(Redd-ül-muhtâr) sâhibi “rahmetullahi
teâlâ aleyh” buyuruyor ki: Cinâyet, yaralamak veyâ öldürmek demekdir.
Katl, insan öldürmek demekdir. Öldürene kâtil, ölene maktûl
denir. Beş dürlü katl harâmdır:
1 - Amden, bilerek, istiyerek öldürmekdir. Öldürmek
için, bir insanın herhangi yerine, bıçak, tabanca gibi öldürücü şeyle
vurmakdır. Demirden olan herşey, bıçak demekdir.
Her ma’den de demir gibidir. Ağaç, cam ve taşdan yapılan sivri, keskin şeyler de
demir gibidir. Ateşde yakmak, ateşi sönmüş sıcak fırında, kaynar suda öldürmek
de katldir. Ensesine, kalbine iğne sokup öldürmek, ağır şeyle döğerek öldürmek
de iki imâma göre amden katldir.
Amden adam öldürmek, küfre sebeb olan şeyleri [ihtiyârı ile]
söylemekden dahâ büyük günâhdır. Çünki, küfr sözü söylemek için, ölüm ile
zorlanan kimsenin, kalbi îmân ile dolu olarak söylemesi câizdir. Fekat,
başkasını öldürmez isen seni öldürürüz deseler, ölümden kurtulmak için
başkasını öldürmek câiz olmaz. Fekat, kalbinden mürted olmak, adam öldürmekden
dahâ büyük günâhdır. Mü’mini amden katl eden kimse, kâfir olmaz. Mü’min olduğu
için öldürürse veyâ öldürmek halâldir diyerek öldürürse, kâfir olur.
Bir insanı haksız olarak, amden öldüren kimseye (Kaved) lâzım olur. Kaved, kısâs olarak, onu da
öldürmek demekdir. Maktûlün velîlerinden biri afv ederse veyâ velî ile kâtil,
belli bir mal, para ile uyuşurlarsa, kısâs yapılmaz. Uyuşulan mal alınır. (Berîka)da, (hıkd) kötü
huyu anlatılırken yazılı hadîs-i şerîfde, (Kul
haklarını ödeyen, her nemâzdan sonra onbir ihlâs-i şerîf okuyan ve kâtilini afv
ederek ölen Cennete girecekdir) buyuruldu. Amden katlde, keffâret
lâzım olmaz. Çünki, büyük günâhdır. Keffâret ise, ibâdetdir. İkisi bir araya
gelemez. (Buhârî)deki hadîs-i şerîfde, (Ekber-i kebâir, birşeyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam
öldürmek, anaya, babaya karşı gelmek, yalancı şâhidlik yapmakdır) buyuruldu.
Zinâ, sirkat ve fâiz alıp vermek de, böyle büyük günâhdır.
(Tuhfet-ül-fükahâ) sâhibi “rahmetullahi
teâlâ aleyh” diyor ki, bir kimse, babasını birinin silâhla öldürdüğünü görse
veyâ babasını öldürdüğünü iki şâhid yanında buna söylese, sonra: (O benim
velîmi öldürmüşdü. Babanı kısâs için veyâ mürted olduğu için öldürdüm) dese,
çocuk böyle olduğunu bilmese, bunu öldürmesi mubâh olur. İki âdil şâhid,
birisine, falan kimse senin babanı öldürdü deseler, o kimseyi öldürmesi mubâh
olmaz. Çünki şâhidlerin sözü ancak mahkemede huccet olur. Görmek veyâ ikrâr
gibi insana huccet olmaz.
2 - Harâm olan katlin ikincisi, şebehe olan, ya’nî amd
ile öldürmeğe benzeyen katldir. Katl âletleri ile olmıyan öldürmekdir. Küçük
taş, küçük sopa ile döğerek öldürmek böyledir. Büyük taş, büyük sopa ile
öldürmek de, İmâm-ı a’zama göre, böyledir.
Kuyuya atmak, dağdan, damdan aşağı atmak da böyledir. Burada kaved lâzım gelmez.
Büyük günâhdır. Keffâret ve âkılesinin ağır diyet ödemesi lâzım olur. Şebeh ile
öldürmek tekerrür ederse, kâtil öldürülür.
