.) 1337 [m.
1919] ilk aylarında Kuwaitden Riyâda gelerek vehhâbîlerin başına geçdi. 1342
[m. 1924] de İngilizler Tâifi ve Mekkeyi, şerîf Hüseyn efendiden alarak, buna
verdiler. 1351 [m. 1932] de Sü’ûdî hükûmeti kurmasını sağladılar. 9 Eylül 1926
da İstanbulda çıkan Son Sâat gazetesi şu haberi vermişdi:
MEDÎNE BOMBARDIMANI
Abdül’azîz tarafından Medîne-i münevverenin bombardıman
edilmesi, Hindistân halkı arasında galeyân yapdığını yazmışdık. Hindistânda
çıkan (The Times of India) diyor ki: Son zemânlarda Medîneye hücûm ve Kabr-i
Nebevîyi bombardıman haberlerinin Hind müslimânlarında husûle getirdiği te’sîri
hiçbir hâdise vücûde getirmemişdir. Hindistânın her tarafında bulunan
müslimânlar, bu hâdise dolayısı ile o makâm-ı mukaddese ne derece hurmetkâr
olduklarını göstermişlerdir. Hindistânda ve Îrândaki bu mühim teessürât, hiç
şübhesiz İbni Sü’ûd üzerinde te’sîr yapacak ve onu bütün İslâm memleketlerinin
nefretini kazanmamak için, böyle hareketlerde bulunmakdan men’ edecekdir. Hind
müslimânları, İbn-üs-Sü’ûde bu fikrlerini açıkça bildirmişlerdir. 461.
8 - ABDÜLBEHÂ ABBÂS: Behâullahın büyük
oğludur. Bu da zındık idi. Sultân Hamîd hân, hal’ oluncaya kadar Akkada habs
edildi. Hayfaya yerleşdi. Mısr, Avrupa ve Amerikaya giderek Behâîliği yaydı.
1339 [m. 1921] da öldü. Hayfaya gömüldü. Bâbın kemikleri de Îrândan buraya
getirildi. Yerine, oğlu Şevkî geçdi. 483, 1179.
9 - ABDÜL EHAD “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: İmâm-ı Rabbânînin babasıdır. [927] de tevellüd etdi. Genç iken,
Hindistânın büyük Evliyâsından olan Abdülkuddüs “kuddise sirruh” hazretlerinin
sohbetinde bulundu. İlm öğrenmesini emr etdi. Tahsîlden dönünce, hocası [944]
de ölmüşdü. Oğlu olan Rükneddîn-i Çeştî “kuddise sirruh” hazretlerinin
sohbetinde yetişdi. Kâdirî ve Çeştî yolunda kemâle erdi. Seksen yaşında iken
1007 [m. 1598] senesinde vefât etdi. Serhend şehri dışında şimâl tarafında
medfûndur. Yedi oğlu vardı. Dördüncüsü, İmâm-ı Rabbânî
hazretleri
idi. 93, 946, 962, 1064, 1163.
10 - ABDÜLFETTÂH-I
BAĞDÂDÎ AKRÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Hâlid-i Bağdâdînin talebelerindendir. Senelerce İstanbul halkını
irşâd etdi. Binikiyüzseksenbir 1281 [m. 1865] Muharrem ayının dokuzuncu Cum’a günü vefât
etdi. Üsküdârda Eski vâlide câmi’inden Karaca-Ahmed mezârlığına çıkan yol ile
(Selîmiye-Bağlarbaşı) caddesinin kesişdiği köşedeki, Şeyh-ul-islâm Ârif Hikmet
beğin kabristânındadır. Ârif Hikmet beğ yüzbeşinci şeyh-ul-islâm olup, 1275 [m.
1858] de vefât etmişdir. Dedesi vezîr İsmâ’îl Râif pâşa ile, babası kadı-asker
İsmet efendi de bu kabristândadır. Medînede, büyük kütübhâne yapdırmışdır.
1198.
11 - ABDÜLGANÎ
NABLÜSÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Babası İsmâ’îl Nablüsîdir. 1050 [m. 1640] de Şâmda tevellüd, 1143
[m. 1731] de vefât etdi. Şâmdadır. Fıkh, tefsîr ve hadîs ilmlerinde ve
tesavvufda çok derin âlim idi.Alâüddîn Attârın “kuddise sirruh” rûhâniyyetinden
de feyz aldı. İstanbulda, Mısrda ve Hicâzda da ders verdi. Yüzden fazla değerli
kitâb yazdı. (Hadîka) kitâbı, Birgivînin
(Tarîkat-i Muhammediyye)sinin şerhıdir. (Keşf-ün-nûr
an eshâb-il-kubûr) kitâbında, Tâcüddîn-i Hindînin, râbıtayı isbât eden
(Tâciyye) risâlesine yapdığı şerhde,
Evliyânın öldükden sonra da kerâmet sâhibi olduklarını ve rûhlarından istigâse
ve istifâde edileceğini çok güzel anlatmakdadır. Birinci kitâb, Süleymâniyye
kütübhânesinde (Es’ad efendi) kısmında
[3601] sayı ile mevcûddur. (Hulâsat-üt-tahkik) kitâbı,
mezheblerin birleşdirilemiyeceğini isbât etmekdedir. (Keşf-ün-nûr) ve (Hülâsat-üt-tahkîk)
kitâbları, Hakîkat Kitâbevi tarafından yeniden tab’ edilmişdir. Şâm
matba’asında ilk basılan, bunun (Evrâd) kitâbıdır.
248, 419, 438, 458, 463, 497, 629, 635,
639, 730, 843, 1074, 1083, 1132, 1153, 1159, 1191.
12 - ABDÜLHAK-I
DEHLEVÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Babası Seyfeddîndir. Hindistânın büyük âlimlerindendir. 958 [m.
1551] de tevellüd, 1052 [m. 1642] de vefât etdi. Muhammed Bâkî-billâhın
talebelerindendir. Hicâzda hadîs âlimi oldu. Delhîdedir. Çok kitâb yazdı. (Medâric-ün-nübüvve) ve (Merec-ül-bahreyn) ve (Eşi’at-ül-leme’ât)
ismindeki (Mişkât) şerhı
kitâbları fârisî olup, Hindistânda basılmışdır. 278, 349, 357, 426, 455, 456,
457, 478, 730, 733, 771.
13 - ABDÜLHAK-I
SÜCÂDİL SERHENDÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin yetişdirdiği büyüklerdendir.
Urvetül-vüskâ Muhammed Ma’sûmu gasl etdi. Fârisî (Şerh-ı
Vikâye) ve (Mesâil-i şerh-ı Vikâye) fıkh
kitâbları meşhûr olup, her ikisi de Hindistânda basılmışdır. 181.
