| 
                                                         
                                                        
                                                        Se’âdet-i Ebediyye 
                                                        Kitâbında Adı Geçenlerin 
                                                        Hâl Tercemeleri 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        0846 
— ŞÂH VELİYYULLAH-I 
DEHLEVÎ “Rahmetullahi Teâlâ Aleyh”: Ahmed bin Abdürrahîm, 1114 [m. 1702] de 
Delhîde tevellüd, 1176 [m. 1762] da Delhîde vefât etdi. Babası, hazret-i Ömer, 
vâlidesi hazret-i Alî soyundandır. Mevdûdînin yazdığı gibi, mezhebsiz değildir. 
Ehl-i sünnet âlimi idi. (Fâideli Bilgiler) kitâbına bakınız! Büyük Velî, 
Mazher-i Cân-ı Cânân buyurdu ki, (Şâh Velîyyullah derin hadîs âlimidir. Ma’rifet 
esrârının tahkîkinde ve ilmin inceliklerini bildirmekde, yeni bir çığır açmışdır. 
Bütün bu bilgileri ve üstünlükleri ile birlikde, doğru yolun âlimlerindendir.) 
Çok kitâb yazdı. Eserleri Pâkistânda yeniden basılmakdadır. Şî’îlere karşı (Kurretül 
ayneyn fî tafdîl-i şeyhayn) ve (İzâle-tül hafâ an hilâfet-il-hulefâ) 
kitâblarından birincisi türkçe kısaltılarak (Müslimânların iki gözbebeği) 
adı ile (Eshâb-ı kirâm) kitâbının içinde, 1394 [m. 1974] de İstanbulda 
neşr edilmişdir. 
Şâh Veliyyullah-ı Dehlevînin 
dört oğlu oldu. Birincisi, Şâh Abdül’Azîz [1159-1239] olup, hâl tercemesi 
altıncı sırada bildirilmişdir. Bunun kızının oğlu Muhammed İshak bin Muhammed 
Efdal, Nezîr Hüseyn Dehlevînin hocasıdır. (1262 [m. 1845]). (Mesâil-i erbaîn) 
kitâbı, vehhâbî olduğunu gösteriyor. Şâh Refî’uddîn (1163-1233) ile Şâh 
Abdülkâdir (vefâtı 1230) de büyük âlim idiler. Dördüncü oğlu Şâh Abdülganî 
(vefâtı 1227) genç iken vefât etdi. Bunun oğlu Şâh İsmâ’îl 1195 [m. 1781] de 
Delhîde tevellüd etdi. Büyük ehl-i sünnet âlimi olan dedesinin yolundan 
ayrılarak vehhâbî oldu. Vehhâbîlik inançlarının Hindistânda yayılmasına önderlik 
yapdı. Bu fitnenin başı olan Muhammed bin Abdülvehhâb-ı Necdînin (Kitâb-üt-tevhîd)ini 
urdu diline terceme ederek (Takviyet-ül îmân) ismi ile basdırdı. Böylece, 
vehhâbîliğin Hindistânda yayılmasına önayak oldu. [1396] da Pakistânda, fârisîye 
terceme edilip, (Takvîm-ül beyân) ismi ile basdırıldı. (Sırât-ı 
müstekîm) ve başka kitâblar da neşr etdi ise de, ehl-i sünnet âlimlerinin 
“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” reddiyyeleri karşısında, 1243 senesinde 
Pişâvur şehrine kaçdı. Müslimânlara önder olmak düşüncesi ile, orada Sîh (Sikhs)lere 
cihâd i’lân etdi. Çok müslimânın telef olmasına sebeb oldu. Kendisi de bu harbde, 
1246 [m. 1831] târîhinde öldürüldü. Dedesinin şöhretine aldanarak, bunun 
tuzağına düşmüş olanlardan Abdüllah-ı Gaznevî ve Nezîr Hüseyn Dehlevî ve 
Muhammed Sıddık Hasen hân Pühüvâlî ve Reşîd Ahmed Kenkühî ve Diyobend şehrindeki 
medresenin ba’zı hocaları, vehhâbîliğe kendi düşüncelerini de karışdırıp, 
kitâblar neşr ederek, Hindistânda vehhâbîlik ismi altında, yeni bir çığır 
açdılar. Vehhâbîler, islâmiyyeti içerden yıkmak için ve sapık düşüncelerini 
bütün islâm memleketlerine yaymak için, şimdi (Râbıtat-ül-âlem-il-islâmî) 
teşkîlâtı te’sîs etdiler. Her memleketde, bilhâssa Afrikada câhil din adamlarını 
aldatarak satın alıyorlar. Bu din adamları, bunların sapık kitâblarını kendi 
dillerine terceme edip parasız dağıtıyorlar. Böylece, islâmiyyetin kal’ası olan, 
Ehl-i sünnet mezhebini içerden yıkarak islâm düşmanlarının ekmeklerine yağ 
sürüyorlar. 165, 263, 467, 1059, 1073, 1134, 1168, 1194. 
                                                |