Herhangi bir uzvu yok etmek şebeh sayılmaz. Herhangi bir
uzv, nasıl yok edilirse edilsin, hep amd sayılır. Bunun için, her uzv
karşılığında kısâs lâzım olur. Uyuşurlarsa, kâtilin malından ödenir. Ağır
diyet, yüz deve demekdir. Âkıle, kâtilin yakınları demekdir. Âkılenin bu diyeti
üç senede ödemesi lâzımdır. Amd ile katlde uyuşulunca ve hatâ ile katlde de,
malı [veyâ parasını] âkıle öder.
3 - Hatâ ile, yanlışlıkla öldürmek olup, iki dürlüdür:
a) Kâtilin yanılmasıdır:
Bir adamı, av veyâ düşman sanarak, atıp vurmakdır.
b) Mermînin yanılmasıdır:
Bir hedefe, bir ava atılan mermînin bir adama gitmesi veyâ hedefden adama
sıçraması ile katldir. Elinden düşen odunun, yükün bir adamı öldürmesi de
böyledir. Hatâ ile katlde, kâtilin âkılesinin diyet vermesi ve keffâret lâzım
olur. Günâhı, birinci ve ikinci katl günâhlarından dahâ azdır.
4 -
Hatâya sebeb olan şeyle katldir. Yüksekden üstüne düşerek veyâ uyuyan kimsenin
yuvarlanarak bir kimseyi öldürmesi böyledir. Bunun cezâsı da keffâret ve
diyetdir. Bindiği atın insanı çiğniyerek öldürmesi, [motorlu vâsıtaların
çiğnemesi] de böyledir.
5 - Başka niyyet ile yapılan işin, ölüme sebeb
olmasıdır. Mülkü olmıyan yere kazdığı kuyunun veyâ koyduğu taşın ölüme sebeb
olması böyledir. Âkılesinin diyet vermesi lâzım olur. Keffâret lâzım olmaz.
Katl günâhı olmaz. Başkasının mülkünde kuyu kazmak günâhı olur. Hükûmetin izni
ile yapdı ise veyâ kendi mülkünde yapdı ise veyâ kuyu kazıldığını işitdikden
sonra düşdü ise, birşey lâzım gelmez.
İlk dört katlde, mükellef olan kâtil, mîrâsdan mahrûm olur.
Beşinci katlde, mahrûm olmaz.
KAVED KİMLERE LÂZIMDIR? - Kanı harâm olan
kimseleri, Dâr-ül-islâmda, amden öldürene kaved lâzım olur. Ya’nî, kâtil, kısâs
olarak öldürülür. Dâr-ül-islâmda mü’minin ve zimmînin kanı harâmdır. Harbînin
ve müste’min kâfirin ve zinâ eden muhsan kimsenin ve mürtedin kanı harâm
değildir. Zimmîyi amden öldüren mükellef müslimâna kaved lâzım olur. Zimmînin
malını çalan müslimânın eli kesilir. Deliyi, hastayı, çocuğu öldürene, a’mâyı,
kadını, anasını, babasını, dedelerini öldürene kaved lâzım olur. Çocuğunu, torununu
öldürene kaved lâzım olmaz. Babanın malından diyet lâzım olur. Çünki amd ile
katlde âkılenin diyet vermesi lâzım değildir. Muhârebede, iki tarafın askeri
karışdığı zemân, kâfir sanarak, müslimânı amden öldürene kaved lâzım olmaz.
Keffâret ve diyet lâzım olur. Kâfirler arasındaki müslimânı hatâ ile öldürene
birşey lâzım gelmez. Yılan gibi, öldürmesi câiz olan bir şekle girmiş cinnîyi
öldürmek câizdir. Beyâz olup düz giden yılan cindir. Bunu öldürmeden önce (Çık,
git bi-iznillah) demek iyi olur.
Kaved ya’nî kâtili öldürmek, yalnız kılınc ile veyâ silâh
ile yapılır. Başka dürlü öldürmek câiz değildir. Kuyuya atarak, taş ile ezerek,
üzerine hayvân sürerek, ateşe atarak ve başka şekllerde öldüren ta’zîr olunur.
