Sene adedinden bir noksânı, 4,367 ile çarpılır [darb
edilir]. Bulunan adedin tam sayısına,
aranılan aya mahsûs rakam ilâve edilir. Çıkan mecmû’ [toplam], yediye taksîm edildikde,
kalan [bâkî], Cum’adan i’tibâren gün adedi olur.
Oniki arabî ayın herbirine mahsûs rakamlar, şu beytdeki,
oniki kelimenin birinci harfleridir. Her büyük harf, (Ebced hesâbı) ile, bir adedi gösterir:
Hilmi Bu Dünyâya Hiç Zahmet Etme!
Cemâl-i Dünyâyı, Vefâsız Zen Buldu Cümle.
Beytdeki oniki büyük harfin sıraları, oniki arabî ayın,
Muharremden i’tibâren sıralarına göredir. Her harf, aynı sıradaki ayın husûsî
numarasıdır.
(Ebced hevvez huttî) kelimelerindeki harflere (Hurûf-i cümmel) denir. Bu kelimeler de:
E=1, b=2, c=3, d=4, he=5, v=6, z=7, hu=8, t=9, î=10 dur.
Buna göre, yukarıdaki beytde kelimelerin birinci harfleri:
Hilmi=8=Muharrem
Bu=2=Safer
Dünyâya=4=Rebî’ul-evvel
Hiç=5=Rebî’ul-âhır
Zahmet=7=Cemâzil-evvel
Etme=1=Cemâzil-âhır
Cemâli=3=Receb
Dünyâyı=4=Şa’bân
Vefâsız=6=Ramezân-ül-mubârek
Zen (kadın)=7=Şevvâl
Buldu=2=Zil-ka’de
Cümle=3=Zil-hicce
aylara mahsûs rakamları gösterir.
Meselâ [1362] senesi, Zil-ka’de ayının yirmidokuzuncu gününü
bulalım:
1361 adedini, 4,367 ile darb edelim, 5943 olur. Buna iki
ilâve edelim. Çünki, Zilka’deye mahsûs aded ikidir, 5945 olur. Bunu yediye
bölünce, iki artar. Demek ki Zil-ka’denin birinci günü, Cum’adan başlıyarak,
ikinci gün imiş. Ya’nî cumartesi imiş. Yirmidokuzuncu gün de, tabi’î yine
cumartesidir. Hüseyn Hilmi Işıkın “rahmetullahi teâlâ aleyh” bulmuş olduğu bu
üsûl, pek kat’î ve hassâsdır.
Kamer, güneşin ve yıldızların, şarkdan
garba doğru olan, günlük hareketlerine
iştirâk etdiği gibi [s.182], Erd etrâfında garbdan şarka doğru da
hareket etmekdedir. Bu hareketi, güneşin garbdan şarka doğru olan senelik
hareketinden dahâ sür’atlidir. Kamer, bu hareketinde bir devrini 27 gün 8
sâatde temâmlamakdadır. Bu sebeb ile, günlük devrini yıldızlardan elli dakîka
30 sâniye sonra temâmlar. Güneş ise, günlük hareketini dört dakîka sonra
temâmlamakdadır. Bunun için kamer, bir evvelki güne nazaran, güneşden dahâ
sonra Nısf-ün-nehâra gelir ve birinci gece güneşden 45 dakîka sonra gurûb eder.
Kamer, yer küresinin etrâfında dönerken, mahrekinin bulunduğu müstevî ile,
husûf müstevîsi arasında takrîben beş derecelik bir zâviye vardır. Her
devrinde, bir kerre, ay ile güneş, yer küresinin aynı tarafında olarak, üçü bir
doğrultuda bulunuyorlar. Bu hâle (İctimâ’ı
neyyireyn=Conjunction) denir. Bu hâlde iken, kamerin bize karşı olan
yüzü karanlık oluyor. Ayı göremiyoruz. Bu zemâna (Muhak)
denir. Muhak zemânı sâbit değildir. Yirmisekiz sâat ile yetmişiki
sâat arasında değişmekdedir. Osmânlı âlimlerinin takvîmlerinde a’zamî olarak üç
gün [72 sâat] hesâb edildiğini görüyoruz. İctimâ’ vakti, Muhak zemânının tam
ortası olup, ilmî takvîmlerde her ay için yazılıdır. Erd da güneş etrâfında
hareket etdiği için, iki ictimâ’ vakti arasındaki zemân, 29 gün 13 sâat
olmakdadır. İctimâ’ vaktinde, şems ile kamer, aynı vaktde Nısf-ün-nehârdan
geçmekdedir. İctimâ’ vaktinden sekiz derece [takrîben 14 sâat] geçmeden evvel,
ya’nî Erd ile kameri ve Erd ile şemsi birleşdiren, iki yarım doğru arasındaki (Beynûnet=Elongation) zâviyesi
sekiz dereceden [14 sâatdan] az iken, hilâl hiçbir zemânda, hiçbiryerde
görülemez. A’zamî 18 derece olunca, ay muhakdan kurtulup, güneş batarken, 45
dakîka içinde batı tarafında üfuk hattı üzerinde, yeni ayın hilâli görünür. Fekat, 57 dakîka (İhtilâf-ı
manzar)ından dolayı, üfka 5 derece yaklaşınca görülemez. Muhakdan
kurtulduğu vakt, hangi memleketde güneş batmakda ise, o tûl derecesindeki
memleketlerden hilâl görülür. Sonraki sâatlarda veyâ gecede, bunların garbındaki memleketlerde de, güneşin gurûbundan