14 - ABDÜLHAKÎM
EFENDİ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Zâhir ve bâtın ilmlerinde kâmil ve dört mezhebin de fıkh
bilgilerinde mâhir, veliy-yi kâmil idi. Rûh bilgilerinin mütehassısı idi.
Binikiyüzseksenbir 1281 [m. 1865] senesinde Van vilâyetinin Başkale şehrinde
tevellüd, 1362 [m. 1943] de, Eyyûbde Murtedâ efendi tekkesi câmi’i imâmı iken,
tevkîf edilip, Ankarada vefât etdi. Bağlumda medfûndur. Babası seyyid Mustafâ,
seyyid Tâhâ-i Hakkârînin “kuddise sirruh” oğlu olan, seyyid Ubeydüllahın
talebesi idi. Seyyid Mustafâ çok kâmil idi. Gördüğü kimsenin, hangi nemâzı
kılmadığını, yüzünden anlardı. Bunun babası, seyyid Muhyiddîndir. Onun babası,
seyyid Muhammed, bunun babası da, seyyid Abdürrahmândır. İmâm-ı Alî Rızâ bin
Mûsâ Kâzım soyundan olup, Seyyid oldukları, Irâkdaki şer’î mahkeme
defterlerinde yazılı olduğu gibi, seyyid Abdülkâdir-i Geylânînin torunu olan
seyyid Abdürrezzâkın mübârek el yazısı ile de tasdîk edilmiş olduğu, Van mebûsu
İbrâhîm Arvâsın 1371 [m. 1952] de basdırdığı (Seyâhatnâme-i
Kâsım-ı Bağdâdî) kitâbında yazılıdır. 4, 10, 33, 46, 50, 73, 76,
146, 238, 260, 276, 291, 334, 378, 386, 393, 402, 413, 421, 454, 462, 486, 534,
579, 617, 639, 651, 656, 715, 729, 735,
743, 747, 791, 877, 917, 922, 923, 969, 988, 1053, 1057, 1075, 1112,
1134, 1169, 1171, 1191, 1193.
15 - ABDÜLHAKÎM-İ
SİYALKÛTÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sınıf arkadaşı idi. Hocaları mevlânâ
Kemâleddîn-i Kişmîrî idi. Ba-
bası
Şemseddîn Muhammeddir. 1067 [m. 1656] senesinde, Siyâlküt şehrinde vefât etdi.
Hanefî fıkh ve kelâm âlimidir. (Beydâvî)ye
hâşiyesi, Sa’deddîn-i Teftâzânînin (Şerh-ı akâ’id)ine
hâşiyesi ve Ahmed Hayâlînin Teftâzânî şerhıne yapdığı hâşiyenin de (Siyalkûtî hâşiyesi) ve Teftâzânînin (Mevâkıf şerhı)ne ve (Mutavvel)
adındaki Beyân
16 - ABDÜLHÂLIK-I
GONCDÜVÂNÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Vilâyet yolunun rehberlerindendir. İslâm âlimlerinin
büyüklerindendir. Buhârâda Goncdüvân köyünde tevellüd ve 575 [m. 1180] de orada
vefât etdi. Yirmiiki yaşında iken Buhârâda Yûsüf-i Hemedânî hazretlerinin
sohbetinde kemâle geldi. İmâm-ı Mâlik soyundandır. Babası Abdülcemîl, Malatyalı
idi. Hızır aleyhisselâmdan ders aldı. Tesavvufda meşhûr olan (Onbir temel kelime) Abdülhâlık Goncdüvânînin
sözlerindendir. (Vasıyyetnâme) kitâbında
diyor ki, (Sana vasıyyet eylerim ey oğul ki, her hâlinde ilm ve edeb ve takvâ
üzere ol! İslâm âlimlerinin kitâblarını oku! Fıkh ve hadîs öğren! Câhil
tarîkatcılardan sakın! Şöhret yapma! Şöhretde âfet vardır. Çok simâ’ eyleme!
Çok simâ’, kalbde nifak yapar, kalbi öldürür. Simâ’ı inkâr da etme ki,
büyüklerin çoğu simâ’ yapmışlardır. Arslandan kaçar gibi, câhillerden kaç!
Bid’at sâhibi, sapıklar ile ve dünyâya düşkün olanlar ile arkadaşlık etme!
Halâldan yi! Çok gülme! Kahkaha ile gülmek, gönlü öldürür. Herkese, şefkat ve
merhamet et! Kimseyi hakîr görme! Kimse ile münâkaşa, mücâdele etme! Kimseden
birşey isteme! Tesavvuf büyüklerine dil uzatma! Onları inkâr eden felâkete düşer. Mayan fıkh ve evin mescid olsun!)
Pencere camı bunun zemânında keşf edildi. 957, 969, 1098, 1105, 1191,
1193.
17 - ABDÜLHAMÎD
HÂN-I “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdişâhlarının yirmiyedincisi ve islâm halîfelerinin
doksanikincisidir. Sultân üçüncü Ahmedin oğlu, sultân dördüncü Mustafâ ile,
sultân ikinci Mahmûdun babalarıdır. 1137 [m. 1725] de tevellüd etdi. 1187 [m.
1773] de halîfe oldu. 1203 [m. 1789] de vefât etdi. Sirkecide, dördüncü vakf
hânı karşısında, köşedeki türbededir. Oğlu dördüncü Mustafâ hân da bu
türbededir. Türbede, Yeni câmi’ tarafındaki dıvardaki dolaba yerleşdirilmiş
taşda Resûlullahın mubârek ayaklarının izleri mevcûddur. Türbe yanındaki ince
san’atlı olan sebili, cumhûriyyet devrinde Gülhâne parkı kapısı karşısına nakl
edilmişdir. Yerine üçüncü Selîm hân geçdi. Vâlidesi Râbi’a sultânın rûhu için,
[1192] de, Beğlerbeğinde, deniz kenârında, bir minâreli câmi’ yapdırdı. İkinci
minâresini sultân Mahmûd yapdırdı. Emîrgân câmi’ini de birinci Abdülhamîd hân
yapdırmışdır. Eski ismi Emirgün idi. Çünki, dördüncü
Murâd hân Revân [Erivan] kal’asını feth edince, kal’a kumandanı Mirgün oğlu, afv
diledi. Kabûl edilip, şî’îlik propagandası yapmamak şartı ile, pâşalık rütbesi
ve ayrıca Emîrgânda bir serây kendine verildi. Mirgün oğlu burada kaldı. Fekat,
sultân Murâd vefât edince, yerine geçen kardeşi, sultân İbrâhîm hân zemânında,
kızılbaşlık propagandasına başlayıp, müslimânları aldatdığı görülünce, başı
kesildi. Halk arasında kesikbaş denilen mezârda, işte bu hurûfî babası
yatmakdadır. Hurûfîler ve mülhîdler, bundan dolayı sultân İbrâhîme düşman
oldular. Bu mubârek Türk sultânına deli İbrâhîm dediler. Gençler de, bu yalana
ve uydurma hikâyelere inanıyor. Bu temiz sultâna ve afîfe zevcesi Turhân
sultâna bilmiyerek dil uzatıyorlar. Sultân İbrâhîm, amcası Mustafâ hânın
Ayasofyadaki türbesindedir. Emîrgân korusu şimdi belediyenin olup halk için
umûmî bağçedir. 850 dönüm olup Mısr Hidîvi İsmâ’îl pâşanın bağçesi idi. Köşkü,
tepededir. İsmâ’îl pâşa, İbrâhîm pâşanın oğlu olup, 1246 [m. 1830] da tevellüd
ve 1313 [m. 1895] de vefât etdi. 1279 [m. 1863] da hidîv oldu. 1296 [m. 1879]
da azl edildi. Yerine oğlu Tevfîk pâşa geçdi. Bu, yirmialtı yaşında idi.
