Köpeği ve diğer işe
yarıyan hayvânları, kuşları satmak câizdir. Zimmînin, ya’nî gayr-ı müslim vatandaşın
alışverişi, müslimânlarınki gibidir. Yalnız onların şerâb ve domuzu da alıp
satması câizdir.
Müşterî, parayı vermeden ve malı almadan gayb olsa, o mal,
başkasına satılır.
Bir kimse satdığı malın semeni olarak bilmiyerek sahte para
aldı ise, yanında ise, geri verip iyisini alır. Sahte parayı kullandı ise,
iyisini isteyemez.
Bir bağçede kuş yavrulasa veyâ yumurtlasa veyâ sâhibsiz
hayvan girse, bunlar alanın olup, bağçe sâhibinin olmaz. Bağçe sâhibi görüp,
kapıyı kaparsa onun olur. Bir yerde şeker veyâ para atılsa, kimin üstüne
düşerse onun olur. Bir bağçeye arılar gelip bal yapsa veyâ ağaç çıksa veyâ
sular kum getirip yığsa, bağçe sahibinin olur.
Hoca, talebesinden [imâm veyâ müezzin, cemâ’atinden] hasır
[veyâ bunlara vazîfelerinde lâzım olan başka birşey] satın almak için para
toplasa, toplanan paranın bir kısmı ile o şeyleri satın alsa, artan parayı
kendisi kullanması câiz olur. Çünki, topladığı paralar kendisine temlîk
edilmişdir. İbni Âbidîn cild 5, s. 271. [Yardım derneklerine verilen paralar da
böyle hibedir. Vekîl yaparak değildir.]
(Lukata) yerde bulunup, sâhibi
belli olmıyan maldır. Sâhibine vereceğinden emîn olanın, korumak için alması
sünnetdir. Yerde helâk olacak ise, alması farz olur. (Arayan olursa bana
gönderin!) diyerek iki kimseyi şâhid yapar ve galabalık bir yerde ta’rîf ederek
sâhibini arar. Sâhibi çıkıncaya veyâ durmakla bozuluncaya kadar saklarken helâk
olursa ödemez. Sâhibi çıkmıyacağını veyâ bozulacağını anlarsa, artık aramaz.
Beyt-ül-mâla verir. Beyt-ül-mâl yoksa, zengin ise, fakîr olan anasına,
babasına, evlâdına ve zevcesine sadaka verir. Bunlar, kendisine hediyye
ederlerse, kendi de kullanabilir. Şâfi’îde, bunlara vermeden de kullanabilir.
Fakîr ise, kendi kullanabilir. Sâhibi sonra çıkarsa, yâ kabûl eder. Yâhud, bulana
veyâ fakîre tazmîn etdirir. Kabûl eden veyâ tazmîn eden sevâb kazanır. (Dürr-ül-müntekâ)da ve (Hindiyye)de, Lukata sonunda diyor ki, (Para, şeker
serpilince, kapan, yerden ve başkasının üstünden alan, buna mâlik olur. Umûmî
bir yerden çıkan, na’lın veyâ kundurasının alınmış olduğunu görse, yerine
bırakılanı kullanması câiz olmaz. Bunu götürüp sadaka verir, fakîr de, buna
hediyye ederse, câiz olur). Ağaçdan sokağa düşmüş meyveleri, köyde de, şehrde
de, sâhibinin yasakladığı ma’lûm olmadıkca, herkesin alıp yimesi câizdir.
Aşağıdaki bilgiler (Mecelle)den
alınmışdır:
Madde 912 - Birinin ayağı kayıp da düşerek başkasının malını
telef etse öder.
Madde 914 - Kendi malı sanarak, başkasının malını telef eden
öder.
Madde 915 - Başkasının elbisesini çekip de yırtan, temâm
kıymetini öder. Elbiseyi tutup, sâhibi çekmekle yırtılsa, yarısını öder.
Madde 916 - Çocuk, birinin malını telef etse, çocuğun
malından ödenir. Malı yoksa, malı oluncaya kadar beklenir. Velîsi ödemez.
Madde 918 - Birinin binâsını yıksa, sâhibi dilerse, enkâzı
ona bırakıp binânın kıymetini alır. Yâhud enkâzı ve değer farkını birlikde
alır. Ağaçlarını kesmek de böyledir.
Madde 919 - Yangını durdurmak için bir evi, hükûmetin emri
ile yıkan ödemez. Kendiliğinden yıkan öder.
Madde 921 - Mazlûm olanın, başkasına zulm etmeğe hakkı
yokdur. Her ikisi de öder. Meselâ sahte para alan, bunu başkasına veremez.
Madde 922 - Birinin malının telef olmasına sebeb olan, öder.
Ahırın kapısını açıp hayvân kaçarak zâyı’ olsa, öder. Hayvânı ürkütüp kaçıran
da böyledir.
Madde 924 - Yolda kuyu kazıp, birinin hayvânı düşerek ölse,
öder. Kendi mülkünde kazmış ise, ödemez.
Madde 926 - Yoldan geçene zarar veren, öder.
Madde 927 - Hükûmetin izni olmadan yolda oturup satış
yapılamaz.
Madde 928 - Dıvârı yıkılıp, birinin malına zarar verirse,
önceden, dıvârın yıkılacak, ta’mîr et gibi îkâz yapılmış ise, öder.
Madde 929 - Başı boş bırakılmamış bir hayvânın kendiliğinden
yapdığı zararı sâhibi ödemez. Sâhibi görüp, men’ etmezse veyâ hayvânın
tehlükelidir çâresine bak denilmiş ise, öder.
