Se’âdet-i Ebediyye
Kitâbında Adı Geçenlerin
Hâl Tercemeleri
0683
— MÛSÂ “Aleyhisselâm”:
Büyük Peygamberdir. Benî İsrâîle gelen Resûldür.
Avrupalılar, buna Möise,
Moşe der. Ya’kûb
aleyhisselâmın
soyundandır. İmrân
adında bir zâtın
oğludur. Yûsüf
aleyhisselâmdan sonra,
Benî İsrâîl, Mısrda
çoğaldı. Dinlerine
sarılıp, ibâdet
ederlerdi. Fekat, zulm
ve hakâret görürlerdi.
Îsâ aleyhisselâmdan bir
rivâyete göre,
binyediyüzbeş [1705]
sene önce, Mûsâ
“aleyhisselâm” tevellüd
etdi. Annesi bunu bir
beşiğe koyup, Nil
nehrine bırakdı. Beşik
Fir’avnın serâyı önünden
geçerken, Fir’avnın
zevcesi (Âsiye) bunu
alıp büyütdü. Kırk
yaşına gelince,
akrabâlarını öğrenip,
onların yanına gitdi.
Kendisinden üç yaş büyük
olan Hârûn ile buluşdu.
Birgün, bir Mısrlı
kâfirin [kıptînin],
Benî-İsrâîlden birine
işkence etdiğini gördü.
Kurtarırken, kıptî öldü.
Korkup, Medyen şehrine
gitdi. Orada Şu’ayb
aleyhisselâmın kızı ile
evlendi. Ona, on sene
hizmet etdi. Mısra
dönmek için yola çıkdı.
Yolda Tûr dağında,
Allahü teâlâ ile konuşdu.
Mısra gelip Fir’avnı
dîne da’vet etdi, Benî
İsrâîle serbestlik
verilmesini istedi.
Fir’avn kabûl etmedi.
(Mûsâ büyük sihrbâzdır.
Bizi aldatıp,
memleketimizi elimizden
almak istiyor) dedi.
Yanındaki vezîrlere
sordu. Onlar da, (Sihrbâzları
topla, onu mağlûb
etsinler) dediler.
Sihrbâzlar geldiler.
Mısr halkı önünde,
ipleri yere atdılar. Her
ip, yılan görünüp, Mûsâ
aleyhisselâma doğru
yürüdü. Mûsâ
“aleyhisselâm” asâsını
yere bırakdı. Büyük
yılan oldu. İpleri yutdu.
Sihrbâzlar şaşırdı. Îmân
etdiler. Fir’avn kızdı.
(O, sizin ustanız imiş.
Ellerinizi, ayaklarınızı
keseceğim. Hepinizi
hurma dallarına
asacağım) dedi. (Biz
Mûsâya inandık. Onun
Rabbine sığınıyoruz.
Yalnız Onun afv ve
merhametini isteriz)
dediler. Kâfirlerin
suları kan oldu. Kurbağa
yağdı. Cild hastalıkları
ve üç gün karanlık oldu.
Fir’avn, bu mu’cizeleri
görünce korkdu. İzn
verdi. Mûsâ aleyhisselâm,
Benî İsrâîl ile, Mısrdan
çıkıp, Kudüse doğru
giderken, Fir’avn pişmân
oldu. Askerleri ile
arkalarına düşdü. Süveyş
körfezi açılıp,
mü’minler karşıya geçdi.
Fir’avn geçerken, deniz
kapandı. Fir’avn askeri
ile birlikde boğuldu.
Benî İsrâîl, yolda öküze
tapanları gördüler. (Biz
de böyle tanrı isteriz)
dediler. Mûsâ
aleyhisselâm, (Allahdan
başka ma’bûd yokdur.
Allah sizi kurtardı)
dedi. Sonra Tîh çölüne
düşdüler. Yolu
şaşırdılar. Aç ve susuz
kaldılar. Gökden (Men)
ve (Selva) inerdi.
Bunları yirlerdi. Asâsı
ile yere vurdu. Su çıkdı.
Bundan içerlerdi. (Helva
ile etden bıkdık. Bakla,
soğan gibi şeyler
isteriz) dediler. Mûsâ
aleyhisselâmı
gücendirdiler. Bunun
için, kırk sene çölde
kaldılar. Mûsâ “aleyhisselâm”,
Hârûn “aleyhisselâm”ı
vekîl bırakıp, Tûr
dağına gitdi. Orada kırk
gün ibâdet etdi. Allahü
teâlânın kelâmını işitdi.