İngilizler bunun zemânında Mısrın idâresine karışdı. 1309 [m. 1892] da vefât
etdi. Yerine oğlu Abbâs Hilmi pâşa geçdi.
Onsekiz yaşında idi. Çubukludaki köşk ve koru bunun idi. Bunun yerine, 1332 [m.
1914] de İsmâ’îl pâşanın oğlu-
Hüseyn Kâmil pâşa geçip, ittihâdcılara karşı oldu. 1335 [m.
1917] de Mısrda vefât etdi. Yerine kardeşi Ahmed Füâd geçip, 1340 [m. 1922] da,
türklerden ayrılarak, devlet reîsi demek olan melik adını aldı. 1354 [m. 1936]
de vefât etdi. Yerine oğlu Fârûk melik oldu ise de, 1371 [m. 1952] de, askerî
ihtilâl olarak yurd dışına çıkarıldı. 347, 1119, 1120, 1131, 1167, 1184.
18 - ABDÜLHAMÎD HÂN-II “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdişâhlarının otuzdördüncüsü ve islâm halîfelerinin
doksandokuzuncusudur. Sultân Abdülmecîd hânın ikinci oğludur. 21 Eylül 1258 [m.
1842] de tevellüd, 1 Şubat 1336 [m. 1918] da Beğlerbeği serâyında vefât etdi.
Çenberlitaşda, dedesi sultân ikinci Mahmûdun türbesindedir. Sultân Abdül’azîz
hânı şehîd eden Midhat pâşa ve arkadaşları 30 Mayıs 1293 [m. 1876] günü serây
hazînesini ve sultân Azîz hânın şahsî servetini de yağma etdikden sonra, sultân
Abdülmecîdin Şevk-efzâ vâlide sultândan olan birinci oğlu beşinci Murâdı o gün
halîfe yapdılar. Otuzaltı yaşında idi. Beş gün sonra, 4 Hazîran 1293 [m. 1876]
de sultân Abdül’azîz Fer’ıyye serâyında şehîd edilince, sultân Murâdın şü’ûru
bozuldu. Üç ay ve bir gün süren saltanatından sonra, 31 Ağustos günü tahtdan
indirildi. Çırağan serâyına götürüldü. Yirmisekiz sene dahâ burada yaşadı. 29
Ağustos 1322 [m. 1904] de vefât edince,
Eminönünde Turhân vâlide sultân türbesine defn edildi. 11 Şa’bân 1293 ve
31 Ağustos 1876 da ikinci Abdülhamîd hânı halîfe yapdılar ve devlet işlerine
karışmaması, yalnız millet meclisinin çıkaracağı kanûnlara göre hareket etmesi
için söz aldılar. (Tanzîmât-i hayriyye)ye
sâdık kalacağını bildiren (Kanûn-ı esâsî)yi
i’lân etdirdiler. Abdülmecîd hânın ikinci oğlu olan sultân Abdülhamîd onbir
yaşında iken annesi Tîr-i Müjgân ikinci kadın efendi vefât etmişdi. Dördüncü
kadın efendi Perestu sultân tarafından büyütüldü. Pâdişâh olunca, bunu Valîde
sultân i’lân etdi. Büyük kardeşi ile berâber tahsîl gördü. Arabca, farsca,
fransızca ve dînî ilmlerde çok iyi yetişdirildi. (Türkiye
târîhi)nde diyor ki, (İkinci Abdülhamîd hân, ittihâdcıların
propaganda etdikleri gibi câhil değil, onların hemen hepsinden dahâ bilgili
idi.)Merkezi Selânikde bulunan üçüncü ordunun genç subayları, İstanbula
gelerek, 1327 [m. 1909] de halîfeyi tahtından indirip, Selâniğe götürdü. Mâbeyn
başkâtibi Es’ad beğ (Hâtırât-ı Abdülhamîd hân) kitâbında,
ikinci Abdülhamîd hânın memlekete hizmetlerini uzun yazmakdadır. 377, 399, 542,
636, 732, 1072, 1078, 1083, 1097, 1098, 1138, 1140, 1154, 1189, 1196, 1197.
19 - ABDÜLHAYY “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Hindistânda Safâ şehrindendir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetinde
yıllarca bulundu. Çok feyzlere kavuşdu. Muhammed Ma’sûm hazretlerinin emrleri
ile, (Mektûbât)ın ikinci cildini
topladı. Tesavvufu âşıklara bildirmek için, Pütne şehrine gönderildi. Orada
bulunanları irşâd eyledi. Velîler,
halîfeler yetişdirdi. Kutb olduğu müjdelendi. Abdülhayy Luknevî için 82. ci isme
bakınız! 910, 952.
20 - ABDÜLKÂDİR-İ
GEYLÂNÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Muhyiddîn Ebû Muhammed bin Ebû Sâlih Mûsâ Cengî dost, Îrânın
Geylân şehrinde, 471 [m. 1078] de tevellüd, 561 [m. 1166] de Bağdâdda vefât
etdi. Babası hazret-i Hasenin oğlu Hasen-i müsennânın oğlu Abdüllahın
soyundandır. Hazret-i Hüseynin kızı Fâtımanın Abdüllahın vâlidesi olduğu (Kısas-ı Enbiyâ)da yazılıdır. Bunun için
Abdülkâdir-i Geylânî, hem seyyid, hem de şerîfdir. Anası Fâtıma binti Ebû
Abdüllah seyyidedir. Fıkh ve hadîs ilmlerinde müctehid idi. Önceden Şâfi’î
mezhebinde idi. Hanbelî mezhebi unutulmak üzere olduğundan, Hanbelî mezhebine
geçdi. Böylece, bu mezheb yayıldı. Önceleri ders verirdi. Çok meşhûr oldu.
Sonra tesavvufa daldı. Cüneyd-i Bağdâdî yolundaki Ebû Sa’îd Alî Mahzûmîden feyz
aldı.