Mahkeme karâr verdikden sonra, kâtili, maktûlün velîsi
öldürür veyâ öldürmek için, başkasını vekîl eder, Velî hâzır olmadıkca, vekîli
öldüremez. Kâtili, bunlardan başka bir kimse öldürse, bu kimseye kaved lâzım
olur. Hatâ ile öldürse, âkılesinin diyet vermesi lâzım olur.
İki velîden biri kâtili afv etse, ikincisi kısâs yapsa, afv
etdiğini işitmemiş ise, birşey lâzım gelmez. İşitmiş ise, kâtili öldürmesi
harâm olduğunu bilerek öldürdü ise, bu velîye kaved lâzım olur. Harâm olduğunu
bilmiyordum derse, diyetini verme-
si
lâzım olur.
Yaralı kimse, beni filânca yaralamadı dese, sonra ölse,
vârisleri, filâncaya karşı da’vâ açamaz.
Yaralı veyâ velîler, yaralayanı afv etseler, sonra yaralı
ölse, afv câiz olur.
Birisine zehr verse o da bilmiyerek içse ve ölse, zehri
verene kısâs ve diyet lâzım olmaz. Yalnız, habs ve ta’zîr olunur. İmâm-ı a’zama
göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, yaralamıyan şeyle öldürmek, amden sayılmaz.
Zor ile içirirse, kaved lâzım olur denildi. Fetvâ, kısâs lâzım olmaz, âkılesi
üzerine diyet lâzım olur şeklindedir.
Kürekle vursa, demir kısmı yaralayıp öldürse kaved lâzım
olur. Yaralamadan öldürse veyâ ağaç kısmı yaralayıp öldürse şebeh-i amd olur.
Boğazını sıkarak veyâ suya atarak boğsa, İmâm-ı a’zama göre şebeh-i amd olur.
Boğmağı âdet ederse katl edilir. Mahkemeye düşdükden sonra tevbesi kabûl olmaz.
Bir odada habs edip açlıkdan ölse, birşey lâzım olmaz. Fetvâ böyledir. İki
imâma göre hepsinde diyet lâzım olur. Toprağa gömerek öldürse, âkılesi üzerine
diyet lâzım olur.
Bir adamı yırtıcı hayvânın önüne atsa veyâ yılanların,
akreblerin arasına koysa ve o adam ölse, kaved ve diyet lâzım olmaz. Döğer,
ölünciye kadar habs ederse, diyet de lâzım olur denildi. Çocuğa bunları yapsa
veyâ güneşe, soğuğa bıraksa, âkılesi üzerine diyet lâzım olur.
Ölüm hâlinde olanı öldürene kaved lâzım olur.
Müslimânlara ve zimmîlere kılınc çeken kimsenin katli vâcib
olur. Bunu öldürene birşey lâzım gelmez. Kılıncı kınına sokdukdan sonra
öldürülmez.
Bir kimseye, gece veyâ gündüz, her nerede olursa olsun,
kılınc, silâh çekeni veyâ gece şehrde ve gündüz şehr dışında sopa ile tehdîd
edeni öldürene de birşey lâzım gelmez. Deli veyâ çocuk silâh çekerse, bunu
öldürene diyet vâcib olur. Saldıran hayvânı öldüren, kıymetini verir. Çocuk ve
delinin amd ile öldürmesi, hatâ kabûl edilir. Âkılesi veyâ kendi diyet verir.
Keffâret lâzım gelmez. Vâris olamazlar.
Gece eve hırsız gelse, çaldığı malı götürse, ev sâhibi
bağırınca bırakmazsa, arkasından gidip öldürse, birşey lâzım gelmez. Eve giren
veyâ kapıyı, pencereyi zorlıyan hırsızı görse, bağırır. Kaçmazsa, öldürmesi
câiz olur, kısâs lâzım olmaz.
Bir kimseye, beni öldür dese, o da metal âletlerle öldürse,
kâtilin malından diyet lâzım olur. Başka şeyle öldürse, âkılesi diyet verir.
