| 
                                                         
                                                        
                                                        Se’âdet-i Ebediyye 
                                                        Kitâbında Adı Geçenlerin 
                                                        Hâl Tercemeleri 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        0786 
— SA’LEBE: Sa’lebe 
bin Ebî Hâtıb, Ensârdan idi. Bedr gazâsında bulunmadı. Tefsîrlerin çoğuna göre, 
(Hazret-i Osmân zemânında vefât etdi. Malının çok olması için düâ istedi. 
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Kanâ’at et!) buyurdu. Düâ 
için, tekrâr tekrâr isrâr etdi. Düâ buyurunca malı, hayvânları çoğaldı. Onlarla 
uğraşıp nemâza gelmez oldu. Resûlullahın gönderdiği zekât toplama me’mûrlarına 
zekât vermedi. Hakkında Tevbe sûresinin yetmişaltıncı [76] âyeti nâzil oldu. 
Bunu işitince, sadakasını getirip yalvardı ise de, kabûl buyurulmadı. (Sa’lebeye 
yazıklar olsun!) hadîs-i şerîfine hedef olmak felâketine dûçâr oldu.) 
Yukarıdaki âyet-i kerîmenin çeşidli kimseler hakkında geldiği ve bunlardan 
Sa’lebe bin Ebî Hâtıbın meşhûr olduğu (Beydâvî) hâşiyesinin tercemesi 
olan (Tibyân) tefsîrinde ve (Hüseynî), (Ebüs-sü’ûd) ve (Râzî) 
tefsîrlerinde uzun yazılıdır. (El-isâbe fî-temyîz-is-sahâbe)de birinci 
cüz, yüzdoksansekizinci sahîfede diyor ki, (Münâfık olan Sa’lebe, Bedr gazâsında 
bulunan Sa’lebe “Radıyallahü Anh” değildir. Çünki, Bedr gazâsında bulunan 
Sa’lebenin Uhud gazâsında şehîd olduğunu İbni Kelbî bildirmekdedir. Bundan 
başka, Ahmed bin Mûsâ ibni Merdeveyh tefsîrinde yazdığı üzere, ibni Abbâs 
“Radıyallahü Anh”, Sa’lebenin zekât vermediğini anlatırken, Sa’lebe bin Ebî 
Hâtıb demekdedir. Bedr gazâsında bulunan ise Sa’lebe bin Hâtıbdır. Bundan başka, 
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Bedr gazâsında ve Hudeybiyede 
bulunanların hiçbiri Cehenneme girmez!) buyurdu. Bunlardan biri münâfık 
olabilir mi?) Bunun gibi, iki Hâtıb vardır. (Tefsîr-i Mazherî)de, Nisâ 
sûresinin altmışbeşinci âyetinde diyor ki, (Hâtıb ibni Ebi Beltea muhâcirînden 
idi. Bedr gazâsında bulundu. [Otuz senesinde vefât etdi.] İkincisi, Hâtıb ibni 
Beltea ise, Ensârdan olup, bir münâfık idi.) Eshâb-ı kirâmın hepsi Cennete 
gireceklerdir. Allahü teâlâ, hepsinden râzı olduğunu bildirmişdir. Bu müjde, 
hepsinin îmân ile öleceklerini haber vermekdedir. Fekat, aşere-i mübeşşereden 
başkasının îmân ile öleceği önceden bilinemezdi. Çünki, aralarına karışmış olan 
münâfıkları Resûlullahdan başka kimse bilmezdi. Bu münâfıklar îmânsız gitdi. 
Resûlullahın vefâtından sonra, Eshâb-ı kirâmdan hiçbiri mürted olmadı. Hepsi 
Sahâbî olarak öldü. Cennete gitdiler. 64.  |