İnsanı Allahü teâlânın sevgisine kavuşduran yol ikidir:
Birisi (Nübüvvet yolu) olup, aslın
aslına kavuşdurur. Eshâb-ı kirâmın hepsi, bu yoldan vâsıl oldular. Sonra
gelenlerden pekaz zevât da, bu yoldan ermişdir. Bu yolda sebebe, vâsıtaya lü-
zûm
yokdur. Bir kâmil ve mükemmilin sohbetinde kemâle geldikden sonra, feyzi asldan
alıp ilerlerler. İkinci yol, (Vilâyet yolu)dur.
Kutblar, Evtâd, Nücebâ, Büdelâ ve bütün Evliyâ bu yoldan vâsıl olmuşdur. Bu
yola, (Sülûk yolu) da denir. Bu yolda,
vâsıta, aracı lâzımdır. Her iki yolun reîsi ve rehberi Resûlullahdır. Vilâyet
yolunun imâmı, feyz kaynağı, hazret-i Alîdir. Bu yolda, Resûlullah onu vekîl
etmişdir. Hazret-i Fâtıma ve Hasen ile Hüseyn onunla ortakdırlar. Bu yolda
gidenlerin hepsine feyz ve hidâyet, hazret-i Alînin aracılığı ile gelir. Ondan
sonra hazret-i Hasen ve Hüseyn bu vazîfeyi teslîm aldı. Bunlardan sonra, sıra
ile, oniki imâmın evlâdına verildi. Sonları olan Muhammed Mehdîden sonra,
başkasına verilmedi. Bütün Evliyâya feyz ve hidâyet bunlardan gelmeğe devâm
etdi. Abdülkâdir-i Geylânî kemâle gelince, bu mansıb, ona verildi. Bundan sonra
da, kimseye verilmediği keşf ve müşâhede ile anlaşılmakdadır. Vefâtından sonra
da, kıyâmete kadar, herkese, feyz, rüşd ve hidâyet, onun rûhâniyyetinden
gelmekdedir. Her asrda gelen müceddidler, onun vekîlleridir. İmâm-ı Rabbânî (Nübüvvet yolu) ile vâsıl olduğundan, vâsıtaya
ihtiyâcları yokdur. Ebû Bekr-i Sıddîk, nübüvvet yolunda Resûlullahın vekîlidir.
50, 60, 66, 90, 91, 120, 278, 281, 357, 456, 458, 509, 511, 766, 771, 909, 919,
922, 929, 958, 1016, 1061, 1164, 1169, 1171, 1180, 1181, 1193.
21 - ABDÜLKERÎM “radıyallahü anh”: Eshâb-ı
kirâmdandır. Mu’âviye “radıyallahü anh”ın
İstanbulu feth etmek için, gönderdiği askerler arasında iken hastalanarak,
Akyazı ile Pazarköy arasında vefât etmişdir.
22 - ABDÜLKERÎM-İ
RÂFİ’Î “rahmetullahi teâlâ aleyh”: “Babası Muhammeddir. 623 [m.
1226] de Kazvinde vefât etdi. Şâfi’î âlimlerindendir. (Muharrer) adındaki fıkh kitâbı meşhûrdur. Bunu
birçok âlimler şerh etmişdir. İmâm-ı Nevevînin (Minhâc)
adındaki muhtasarı çok kıymetlidir. (Minhâc)ı
da şerh etmişlerdir. Bunların en kıymetlisi İbni Hacer-i Mekkînin (Tuhfe-tül-muhtâc) adındaki şerhıdir. Dört
cilddir. 415, 1156.
23 - ABDÜLKUDDÜS: Babası Abdüllahdır.
Muhammed bin Muhammed Ârif Çeştînin ve Derviş Muhammed Sühreverdînin halîfesi,
imâm-ı Rabbânînin babası Abdül-Ehad hazretlerinin üstâdı idi. Çok kitâbı
vardır. Bunlardan (Envârül-uyûn) meşhûrdur.
Buyururdu ki, (Hâtıralar, vesveseler iki dürlüdür: Birincisi, ibtilâ ve imtihân
için gelir. Bunlara günâh, cezâ olmaz. Yükselmeğe sebeb olurlar. İkincisi,
sonsuz felâkete sebeb olur.) Oğlu ve halîfesi Rükneddîne yazdığı mektûbda
buyuruyor ki, (Vaktin kıymetini bil! Gece gündüz ilm öğrenmeğe çalış! Her zemân
abdestli bulun! Beş
vakt nemâzı, sünnetleri ile ve ta’dîl-i erkân ile, huzûr ve huşû’ ile ve dînin
sâhibinin bildirdiği gibi kılmağa çalış! Bunları yapınca, dünyâda ve âhıretde,
sayısız ni’metlere kavuşursun. İlm öğrenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyâmet
günü, işden sorulacak, çok ilm öğrendin mi diye sorulmıyacakdır. İş ve ibâdet
de, ihlâs elde etmek içindir. İhlâs da, hakîkî ma’bûd ve kaydsız, şartsız var
olan sevgiliyi sevmek içindir.) 944 [m. 1538] de, Hindistânda, Kenküh şehrinde vefât etdi. Hâcı Abdülvehhâb-ı Buhârî bir
tefsîr yazmışdı. Abdülkuddüs hazretlerine gönderdi. Bir yerini açınca,
Ehl-i beytin temizliğini bildirirken, (Fâtıma son nefesinden emîn idi. Onun
sonu, elbette hayrlı idi) yazılmış gördü. Bunun kenârına, (Bu yazı, Ehl-i
sünnet mezhebine uygun değildir) yazıp geri gönderdi. Abdülkuddüsün yazısının
doğru olduğu anlaşıldı. Hâl tercemesi, 1036 da te’lîf ve 1336 da tab’ edilen
fârisî (Siyer-ül-aktâb) kitâbında
yazılıdır. 1060, 1163.
24 - ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın
Hadîce-tül-kübrâdan olan son
çocuğudur. Nübüvvetden sonra tevellüd edip, memede iken vefât etdi. Tayyib ve
Tâhir de denilir. Abdüllah vefât edince, Âs bin Vâil (Muhammed ebter oldu)
ya’nî soyu kesildi dedi. (İnnâ a’taynâ) sûresi
gelerek, Âs kâfirine Allahü teâlâ cevâb verdi.
25 -ABDÜLLAH AĞA “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Üçüncü Murâd hânın bostancı başıdır. 1000 [m. 1591] de Kısıklı câmi’ini
yapdırdı. Beğlerbeğinde ıstavroz
câmi’i
ve Langada da bir câmi’i vardır. Kabri Kısıklı câmi’inin yanındadır.
