Bu mektûb, Molla İbrâhîm için
yazılmışdır. Bu ümmetin yetmişüç fırkaya ayrılacağını bildiren hadîs-i şerîfi
açıklamakdadır:
Hadîs-i şerîfde bu ümmetin yetmişüç fırkaya ayrılacağı,
bunlardan yetmişiki fırkanın Cehenneme gidecekleri bildirildi. Bu hadîs-i
şerîf, yetmişiki fırkanın Cehennem ateşinde azâb göreceklerini bildiriyor.
Cehennemde sonsuz kalacaklarını bildirmiyor. Cehennem ateşinde sonsuz azâbda
kalmak, îmânı olmıyanlar içindir. Ya’nî kâfirler içindir. Yetmişiki fırka,
i’tikâdları bozuk olduğu için Cehenneme girecekler ve i’tikâdlarının bozukluğu
kadar yanacaklardır. Yetmişüçüncü olan bir fırkanın i’tikâdı bozuk olmadığı
için, Cehennem ateşinden kurtulacaklardır. Bu bir fırkada bulunanlar arasında
kötü iş yapmış olanlar varsa ve bu kötü işleri tevbe ve istigfâr ile veyâ
şefâ’at ile afv olunmadı ise, bunların da günâhları kadar Cehennemde yanmaları
câizdir. Yetmişiki fırkada olanların hepsi Cehenneme girecekdir. Fekat hiçbiri
Cehennemde sonsuz kalmıyacakdır. Bir fırkada bulunanların hepsi Cehenneme
girmiyecekdir. Bunlardan yalnız kötü iş yapanlar Cehenneme girecekdir.
Cehenneme girecekleri bildirilmiş olan yetmişiki (Bid’at fırkaları), (Ehl-i kıble) oldukları için, bunların hepsine
kâfir dememelidir. Fekat bunların, dinde inanması zarûrî lâzım olan şeylere
inanmıyanları ve (Ahkâm-ı islâmiyye)den
her müslimânın işitdiği, bildiği şeyleri te’vîlini bilmeden red edenleri kâfir
olur. (Ehl-i sünnet) âlimleri “rahmetullahi
teâlâ aleyhim ecma’în” bildiriyor ki, (Bir müslimânın bir sözünden veyâ bir
işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan doksandokuzu küfre sebeb olsa ve biri
müslimân olduğunu gösterse, bu bir şeyi anlamak, onu küfrden kurtarmak
lâzımdır). Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir. En sağlam söz Onun sözüdür.
Bu ümmetin fakîrlerinin zenginlerinden yarım gün önce
Cennete girecekleri bildirildi. Bu yarım gün, beşyüz dünyâ senesidir. Çünki,
Allahü teâlânın bildirdiği bir gün, bin dünyâ senesi kadar zemândır. Böyle olduğu
Hac sûresinde açıkca bildirilmişdir. Niçin bu kadar zemân olduğunu ancak Allahü
teâlâ bilir. Çünki âhıretde, dünyâda bulunan gece, gündüz, ay, sene yokdur.
Cennete erken girecekleri bildirilen fakîrler, islâmiyyete uyan ve sabr eden fakîrlerdir. İslâmiyyete uymak,
islâmiyyetin emr etdiklerini yapmak ve yasak etdiklerinden sakınmak
demekdir. Fakîrliğin de dereceleri ve mertebeleri vardır. Mertebelerinin en
yükseği, fenâ makâmında ele geçer. Bu mertebede olan fakîr, Allahü teâlâdan
başka herşeyi fakîr, muhtâc bilir. [Allahü teâlâya muhtâc olmıyan, ya’nî Ona
karşı fakîr olmıyan hiçbir mahlûk yokdur.] Mahlûkların hepsini unutur.
Hiçbirini hâtırına getirmez. Fakîrlik mertebelerinin hepsine kavuşan, birkaçına
kavuşandan dahâ üstündür. Bunun içindir ki, fenâ makâmına kavuşan kimsenin
zâhiren fakîr, muhtâc olması, fenâ makâmına kavuşup da zâhiren fakîr olmıyandan
dahâ efdaldir, dahâ kıymetlidir.