Kardeşimi, oğlumu, babamı öldür deyince de böyledir.
Bir kimseye, elimi veyâ ayağımı kes denilse, o da kesse ve
ölse, birşey lâzım gelmez. Çünki, el, ayak mal gibidir ve bunlar için emr,
sahîh olur.
Velînin kâtili afv etmesi, mal ile sulh yapmakdan dahâ
iyidir. Mal ile uyuşmak da, kısâsdan dahâ iyidir. Kaved ve diyet, vârisin
hakkıdır. Velî afv edince, kâtil dünyâda kavedden ve diyetden kurtulur.
Yaralının afvı da böyledir.
Kavede râzı olmadıkca, kâtilin tevbesi kabûl olmaz. Kısâs
yapılmakla, velîlerin hakkından kurtulur. Maktûl, kıyâmetde hakkını ister.
Kısâs hudûddan dokuz yerde ayrılmakdadır:
1 - Hâkim kendi ilmi ile kısâs yapabilir. Hâlbuki,
şâhidsiz had cezâsı veremez.
2 - Kısâs yapmak hakkı vârislere geçer. Had hakkı,
vârislere geçmez.
3 - Kısâs afv olunabilir. Had afv olunmaz.
4 - Katl şâhidliği, zemân geçmekle kıymetden düşmez.
Kazfdan başka hadlerin şâhidliği, bir ay sonra kabûl olmaz. İçki haddinde ise,
ağzından koku gidince kabûl olmaz.
5 - Kısâs şâhidliği, dilsizin işâreti veyâ yazısı ile
kabûl olur. Had için kabûl olmaz.
6 - Kısâs için şefâ’at câizdir. Had suçu mahkemeye
düşdükden sonra, şefâ’at kabûl olunmaz. Dahâ önce şefâ’at etmek câiz olur.
Hadden başka günâhlarda, ıs-
râr
etmiyeni afv etmek iyi olur.
7 - Kısâs için da’vâ açmak lâzımdır. Kazf ve sirkatden
başka hadler için şâhidler, da’vâ açmadan dinlenebilir.
8 - Had cezâsı
yapılırken hâkimin hâzır bulunması lâzımdır. Kısâsda lâzım değildir.
9 - Had suçunu söyleyen, sözünden vazgeçerse kabûl
edilir.
Kapıdan kafasını içeri sokup içeriye bakan kimseye taş atıp
gözü çıkarsa, birşey lâzım gelmez.
Eve gireni veyâ zevcesinin yanına girip halvet yapanı, başka
şeyle kovmak mümkin iken, öldürmek veyâ gözünü çıkarmak câiz olmaz.
Katlden başka şeylerde kaved: Karşılığı yapılabilen
her yaralamada kısâs lâzım olur. Öldürmek suçundan başka yaralamalar, hangi
âletle yapılırsa yapılsın amden demekdir. Bunlarda, ikinci kısm olan şebeh-i
amd olmaz. Kol kesen adamın eli oynak yerinden kesilir. Ayak, burun, kulak ve
göz çıkarmak da böyle kısâs olunur. Her şecce, ya’nî baş yarası için de kısâs
olunur. Yalnız kemik kırmakda kısâs yapılmaz. Diş kırmakda kısâs yapılır. Diş
kıranın dişi de, kırdığı kadar eğelenir. Kadınla erkek arasında yalnız katlde
kısâs yapılır. Kısâs lâzım olan yaralamalarda, yara iyi olmadan önce kısâs
yapılmaz. Çünki, ba’zı yaralar ölüme sebeb olabilir. Bu zemân katl kısâsı lâzım
olur. Başka uzvlarında kısâs yapılmaz. Erş, ya’nî diyet alarak para öderler.
Kadınlar arasında ve müslimân ile zimmî arasında kısâs yapılır. İyi olan
yarada, dil, zeker kesilmesinde kısâs yapılmaz. Dudak kesilmesinde kısâs
yapılır.
Yaralı, yaralayandan kısâs veyâ diyet isteyebilir.