26 - ABDÜLLAH BİN
ABBÂS “radıyallahü anhümâ”: Resûlullahın en küçük amcası olan
Abbâsın oğludur. Hicretden üç yıl önce Mekkede tevellüd, 68 [m. 687] de, Tâifde
vefât etdi. Uzun boylu, beyâz, güzel idi. 3, 71, 82, 208, 210, 376, 383, 387,
391, 392, 416, 452, 467, 505, 514, 516, 553, 620, 643, 781, 790, 1010, 1070,
1116, 1139, 1165.
27 - ABDÜLLAH BİN
ABDÜLMUTTALİB “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Muhammed aleyhisselâmın mubârek babasıdır. Babasının onuncu
oğludur. Onsekiz veyâ yirmibeş yaşında iken, hazret-i Âmine ile evlendi. Birkaç
ay sonra, Medîneye giderken yolda, Resûlullah efendimiz dünyâya gelmeden yedi
ay önce vefât etdi. Hazret-i Hamza, Abdüllahdan, hazret-i Abbâs da, Hamzadan
daha küçük idi. 350, 375, 376, 378, 390, 391, 1051, 1068, 1078, 1139.
28 - ABDÜLLAH BİN
CAHŞ “radıyallahü
anh”: Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahşın oğludur. Zevcât-ı tâhirâtdan Zeyneb
binti Cahşın kardeşidir. Habeşe iki kerre hicret etdi. Birkaç kerre ordu
kumandanı yapıldı. Bedr gazâsı esîrleri için, Resûlullah hazret-i Ebû Bekre ve
Ömere ve buna danışmışdı. Uhudda şehîd olup, dayısı olan hazret-i Hamza ile bir
mezâra defn edildi. 1196.
29 - ABDÜLLAH BİN
EBÎ EVFÂ “radıyallahü
anh”: Eshâb-ı kirâmdan, Kûfe şehrinde, en son vefât eden budur. 86 [m. 705]
senesinde vefât etdi. 441.
30 - ABDÜLLAH
BİN SÂLİH “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: 900. cü sırada, Tâhâ-yı Hakkârî ismine bakınız!
31 - ABDÜLLAH BİN
FAYSAL: Terkînin
torunudur. 1306 [m. 1888] da Vehhâbî emîri idi. Babası Faysal zemânında, 1271
[m. 1854] senesinde, Ummâna karşı harb ederek, vergiye bağlamışdı. Medîne
şimâlindeki (Hâil)de bulunan Muhammed
ibnür-Reşîde mağlûb ve esîr oldu. 447.
32 - ABDÜLLAH BİN
HANZALA “radıyallahü anhümâ”: Ensâr-ı kirâmın büyüklerindendir. Uhud
gazâsından bir yıl sonra dünyâya geldi. [63] yaşında Abdüllah bin Zübeyr vak’asında Medînede şehîd oldu. Babası
Hanzala, Uhud gazâsına çıkılacağı gece evlenmişdi. Ertesi gün şehîd
olup, melekler yıkamışdı. Bunun için (Gasîl-ül-melâike)
ismi ile şereflenmişdi. 787.
33 - ABDÜLLAH BİN
KEVÂ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Tâbi’îndendir. Deve vak’asında Alî “radıyallahü anh”ın yanında
idi. 510.
34 - ABDÜLLAH BİN
MAHMÛD “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Mecdeddîn-i Mûsulî denir. Hanefî mezhebi fıkh âlimlerindendir.
[599] da tevellüd, 683 [m. 1285] de vefât etdi. (Muhtâr)
ve bunun şerhı olan (İhtiyâr) kitâbları
meşhûrdur. 444, 617.
35 - ABDÜLLAH BİN
MES’ÛD “radıyallahü
anh”: İslâma gelenlerin altıncısıdır. Genç iken îmân etdi. Kur’ân-ı kerîmi ve
çok hadîs-i şerîf ezberledi. İki kerre Habeşe ve Medîneye hicret etdi. Bütün
gazâlarda ve Yermük muhârebesinde bulundu. Cennetle müjdelendi. 32 [m. 651] senesinde vefât etdi. Bakî’dedir. 3, 95, 268,
439, 440, 447, 628, 641, 644, 787, 993, 1077, 1185.
36 - ABDÜLLAH BİN
MUBÂREK “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Tebe’i tâbi’înin büyüklerindendir. Hanefî, hadîs ve fıkh
âlimidir. [118] de tevellüd, 181 [m. 797] de vefât etdi. 99, 211, 467, 607,
611.
37 - ABDÜLLAH BİN
MUHAMMED BİTÛŞÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Bağdâd şimâlinde Zûr şehrinde tevellüd ve 1211 [m. 1796]
senesinde Basrada vefât etdi. (Hadîkatüs-serâir) kitâbı
meşhûrdur.
38 - ABDÜLLAH
BİN ÖMER “radıyallahü
anhümâ”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Hicretden ondört sene önce tevellüd
ve 73 [m. 692] senesinde Mekkede vefât etdi. Babası ile birlikde îmân etdi.
Çocuk olduğundan en önce Hendek gazâsında bulundu. Çok müttekî idi. Hilâfet
için, bir tarafa karışmamağa ictihâd
etmişdir.
(Kısas-ı Enbiyâ)da, Hayber gazâsını
anlatırken diyor ki, (Eshâb-ı kirâm arasında, en çok hadîs bilen, Abdüllah bin
Ömer idi. İşitdiklerini yazardı. Ondan sonra, en çok hadîs bilen, Ebû Hüreyre
idi). 209, 258, 287, 457, 477, 607, 643, 691, 721, 733, 734, 780, 917, 1008,
1011, 1092.
39 - ABDÜLLAH
BİN SELÂM “radıyallahü
anh”: Ensâr-ı kirâmın büyüklerindendir. Yehûdî âlimlerinden idi. Fahr-i âlemi
“sallallahü aleyhi ve sellem” işitince, yanına gitdi. Bunu, nübüvvet nûru ile
tanıyıp, (Sen Medîne âlimi İbni Selâm mısın?) buyurdu
ve İhlâs-ı şerîf okudu. Abdüllah, hemen (Tevrâtın haber verdiği âhır zemân
Peygamberi
budur) diyerek, îmân etdi. Osmân “radıyallahü anh” vak’asında âsîlere çok
nasîhat etmişdi. [43] senesinde vefât etdi. 364.
40 - ABDÜLLAH BİN
SÜ’ÛD: Sultân
ikinci Mahmûd hân zemânında, [1231] de vehhâbî
emîri oldu. Ehl-i sünnete çok zulm yapdı. 1233 [m. 1818] de yakalanarak Mısra ve
sonra İstanbula getirilip i’dâm edildi.
41 - ABDÜLLAH BİN
TÂHİR “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Me’mûn halîfe zemânında Horâsân vâlîsi idi. Onyedi sene adâlet
ile idâre edip, 230 [m. 844] da Nişâpûrda vefât etdi. 211.
