Bu mektûb, fazîletli şeyh Abdülhak-ı
Dehlevîye “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmışdır. Bu dünyâda en kıymetli
sermâyenin üzüntü ve sıkıntı olduğu ve en tatlı ni’metin derd ve elem olduğu
bildirilmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği,
sevdiği kullarına selâm olsun! Kıymetli efendim. Sıkıntıların gelmeleri,
görünüşde çok acı ise de, bunların ni’met oldukları umulur. Bu dünyânın en
kıymetli sermâyesi, üzüntüler ve sıkıntılardır. Bu dünyâ sofrasının en tatlı
yemeği, derd ve musîbetlerdir. Bu tatlı ni’metleri, acı ilâclarla kaplamışlar,
bununla imtihân yolunu açık tutmuşlardır. Se’âdetli, akllı olanlar, bunların
içine yerleşdirilmiş olan tatlıları görür. Üzerindeki acı örtüleri de tatlı
gibi çiğnerler. Acılardan tat alırlar. Nasıl tatlı olmasın ki, sevgiliden gelen
herşey tatlı olur. Hasta olanlar, onun tadını duyamaz. Kalbin hasta olması,
Ondan başkasına gönül vermesidir. Se’âdet sâhibleri, sevgiliden gelen sıkıntılardan
o kadar tat alırlar ki, iyiliklerinde o tadı duyamazlar. Her ikisi de
sevgiliden geldiği hâlde, sıkıntılardan, sevenin nefsi pay almaz. İyiliklerini
ise, nefs de istemekdedir.
Ni’mete
kavuşanlara âfiyet olsun!
Yâ Rabbî! Bizi, sıkıntıların sevâblarından
mahrûm eyleme! Bunlardan sonra, bizi fitnelere düşürme! İslâmın za’îf olduğu bu
günlerde sizin kıymetli varlığınız, müslimânlar için büyük bir ni’metdir.
Allahü teâlâ, selâmet versin ve uzun ömrler ihsân eylesin! Vesselâm.
Ne bahtiyâr, o kişi kim,
okuduğu Kur’ân ola!
Ezân, ikâmet duyunca,
gönlü dolu îmân ola!