Diyet, kâtilin vereceği para cezâsıdır. Erş ise,
ölümden başka cinâyetlerin para cezâsıdır. Şebeh-i amd ile öldürmenin cezâsı
ağır diyet olup, yüz devedir. Yirmibeşi iki yaşına, yirmibeşi üç yaşına,
yirmibeşi dört yaşına ve yirmibeşi de beş yaşına basmış dişi deve olacakdır.
Âlimlerin birkaçı, bin dînâr altın da verilebilir dedi. Bir dînâr, bir miskâl
basılmış altın demekdir. Hatâ ile öldürenin diyeti, yine yüz deve olup, adı
geçen yavrulardan yirmişer ve yirmi de iki yaşına basmış erkek devedir. Yâhud,
bin dînâr altın veyâ onbin dirhem gümüşdür. İki imâma göre “rahmetullahi teâlâ
aleyhimâ”, bu üç çeşidden, yâhud ikiyüz sığır veyâ ikibin koyun, yâhud don ve
gömlek [ceket ve pantalon] gibi iki parça ikiyüz elbiseden dilediğini verir.
Bu iki katlin ve hatâya sebeb olan şeyle öldürmenin (Keffâret)i, mü’min olan bir köle âzâd etmekdir.
Bunu yapamıyan, iki ay aralıksız oruc tutar. Burada fakîr doyurmak keffâreti
yokdur. Öldürülen kadın için diyet, erkek diyetinin yarısıdır. Zimmî ve
müste’min diyetleri, müslimân diyeti gibidir.
İnsanın bir uzvunu veyâ güzelliğini gideren cinâyetlerin
diyetleri de yukarıdaki katl diyetleridir. Burun, dil, zeker gibi tek olan a’zâ
için tâm diyet verilir. Akl, rûh, işitme, tat alma, koklama, görme, söyleme,
elin çolak kalması, idrâr tutamaması gibi duygu veyâ hareketlerden birinin
bozulması için de tâm diyet verilir. Göz, kulak, kaş, dudak, el, kadın memesi
ve ayak gibi çift organların ikisi için tâm bir diyet, birisi için yarım diyet
verilir. Kirpik gibi dört olanın bir sırası için dörtde bir diyet, bir el veyâ
ayak parmağı için onda bir diyet verilir. Bir diş için de, diyetin yirmide biri
verilir. Saçı, sakalı, bir dahâ uzamıyacak şeklde kazıtmak için bir yıl sonra
tâm diyet lâzım olur. Bir yıl sonra, tekrâr uzarsa, zor kullanarak kesdiren
diyet vermez. Halâl olmıyan bir işi yapdığı için cezâlandırılır.
Saç ve sakal için kısâs olmaz. Kadın dişinin diyeti, erkeğin
yarısıdır.
Hâmile kadına vurarak veyâ ilâc ile çocuğunu düşürenin
âkılesi tâm diyetin yirmide birini verir. Diri düşüp sonra ölürse, tâm diyet
verir.
Zevcinden iznsiz çocuk aldıran veyâ ilâcla veyâ başka
sûretle ölü olarak düşüren kadının âkılesi,
diyetin yirmide birini ya’nî beşyüz dirhem gümüşü, kadının zevcine verir. Zevcin
izni ile düşürürse, birşey lâzım gelmez.
(Âkıle) demek, kâtilin cihâd
yapdığı arkadaşları, yardımcıları demekdir. Böyle yardımcıları olmıyan kâtilin
âkılesi, yardımcısı olan kabîlesi ve sonra akrabâsıdır. Köylüleri, şehrlileri,
kabîle demekdir. Kâtilin diyeti bu yardımcılara taksîm edilir ve üç senede alınır. Üç senede, bir kimseden, dört
dirhemden fazla alınamaz. Kadın ve çocuk ve deli, âkıleye katılmaz. Kâfir
ile müslimân birbirine âkıle olmaz.
Müslimân olan kâtilin âkılesi ve vârisi yoksa, diyetini
Beyt-ül-mâl verir. Ya’nî hükûmet verir. Beyt-ül-mâl da yoksa, kendi üç senede
öder. Zimmînin âkılesi yoksa, kendi üç senede öder. Dâr-ül-harbde müslimânı
öldüren müslimân, diye-
tini
üç senede kendi malından öder. Dâr-ül-harbde âkıle olmaz. Acemin, ya’nî arabî
olmıyanların âkılesi olmaz.
Süleymâniyye Kütübhânesi (Lala İsmâ’îl) kısmında, [706]
sayılı (Ebüssü’ûd efendi) “rahmetullahi
teâlâ aleyh” fetvâsında diyor ki, (Bir evde, dükkânda ölmüş, asılmış bulunan
kimsenin diyetini, İmâm-ı a’zama göre mal sâhibi, imâm-ı Ebû Yûsüfe göre
“rahmetullahi teâlâ aleyh” kirâcı öder. Fetvâ, Ebû Yûsüf kavline göredir).
Âlimin bir nazarı,
bulunmaz hazînedir,
bir sohbeti, yıllarca,
bitmez kütübhânedir.