42 - ABDÜLLAH BİN
ZEYD “radıyallahü
anhümâ”: Tâbi’înin büyüklerindendir. Ensârdan
Zeyd bin Erkamın “radıyallahü anh” oğludur. Babası, küçük olduğundan Uhud gazâsına
götürülmemiş, diğer gazâların hepsinde hâzır bulunmuşdu. 61 [m. 680] senesinde
Kûfede vefât etmişdi. 392.
43 - ABDÜLLAH BİN
ZÜBEYR “radıyallahü
anhümâ”: Aşere-i mübeşşereden olan Zübeyr bin Avvâmın oğludur. Ebû Bekr-i
Sıddîkın kızı Esmânın oğludur. Medînede Muhâcirlerden ilk önce dünyâya gelen
çocuk budur. Çok cesûr idi. Çok ibâdet ederdi. Tunus muhârebesinin kazanılmasına sebeb olmuşdu. Deve harbinde babası
ile birlikde, Âişe “radıyallahü anhüm” yanında idi. Yezîde bî’at etmedi.
Hazret-i Hüseyn şehîd olunca, Mekkede halîfe oldu. Yezîdin vefâtından sonra da,
dokuz sene halîfelik yapdı. Abdülmelikin gönderdiği Haccâc bin Yûsüf tarafından
73 [m. 692] de yetmişüç yaşında şehîd edildi. 172, 801, 1035, 1135.
44 - ABDÜLLAH BİN
ZÜBEYR “radıyallahü
anh”: Abdül-Muttalibin oğlu Zübeyr, babası hayâtda iken vefât etdi. Oğlu
Abdüllah îmâna gelip, Huneyn gazâsında Resûlullahın yanından hiç ayrılmadı.
Hazret-i Ebû Bekr zemânında Filistinde (Ecnâdeyn) muhârebesinde
çok kahramânlık gösterip, otuz yaşında şehîd oldu. Cesedini on rum ölüsü
arasında buldular. Hepsini bunun öldürdüğü anlaşıldı. 1065.
45 - ABDÜLLAH
BOSNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdüllah Abdî bin Muhammed,
Bayrâmiyye meşâyıhinden olup, 1054 [m. 1645] de Konyada vefât etdi.
46 - ABDÜLLAH
HÂŞİMÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Ürdün Emîri idi. Şerîf Hüseynin oğludur. 1299 [m. 1882] da
tevellüd, 1370 [m. 1951] de mescidde şehîd edildi. Yerine oğlu Talâl geçdi ise
de, [m. 1953] de yerini oğlu Hüseyne terk etdi. Emîr Hüseyn 1354 [m. 1936] de
tevellüd etdi. Ürdün devletini çok iyi idâre etmişdir. Komünist komandolarla
mücâdele edip zafer kazanmışdı. m. 1999 da vefât etmişdir. 376.
47 - ABDÜLLAH-İ
DÂRİMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İkiyüzdokuzuncu [209. cu] sırada,
Dârimî ismine bakınız!
48 - ABDÜLLAH-İ
DEHLEVÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Seyyiddir. Babası şâh Abdüllatîf, rü’yâda hazret-i Alînin emri
ile adını Alî koymuşdur. Kendisi Gulâm-ı Alî yapdı. Tesavvuf mütehassıslarının
büyüklerindendir. Müslimânların gözbebeğidir. 1158 [m. 1744] de Hindistânın
Pencâb şehrinde tevellüd, 1180 [m. 1765] de, Mazher-i Cân-ı Cânân ile teşerrüf
eyledi. Çok kerâmetleri görüldü. En büyük
kerâmeti,
gelen sâdık kimselerin kalblerine bir teveccüh ederek feyz ve bereketle
doldururdu. Binlerce âşıkı, bir bakışda cezbelere ve vâridât-i ilâhiyyeye
kavuşdururdu. 1240 [m. 1824] da Delhîde vefât eyledi. Şâhcihân câmi’i
yakınındaki kendi Dergâhında, çok san’atle yapılmış mermer dıvâr içinde
üstâdının yanında ve onun garb tarafında medfûndur. Çeşidli memleketlere
göndermiş olduğu mektûblarından yüzyirmibeş adedi talebelerinden Rauf Ahmed
müceddidî tarafından toplanarak (Mekâtîb-i şerîfe) ismi
verilmiş ve önce 1334 [m. 1915] senesinde Madrasda ve sonra binüçyüzyetmişbir
1371 [m. 1951] senesinde Lâhorda ve 1396 [m. 1976] senesinde, İstanbulda,
basılmışdır. Şâh Rauf Ahmed, bir sene içinde işitdiklerini de bir kitâb hâlinde
toplamış, buna (Dürr-ül-me’ârif) ismini
vermişdir. 1394 [m. 1974] senesinde İstanbulda yeniden tab’ edilmişdir. Rauf
Ahmed, İmâm-ı Rabbânînin küçük oğlu Muhammed Yahyâ soyundan olup, 1253 [m.
1837] de hacca giderken, Yemende, denizde şehîd oldu. Behûpal şehrinde irşâd
ile meşhûr idi. 459, 466, 486, 733, 765, 766, 771, 773, 789, 921, 957, 969,
992, 1016, 1072, 1073, 1086, 1095, 1105, 1121, 1133, 1143.
49 - ABDÜLLAH-İ ENSÂRÎ
“rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Babası, Muhammed bin Alîdir. 396 [m. 1005] da Hirâtda tevellüd,
481 [m. 1088] de orada vefât etdi. Şeyh-ul-islâm idi. Hanbelî idi. (Te’arrüf) kitâbına şerhı ve (Menâzil-üs-sâyirîn) kitâbı meşhûrdur. 91, 92,
312, 749, 750, 1013.
50 - ABDÜLLAH-İ
KURTUBÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: 551. ci sırada Kurtubî ismine bakınız!
51 - ABDÜLLAH-İ
NESEFÎ: 717.
ci sırada Nesefî ismine bakınız!
52 - ABDÜLLAH-İ
RÛMÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Yeni-şehrli Abdüllah efendi, 1130 [m. 1717] da şeyh-ul-islâm
oldu. Buğaziçinde Kanlıcada 1156 [m. 1743] senesinde vefât etdi. Kanlıcada,
İskender pâşa câmi’i yanındadır. (Behce-tül-fetâvâ)
fetvâ kitâbının sâhibidir. 319, 390, 392, 490, 542, 592, 602, 862,
886.
53 - ABDÜLLAH-I
TERCÜMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Akdenizde Balear adalarının
büyüğü olan Mayorka adasında bir hıristiyanın tek çocuğudur. Asl ismi Anselmo
Turmeda olup bir İspanyol papası idi. Nebuniye şehrinde, en meşhûr papas olan
Nikola Mertilin yanında yetişdi. İncîli ezberledi. Bu papasın yol göstermesi
ile Tunusa geldi. Müslimân oldu. Arabcayı ve islâm ilmlerini iyi öğrendi.