Madde 934 - Yolda hayvânı bağlamağa, aracını park yapmağa
kimsenin hakkı yokdur. Park yerlerinde durdurabilirler.
Madde 1013 - Bir binâya ortak olarak mâlik olan kimselere, (Hisse-i şâyı’a sâhibi) denir. Bir binânın yarısı
Ahmedin, üçde biri Ömerin, altıda biri Alînin olsa, Ahmed hisse-i
Madde 1023 - Karşılıksız hediyye ve vasıyyet gibi
karşılıksız temlîklerde şüf’a hakkı olmaz. [İkinci kısmda, yirmidokuzuncu madde
sonuna bakınız!].
Madde 1031 - Şüf’â hakkı bulunan kimsenin, satış yapıldığını
işitince, hemen hakkını istemesi, iki şâhid yanında tekrâr söylemesi ve bir ay
içinde mahkemeye başvurması lâzımdır.
Madde 1036 - Müşterînin teslîm etmesi ile veyâ hâkimin karâr
vermesi ile, şüf’a sâhibi satılan binâya mâlik olur.
Madde 1198 - Komşusuna (Zarar-ı fâhiş) yapamaz. Kullanmağa mâni’ olan
şeyler, zarar-ı
fâhişdir. Demirci dükkânı, değirmen, bitişik binâyı sallarsa veyâ fırın dumânı,
yağhânenin pis kokusu, harman tozları, bitişik evde oturulamıyacak kadar
sıkıntı verirse, değirmenin, bostanın su yolu, evin temelini, dıvârını
gevşetirse, çöplük bitişik evin dıvârını çürütürse, harman yerine bitişik
yapılan yüksek binâ, harmanın rüzgârını keserse, manifaturacı dükkânı yanında
yapılan aşcı dükkânının dumanları kumaşlara zarar verirse, lağım, kanalizasyon
yollarının sızıntılarından komşu dıvârı zarar görürse, sonra yapılanlar zarar-ı
fâhiş olup, men’ edilirler.
Madde 1201 - Evin havasını, manzarasını, güneş görmesini
kapatmak, zarar-ı fâhiş sayılmaz. Bir odanın zıyâsını temâmen kesmek, zarar-ı
fâhiş olur.
Madde 1202 - Mutbah, kuyu başı, ev aralığının görünmesi
zarar-ı fâhişdir. Araya dıvâr, perde yapması lâzım olur.
Madde 1210 - Arada müşterek olan
dıvârı, biri ötekinin izni olmadıkca yükseltemez ve üzerine binâ yapamaz.
Madde 1224 - Yol, su yolu, kanalizasyon zarar-ı fâhişi
olmadıkca, eskiden kalanlarına dokunulamaz.
Madde 1226 - Bir kimse, verdiği iznden vazgeçebilir. Meselâ
tarlasından geçmeğe izn vermiş iken, men’ edebilir.
Madde 1228 - Arsasından geçmekde olan su yolunun geçmesine
ve arsaya girilip ta’mîr olunmasına mâni’ olamaz. Yeniden su yolu geçirilmesine
mâni’ olabilir.
Madde 1243 - Dağlardaki ağaclar ve otlar herkese mubâhdır.
Ağacları kesen, mâlik olur.
Madde 1249 - Mubâh olan şeyi ele geçiren ona mâlik olur. Ele
geçirmek, kasd ile, niyyet etmekle olur.
Madde 1255 - Mubâh şeyleri ele geçirmekde kimse kimseye
mâni’ olamaz.
Madde 1265 - Denizler, büyük göl ve nehrler, şehrlerden uzak
sâhibsiz erâzî ve dağlar, herkese mubâhdır. Fekat, başkasına zarar vermemek
şartdır.
Madde 1281 - Şehrden uzak, sâhibsiz yerde kuyu kazan, bunun (Harîm)ine mâ-
lik olur. Yirmi metre yarı çapındaki dâire içi, merkezindeki
kuyunun harîmi olur.
Madde 1291 - Şehr içindeki kuyunun harîmi olmaz. Herkes
mülkünde kuyu kazabilir.
Madde 1311 - Hâzır olan ortakdan ve hâzır olmıyan için
hâkimden izn almadan ta’mîr eden ortak teberru’ etmiş olup, ortaklardan birşey
istiyemez.
Madde 1313 - Değirmen, hamâm, apartman gibi taksîm
olunamıyan mülk harâb olup, ta’mîrini istemiyen ortak bulunursa, hâkimin izni
ile ta’mîr edilip, sonra hissesine düşen para ondan alınır.
Madde 1314 - Müşterek bir binâ yıkılınca, yeniden ortaklaşa
yapılmasını istemiyen olursa, buna cebr olunmaz. Arsa taksîm edilir.
Madde 1315 - Apartman yıkılınca, herkes kendi katını
yapdırır. Altdaki yapdırmazsa, üstdekiler, hâkimin izni ile, hepsini yapdırıp,
altdaki hissesini verinciye kadar, katını kullanamaz.
Madde 1321 - Sâhibsiz nehrleri Beyt-ül-mâl ayıklar.
Beyt-ül-mâlda para yoksa, masrafı oradan sulama yapanlardan alınır.
Madde 1327 - Müşterek kanalizasyonu temizlemek masrafı,
aşağıdan başlar. Şöyle ki, en aşağıdaki evden, arsadan başlayıp bunun masrafını
hepsi öder. Yukardaki arsalardaki kısmların masraflarına aşağıdakiler iştirâk
etmezler.