Bu mektûb, seyyid mîr
Muhibbullah Mankpûrîye yazılmışdır. İnsanlardan gelen sıkıntılara dayanmak
lâzım olduğu bildirilmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun sevgili
Peygamberine salât olsun. Size ve bütün müslimânlara düâ ederim. Kardeşim
seyyid mîr Muhibbullahın şerefli mektûbu geldi. Bizi çok sevindirdi. İnsanların
üzmelerine dayanmak lâzımdır. Akrabânın incitmelerine sabr etmekden başka
yapılacak şey yokdur. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine “aleyhi ve alâ
âlihissalâtü vesselâm” emr olarak, Ahkâf sûresinde, (Peygamberlerden
Ulül’azm olanların sabr etdikleri gibi Sen de sabr et! Onlara azâb verilmesi
için düâ etmekde acele eyleme!) meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi.
Orada bulunanlara en fâideli şey, yanlarında bulunanların, kendilerine eziyyet
etmeleri, sıkıntı vermeleridir. Siz bu ni’meti istemiyor, bundan kaçıyorsunuz.
Evet, hep tatlı yimeğe alışmış olan, şifâ verici acı ilâcdan kaçar. Buna ne
diyeceğimi bilemiyorum. Fârisî beyt tercemesi:
Nazlı olsa da, aşka yakalanan kimse,
naz çekmeğe de
alışmalıdır elbette!
İlâh-âbâd denilen yere göç etmek için izn
istiyorsunuz. Yâhud bir yer gösteriniz de, oraya gidip, halkın ifrât
derecesindeki cefâsından kurtulayım diyorsunuz. Buna (Ruhsat), izn verilebilir. Fekat, (Azîmet),
dahâ iyi yol, orada kalıp, sıkıntılara sabr ve tehammül etmekdir.
Bildiğiniz gibi, bu mevsimde hâlsiz oluyorum. Bunun için kısa yazdım. Selâm
ederim.