Hıristiyanlığın iç yüzünü, nasıl bozulduğunu gösteren (Tuhfe-tül-erîb) adında bir kitâb yazdı. Kitâbı
823 [m. 1420] de temâmladı. 1290 [m. 1873] da Londrada ve Elmünkız kitâbı ile
birlikde 1402 [m. 1981] de Hakîkat Kitâbevi tarafından, İstanbulda
basdırılmışdır. Hâcı Zihnî efendi türkçeye
çevirdi. Oğlu Abdül-Halîm, bu kitâbı arabca kısaltmışdır. Yazması Berlin kütübhânesindedir.
Türkçesi, Osmânlılar zemânında İstanbulda basıldığı gibi, lâtin harfleri ile,
1385 [m. 1965] de tekrâr basdırılmışdır.
54 - ABDÜLLATÎF-İ
HARPÛTÎ: 1330
[m. 1912] senesinde İstanbul Dâr-ül-fünûnunda
(İlm-i kelâm) mu’allimi [profesörü] idi.
(Tenkîh-ul kelâm) adındaki kitâbında, islâm
dînini ilm, akl ve fen ile çok güzel müdâfe’a etmekdedir. 543.
55 - ABDÜLMECÎD
HÂN “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdişâhlarının otuzbirincisi ve islâm hâlifelerinin
doksanaltıncısıdır. Sultân ikinci Mahmûdun oğludur. Sekiz oğlundan dördü
pâdişâh oldu. 1237 [m. 1821] de doğdu. 1255 [m. 1839] de pâdişâh oldu. 24
Hazîran 1277 [m. 1861] de vefât etdi. Sultân Selîm câmi’i bağçesindedir.
Dolmabağçe serâyını ve galata köprüsünü yapdırdı. (Eshâb-ı
kirâm) kitâbında geniş bilgi vardır. 538, 698, 732, 826, 1047, 1063,
1083, 1131, 1153, 1167, 1187.
56 - ABDÜLMESÎH: Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” efendimize süâl sormak için Necrandan gelen hıristiyanların
reîsi idi. 369, 370.
57 - ABDÜLMUTTALİB:
İsmi
Şeybedir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin dedesidir.
Kureyş kabîlesinin reîsi idi. Hâşimin oğludur. Amcası Muttalib, Mekkelilere
bunu, kölesi olarak tanıtdığı için, Abdülmuttalib ismi ile
şöhret
bulmuşdur. Hazret-i İsmâ’îlden kalmış olan zemzem kuyusu, Cürhüm hükûmeti
zemânında gayb olmuşdu. Bu kuyuyu bularak temizletdi. Oniki oğlu ve altı kızı
vardı. En büyükleri Ebû Tâlib, en küçükleri Abbâs idi. Abdüllah, Resûlullahın
tevellüdünden yedi ay önce vefât etdiği için, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” dedesinin yanında büyüdü. Sekiz yaşında
iken dedesi de vefât etdi. İsmâ’îl aleyhisselâmın dînine göre ibâdet ederdi.
378, 390, 1059.
58 - ABDÜLVEHHÂB-İ
ŞA’RÂNÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Aliy-yül-Havâsın talebesidir. 973 [m. 1565] de vefât etdi. Dört
mezhebin fıkh bilgilerini anlatan (Mîzân-ül-kübrâ) kitâbı
iki cilddir. [1275] de Mısrda basılmışdır. (Letâif-ül-minen)
kitâbının birinci cildi 56. cı sahîfesinden i’tibâren kimyâ ilmini
ve Câbir bin Hayyânı uzun anlatmakdadır.
59 - ABDÜ-MENÂF: Resûlullahın ikinci
dedesi olan Hâşim, Abdü-Şems, Muttalib ve Nevfelin babaları ve Kusayyin
oğludur. İsmi Mugîredir. Menâf, Kureyş ve Huzeyl kabîlelerinin bir putu idi.
Abd-üd-dâr ve Abd-ül-Uzzâ adındaki kardeşleri arasında en şereflisi ve Kâ’be
bekçisi oldu. Kâ’benin anahtarı Abd-üd-dâr oğullarında idi. 390.
60 - ABDÜRRAHÎM: Tütün içmenin günâh
olmadığını bildirmişdir. 639.
61 -
ABDÜRRAHÎM
SEMERKANDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Bekr-i İmâdînin oğlu olup, Mergınânî,
Fergânî ve Semerkandî lakabları ile meşhûrdur. Hanefî fıkh âlimidir. Hidâye
kitâbının sâhibi olan Burhân-üd-dîn Alînin torunudur. Altıyüzellibir 651 [m.
1253] de hayâtda idi. (Füsûl-i imâdî) fıkh
kitâbı meşhûrdur.
62 - ABDÜRRAHMÂN “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: Zebid müftîsi idi. Seyyiddir. Vehhâbîleri reddiyyesi çok kıymetlidir.
454.
63 - ABDÜRRAHMÂN
BİN AVF “radıyallahü
anh”: Abd-i Avf bin Hars bin Zühre bin Kusay torunudur. Eshâb-ı kirâmın
büyüklerinden ve aşere-i mübeşşeredendir. Önce îmân eden sekiz kişiden biridir.
Uzun boylu, beyâz idi. Bütün gazâlarda bulundu. Uhudda iki kâfir öldürdü.
Hazret-i Ömerin halîfe olmak için seçdiği altı kişiden biridir. Uhud gazâsında
yirmi yerinden yaralandı. Topal oldu ve oniki dişi düşdü. Çok zengin idi. Çok
sadaka verirdi. [31] senesinde, yetmişbeş yaşında vefât etdi. Beyâz, iri, güzel
idi. 133, 510, 621, 696, 772, 790, 845, 1095.
64 - ABDÜRRAHMÂN
BİN EBÛ BEKR “radıyallahü
anhümâ”: Babası, dedesi ve oğlu hep Eshâbdandırlar. Bedr ve Uhudda düşman
ordusunda idi. Hudeybiyede müslimân oldu. Yemâme cenginde çok kahramânlık etdi.
Yedi kâfiri öldürdü. Deve günü, kız kardeşi
Âişenin “radıyallahü anhümâ” yanında idi. 53 [m. 673] senesinde vefât etdi.
Mekkededir. 506, 1035.
65 - ABDÜRRAHMÂN
BİN MUHAMMED “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Gelibolulu Süleymân efendinin torunudur. Şeyhîzâde denir. Dâmâd
adı ile meşhûrdur. Rumeli kâdî-askeri idi. Şeyh-ul-islâmın dâmâdı idi. 1078 [m.
1668] de vefât etdi. (Mecma’ul-enhür) adındaki
(Mültekâ şerhı) meşhûrdur.