Kâtilin ölmesi ile veyâ velîlerin afv etmesi ile veyâ mal
vermekle anlaşmaları ile, kısâs sâkıt olur. Anlaşmada, mal az olsa da sâkıt
olur. Fekat hatâ ile öldürmede olan diyet mikdârı, islâmiyyetde
bildirildiğinden az olamaz. Fazlası da fâiz olur. Malı peşin ödemek lâzımdır.
Uyuşurlarsa te’cîl olunur. Velîlerden birinin sulh veyâ afv etmesi ile de kısâs
yapılmaz. Diğer vârisler, diyetden hisselerine düşeni, üç seneye kadar,
kâtilden alırlar. Bir kaç kişi, bir kimsenin elini veyâ başka uzvunu kesseler,
hiçbirine kısâs yapılmaz. Ortaklaşa diyet öderler. Öldürseler, hepsine kısâs
yapılır.
Evine giren kimse, zevcesi ile bir adamı zinâ yaparlarken
görse, adamı öldürmesi halâl olur. Kadın da râzı olmuş ise, ikisini de
öldürebilir. Bir kadın veyâ oğlanın, kendisine tecâvüz edeni öldürmesi
halâldir.
Hâkimin karârı ile, bir uzvu kısâs edilen kimse, bu yaradan
ölürse, birşey lâzım gelmez. Hacâmat, sünnet, kan almak, iğne yapmak ehliyeti
olanların ve tabîbin ve baytarın öldürmesi ile de, birşey lâzım olmaz. Çünki,
vâcib olan işlerde selâmet şart değildir. Mubâh olan işleri yapmak ise, selâmet
şartı ile câiz olur. Ananın, babanın, vasînin izni ile hocanın, çocuğu,
öğretmek için döğmesi vâcibdir. Terbiye için döğmeleri ise mubâhdır. Vâcib
olarak döğmekde, mikdârı, şiddeti ve vurduğu yer, âdet hârici olur ve çocuk
ölürse, ödemek lâzım olur. Mubâh olan döğmekde, nasıl döğerse döğsün, ölürse
ödemek lâzım olur. İki imâma göre “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”, te’dîb de
ta’lîm gibi vâcibdir. Mu’allimin, talebesini, babasından iznsiz döğmesi vâcib
değildir. Çocuk ölürse, sözbirliği ile tazmîn eder. Zevcin, zevcesini te’dîb
için döğmesi de vâcib değil, mubâhdır.
Pencereden düşen çocuğun kafası şişse, doktorlar, beyin
ameliyyâtı yaparsak çocuk ölür dese, bir doktor ise, bugün kafası açılmazsa
ölür dese ve açsa ve sonra çocuk ölse, izn ile ve fennin gösterdiği gibi açdı
ise, birşey lâzım gelmez. İznsiz ve yanlış açdı ise, kısâs lâzım olur.
Kâtile kısâs yapmağa hakkı olan velî, maktûlün vârisleridir.
Babamı amden öldürdü diye huccet getiren bir kimsenin
kardeşi gâib olsa,
kardeşi
gelinciye kadar, kâtile kısâs yapılmaz. İhbâr eden, habs olunur. Kardeşi
gelince, huccet ile tekrâr isbât ederse, kısâs yapılır. Kâtil, kardeşinin afv
etdiğini isbât ederse, kısâs yapılmaz.
(Hadîka)da, göz âfetlerini
anlatırken buyuruyor ki, (Fâsıklar, bid’at ehli sapıklar günâh işlerlerken,
mâni’ olamıyan kimsenin bunlara bakması, zarûret olmadıkca, câiz değildir.
Bunun için, zulm ile öldürülene, i’dâm edilene, eziyyet edilene bakmamalıdır.
Zulm ile ölmek ihtimâli bulunduğu için, böyle cezâ verilirken hiç bakmamalıdır.
Hadîs-i şerîfde, (Bir kimse zulm ile öldürülürken,
orada bulunmayınız! Orada bulunup da, kurtarmıyana la’net yağar) buyuruldu.
Bundan anlaşılıyor ki, islâmiyyetin emri ile öldürülürken veyâ döğülürken
bulunmak, bakmak câiz olur. Yıldız kayarken bakmak da, göze zarar verdiği için,
câiz değildir).