sonra görülebilir. Meselâ, Receb ayı başlıyacağı zemân, ictimâ’ vakti,
14 Mayıs 1980 çarşamba günü Türkiye [İzmitin mahallî] sâati ile, 15 dedir.
Hilâlin ilk görünmesi, perşenbe günü beşden evvel olamaz. Osmânlı âlimlerinin
kabûl etdiği gibi, bu zâviye 18 derece, ya’nî birbuçuk günlük zemân olunca,
hilâlin ilk görünmesi 16 Mayıs Cum’a günü sâat 3 de olacakdır. Cum’a günü
güneşin batması, İstanbulda 19.20 de olduğu için, güneşin batması 16 sâat önce
olan, ya’nî İstanbulun 240 derece veyâ Londranın 270 derece doğusunda bulunan
Amerikanın Şikago şehrinde ve batısındaki yerlerde, Cum’a günü [Cumartesi
gecesi] güneş batarken hilâl görülebilecekdir. Mayısın 17. Cumartesi günü,
Recebin birinci günü olacakdır. 270 dereceli tûl dâiresinin şarkındaki
memleketlerde, bu gece görülemez. Geceler, gurûb zemânında, bu gecelerin
gündüzleri, gece yarısı başlamakdadır. Bu hesâblar, kamerî ayın başladığı vakti
bulmak için değildir. Hilâlin görülebileceği geceyi anlamak içindir. İmâm-ı Sübkî
de böyle buyurdu. İmâmın sözünü tersine çevirenlere aldanmamalıdır. (Tahtâvî ve Şernblâlî hâşiyeleri). İbni Âbidîn,
birinci cild, ikiyüzseksendokuzuncu sahîfede, kıble ta’yînini bildirirken,
diyor ki: (Ramezân-ı şerîfin birinci gününü anlamakda takvîmlere
güvenilmemelidir, buyurdular. Çünki oruc, gökde yeni ayı görmekle farz olur. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”
(Hilâli görünce oruca başlayınız!) buyurdu.
Hâlbuki hilâlin doğması, görmekle değil, hesâbladır ve hesâb sahîh olup, hilâl,
hesâbın bildirdiği gecede doğar. Fekat, o gece görülmeyip, bir gece sonra
görülebilir ve oruca, hilâlin doğduğu gece değil, görüldüğü gece başlamak
lâzımdır. Çünki, islâmiyyet böyle emr buyurmuşdur). Semâda, Ramezân-ı şerîf
hilâlini aramak, bir ibâdetdir. Görülüyor ki, Ramezân-ı şerîf başlangıcını
önceden haber vermek, islâmiyyeti bilmemek alâmetidir. Kurban bayramının
birinci günü de, Zilhicce ayının hilâlini görmekle anlaşılır. Zilhicce ayının
dokuzuncu Arefe günü, hesâbla, takvîmle anlaşılan gün veyâ bundan bir gün sonra
olur. Bundan bir gün önce Arafâta çıkanların hacları sahîh olmuyor. Hiçbiri
hâcı olamıyor.
Arabî ayın birinci gününü bulmak için, (Ma’rifetnâme) ve (Acâib-ül-mahlûkât)
kitâblarında
da, birbirlerinden başka üsûller ve cedveller yazılıdır. İkincisinde ayrıca
diyor ki, imâm-ı Ca’fer Sâdık “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki, her sene
Ramezân-ı şerîfin birinci günü, bir evvelki senedeki Ramezânın birinci gününden
başlıyarak sayılan, haftanın beşinci günüdür.
Aylar |
0 |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
Muharrem |
6 |
4 |
1 |
6 |
3 |
7 |
5 |
2 |
Safer |
1 |
6 |
3 |
1 |
5 |
2 |
7 |
4 |
Rebî’ul-evvel |
2 |
7 |
4 |
2 |
6 |
3 |
1 |
5 |
Rebî’ul-âhır |
4 |
2 |
6 |
4 |
1 |
5 |
3 |
7 |
Cemâzil-evvel |
5 |
3 |
7 |
5 |
2 |
6 |
4 |
1 |
Cemâzil-âhir |
7 |
5 |
2 |
7 |
4 |
1 |
7 |
3 |
Receb |
1 |
6 |
3 |
1 |
5 |
2 |
7 |
4 |
Şa’bân |
3 |
1 |
5 |
3 |
7 |
4 |
1 |
6 |
Ramezân |
4 |
2 |
6 |
4 |
1 |
5 |
3 |
7 |
Şevvâl |
6 |
4 |
1 |
6 |
3 |
7 |
5 |
2 |
Zilka’de |
7 |
5 |
2 |
7 |
4 |
1 |
6 |
3 |
Zilhicce |
2 |
7 |
4 |
2 |
6 |
3 |
1 |
5 |
Herhangi arabî ayın birinci gününü bulmak için, 1310 [m.