66 - ABDÜRRAHMÂN
CEVZÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Babası Alîdir. Hanbelî fıkh âlimidir. [508] de tevellüd, 597 [m.
1202] de Bağdâdda vefât etdi. Ebül-ferec ibni Cevzî adı ile meşhûrdur. Tefsîr,
hadîs ve Hanbelî fıkh ve târîh bilgilerinde derin âlim idi. Yüzden fazla kitâb
yazdı. (El-mugnî) tefsîri meşhûrdur.
210, 311, 442, 457, 458, 494, 497, 641, 1070.
67 - ABDÜRRAHMÂN
İMÂDÎ “rahmetullahi
teâlâ aleyh”: Babası Mu-
hammed
Imâd-üd-dîndir. Şâm müftîsi idi. 978 [m.
1571] de tevellüd, 1051 [m. 1641] de vefât etdi. Hanefî fıkh
âlimlerindendir. (El-hediyye
fil-ibârât-il-fıkhiyye) kitâbı meşhûrdur. 487, 629, 639.
68 - ABDÜRRAZZÂK
KÂŞÎ: Tesavvuf
ve fıkh âlimidir. Tefsîr, Füsûs şerhı ve kıymetli eserleri vardır. 730 da vefât
etdi.
69 - ÂBİDÎN PÂŞA “rahmetullahi teâlâ
aleyh”: [1259] da tevellüd, 1324 [m. 1906] de vefât etdi. Fâtih câmi’i şerîfi
bağçesindedir. Ankara vâlîsi iken (Mesnevî)yi
şerh etmişdir. 732.
70 - ADAM SMİTH: İngiliz iktisâdcısıdır.
1135 [m. 1723] de İskoçyada tevellüd, 1214 [m. 1799] de vefât etdi. Yirmibir
yaşında iken Glaskow üniversitesine mantık profesörü oldu. [m. 1759] da yazdığı
(Ahlâk duyguları teorisi) kitâbı ile devrinin filozofları arasına girdi. [m.
1776] da neşr etdiği (Milletlerin tabî’atleri ve zenginlikleri) kitâbında,
ticâretde serbest rekâbeti ve iktisâdda liberalizmi savundu. (Servetin kaynağı
çalışmakdır. Paranın değeri, arz ve taleb üzerine kurulmuşdur. Bunlar
hükûmetler tarafından zorlanamaz) dedi. 792.
71 - ADDÂS “radıyallahü anh”:
Mekkede Utbe ve Şeybe kâfirlerinin kölesi, Nusaybinli nasrânî idi. Resûlullahı
bir görüşde îmân etdi. 353.
72 - ÂDEM “aleyhisselâm”: Yeryüzünde yaratılan ilk
insandır ve ilk Peygamberdir. Bütün insanların babasıdır. Çeşidli
memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydu. Mekke ile Tâif arasında kırk sene
yatıp (Salsâl) oldu. Pişmiş gibi
kurudu. Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu
Cum’a günü rûh verildi. Herşeyin ismi ve fâidesi bildirildi. Boyu ve yaşı kesin
olarak bildirilmedi. Bir rivâyetde boyu beşyüz zrâ’ [ikiyüzelli metre] idi. Cennetden
çıkınca altmış zrâ’ oldu. Allahü teâlânın emri ile, bütün melekler, Âdeme doğru
secde etdi. Meleklerin hocası olan İblîs, emri dinlemedi. Secde etmedi. Kırk yaşında
iken (Firdevs) adındaki Cennete
götürüldü. Cennetde yâhud dahâ önce, Mekke dışında uyurken sol kaburga kemiğinden,
hazret-i Havvâ yaratıldı. Allahü teâlâ, bunları nikâh etdi. Cennetde, bin sene
kadar yaşayıp, yasak edilen ağacdan unutarak, önce Havvâ, sonra kendisi, buğday
yidikleri için çıkarıldılar. Âdem “aleyhisselâm”, Hindistânda, Seylân
(Serendip) adasına, Havvâ ise, Ciddeye indirildi. İkiyüz sene ağlayıp
yalvardıkdan sonra, tevbe ve düâları kabûl olup, hacca gelmesi emr olundu.
Arafât ovasında, Havvâ ile buluşdu. Kâ’beyi yapdı. Her sene hac yapdı. Arafât meydânında
veyâ başka meydânda, kıyâmete kadar gelecek çocukları, belinden zerreler
hâlinde çıkdı. (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) soruldu.
Hepsi (Evet) dedi. Sonra, hepsi zerreler
hâline gelip, beline girdiler. Yâhud, belinden yalnız kendi çocukları çıkdı.
Her çocuğun belinden, bunun çocukları çıkdı. Böylece, herkes, kendi babasından zâhir
oldu. Sonra Şâma geldiler. Burada yirmi def’a ikiz evlâdı, bir def’a da yalnız
Şît “aleyhisselâm” oldu. Neslinden kırkbin kişiyi gördü. Binbeşyüz yaşında iken
evlâdına
Peygamber oldu. Evlâdı çeşidli dil ile konuşdu. Cebrâîl “aleyhisselâm” oniki kere
gelmişdir. Oruc, her gün bir vakt nemâz, gusl abdesti emr edildi. Kitâb gelip,
fizik, kimyâ, tıb, eczâcılık, matematik
bilgileri öğretildi. Süryânî, İbrânî ve Arabî diller ile kerpiç üstünde
çok kitâb yazıldı. Hiç sakalı yok idi. İlk sakalı çıkan Şît aleyhisselâmdır.
Çok güzel idi. Siyâh saçlı, buğday renkli idi. Havvâ da böyle idi. Bir rivâyete
göre, ikibin yaşına gelince, onbir gün hasta olup, Cum’a günü vefât etdi.
Havvâ, kırk sene sonra Ciddede vefât etdi. Kabrleri, Kudüsde veyâ Minâda
mescid-i Hîfde veyâ Arafâtdadır. Hayâtlarını
bildiren rivâyetler de çok farklıdırlar. 3, 18, 26, 57, 64, 79, 80, 81, 83, 84,
95, 106, 208, 210, 265, 290, 344, 354, 355, 356, 364, 378, 379, 387,
390, 391, 440, 442, 450, 451, 482, 488, 501, 502, 507, 519, 525, 541, 544, 545,
574, 601, 679, 714, 715, 745, 801, 996, 997, 1109, 1157, 1180, 1188.
73 - ADNÂN: Resûlullahın
yirmibirinci babasıdır. Alnında Resûlullahın nû-
ru parlıyordu. Hicâzda bulunan arab kabîleleri hep bunun soyundandır. Resûlullahın bundan önceki dedelerinin adı kesin olarak belli değildir. Abdüllah ibni Abbâs buyurdu ki, (Adnân ile İsmâ’îl “aleyhisselâm” arasında otuz baba vardır. Fekat, kimler oldukları belli değildir). 390, 1157.