1893] senesi, Ebüzziyâ takvîminde diyor ki, hicrî kamerî sene adedi sekize
bölünür. Bakıyye, İbni İshak Ya’kûb kindînin yandaki cedvelinde, birinci
satırda bulunup, bundan aşağıya inince, ay hizâsındaki rakam, Cum’adan
i’tibâren gün adedi olur.
Ahmed Ziyâ beğin kitâbındaki Uluğ beğin cedveli ve bunun
kullanılması, aşağıda bildirilmişdir.
Herhangi bir arabî ayın birinci gününün hangi gün olduğunu bulmak
için muhtelif usûller vardır. Bunların en sahîhî, Uluğ beğin bildirdiği
usûldur. Bu usûle göre, evvelâ, hicrî senenin birinci ayı olan Muharrem ayının
birinci günü bulunur. Muharrem ayının birinci gününü bulmak için, bilinen hicrî
sene sayısı dâimâ 210 adedine bölünür. Bu taksîmin bâkîsinin, ya’nî kalanının
birler basamağındaki (en sağdaki) rakam bâkîden çıkarılır. Kalan sayı birinci
cedvelde, birinci sütûnda, ya’nî bâkî sayısının birler basamağı atılmış hâli
sütûnunda bulunur. Buradan sağa doğru gidilir. Cedvelin birinci satırındaki,
birler basamağındaki rakamdan da, aşağı doğru gidilir. İkisinin kesişdiği yerdeki rakam, pazardan i’tibâren sayılarak,
Muharremin birinci günü olur. Meselâ, 1316 hicrî senesinin Muharremin
birinci gününü
1316 56
--------- = 6 ------ dur.
210 210
Bâkî [kalan]
56’nın birler basamağındaki 6 rakamı 56
dan çıkarılınca 50 kalır. Birinci sütûndaki 50’den sağa gidilince, 6 rakamına
âid sütunda 1 bulunur. Sene başının pazar günü olduğu anlaşılır. Herhangi bir
ayın birinci gününü bulmak için, önce bu senenin birinci günü bulunur. İkinci
cedvelde, Muharrem hizâsındaki, ya’nî birinci satırdaki sene başı günü
rakamının bulunduğu sütûnda, aranılan ay hizâsındaki rakam, bu ayın birinci
gününün pazardan i’tibâren sayısı olur. Meselâ, 1316 senesi Ramezân ayının
birinci gününü bulalım: Bu senenin başı pazar günü, ya’nî haftanın birinci günü
olduğu için, ikinci cedvelin birinci satırında 1 rakamının bulunduğu sütûnda,
Ramezân hizâsında 6 bulunduğundan, Ramezânın birinci günü, pazardan i’tibâren
altıncı Cum’a günüdür.
ULUĞ BEĞİN KAMERÎ AY CEDVELLERİ
Hicrî sene başının rastladığı mîlâdî
seneyi bulmak: Her hicrî sene başı, bir evvelki hicrî sene başının rastladığı mîlâdî seneden bir sonraki mîlâdî senede ve takrîben onbir gün evvel başlar. 33, 58 hicrî ve 32,58 mîlâdî senede bir, hicrî senelerin başları, Ocak ayının ilk on gününe rastlar. Aşağıdaki cedvelde, Aralık ayında başlıyan hicrî seneler birinci aya doğru giderek, mîlâdî ayların her birine tesâdüf eder. Cedvelde yazılı olmıyan böyle hicrî senelerden birinin başının mîlâdî karşılığını bulmak için, cedvelde kendinden bir evvel yazılı hicrî sene ile bunun yanındaki mîlâdî sene cedvelde bulunur. Bu iki hicrî senenin farkı cedvelde bulunan mîlâdîye ilâve edilir. Meselâ 1344 hicrî senenin ibtidâsına tesâdüf eden mîlâdî seneyi bulmak için, 1344-1330=14 olduğundan, 1911+14= 1925 olur. Aylar cedvelinde 14 rakamının altındaki Temmuz ayına rastlar. Bir hicrî senedeki bir şemsî ayın rastladığı mîlâdî sene, bu ay, hicrî sene başının rastladığı aydan evvel ise, bulunan seneden bir fazla olur. |
0 1 2 | 3 4 | 5 6 7 | 8 9 10 | 11 12 13 | 14 15 16 |
Aralık | Kasım | Ekim | Eylül | Ağustos | Temmuz |
17 18 | 19 20 21 | 22 23 24 | 25 26 27 | 28 29 30 | 31 32 33 34 |
Hazîran | Mayıs | Nisan | Mart | Şubat | Ocak |