(Tevrât) kitâbı
kendisine indirildi. Tîh
çölünde, Sâmirî adında
bir münâfık, herkesdeki
altınları, süs eşyâsını
eritip, bunlardan bir
buzağı yapdı. (Mûsânın
ilâhı budur. Buna
tapınız!) dedi. Tapmağa
başladılar. Hârûn
aleyhisselâmı
dinlemediler. Mûsâ
“aleyhisselâm” Tûrdan
gelip bu hâli görünce
çok kızdı. Sâmirîye
la’net etdi. Kardeşinin
sakalından tutup
darıldı. Pişmân olup
kendisine yalvardılar.
(Tevrât)a göre
ibâdet etmeğe
başladılar. Mûsâ
“aleyhisselâm” ümmeti
ile Lût gölünün cenûb
tarafına geldi. (Üc
bin Unk) adında bir
melik ile harb etdi.
Şerî’a nehri şarkındaki
yerleri ele geçirdi.
Erîha şehri karşısındaki
dağa çıkdı. Ken’ân ilini
uzakdan gördü. Yerine
Yûşa’ aleyhisselâmı
halîfe bırakıp, yüzyirmi
[120] yaşında, orada
vefât etdi. Erîha
şehrini, sonra Kudüsü,
Amâlika kâfirlerinden
Yûşa’ “aleyhisselâm” ele
geçirdi. Yûşa’ “aleyhisselâm”,
Mûsâ aleyhisselâmın
hemşîresinin oğludur.
Yûsüf aleyhisselâmın
soyundan olan
(Nûn)un oğludur.
Mısrda dünyâya gelmişdir.
İstanbula geldiği ma’lûm
değildir. Mûsâ
aleyhisselâmdan
yirmiyedi sene sonra,
yüzyirmiyedi [127]
yaşında vefât etdi.
Kabri Nablüs şehrinde
veyâ Halebe yakın
Me’arre şehrinde veyâ
İstanbuldadır.
Hıristiyanlar buna Yeşû’
diyor.
(Hadîka-tül-cevâmî’)
de diyor ki: (İstanbulda, Beykoz tepelerinden birinde ziyâret edilmekde olan
kabrin, Yûşa’ Nebî olduğu söyleniyor ise de, târîhî bilgilere uygun değildir.
Bir Velî veyâ havârîlerden birinin kabri olabilir. Böyle ise, yine kıymetlidir.
Yûşa’ Nebînin kabri olup olmadığını kesin olarak söylemek câiz değildir.
Buradaki mescidi, 1169 [m. 1755] da üçüncü Osmân hânın sadr-ı a’zamı Muhammed
Sa’îd pâşa yapdırdı. Mescidde sık sık mevlid okunur. Dinlemeğe akın akın
gidilirdi. Çok toplanıldığından, üçüncü Selîm hân, fitneye sebeb olmamak için,
burada meşâyıhın âyin yapmasını men’ ve yalnız mevlid okunmasına izn verdi.)
Mûsâ aleyhisselâmdan sonra
yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar. Tevrâtı değişdirdiler. (Talmud)
denilen din kitâbı yazdılar ki, (Mişnâ) ve (Gamârâ) diye iki
kısmdır. (Mîzân-ül-mevâzîn) kitâbı, yehûdîlerin ve hıristiyanların
ellerindeki Tevrât ve İncîl dedikleri kitâbların Allah kelâmı olmadıklarını
isbât etmekdedir. Kitâb fârisîdir. İkiyüzelliyedinci sahîfesinde diyor ki, (Yehûdî
i’tikâdına göre, Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma, Tûr dağında Tevrât kitâbını
verdiği gibi, ba’zı ilmleri de ilhâm eylemiş. Mûsâ, bu ilmleri Hârûna, Yûşa’a ve
El-Ye’âzâra bildirmiş. Bunlar da, sonra gelen peygamberlere ve nihâyet mukaddes
Yehûdâya bildirmişler. Bu da, mîlâdın ikinci asrında, bu ilmleri, kırk senede,
bir kitâb hâline getirmiş. Bu kitâba (Mişnâ) denilmiş. Mîlâdın üçüncü
asrında Kudüsde ve altıncı asrında Bâbilde Mişnâya birer şerh yazılmış. Bu
şerhlere (Gamârâ) denilmiş. Mişnâ ile iki Gamârâdan birini, bir kitâb
hâline getirip, bu kitâba (Talmud) demişlerdir. Kudüs Gamârâsından
meydâna gelen Talmuda (Kudüs Talmudu), Bâbil Gamârâsından meydâna gelene
(Bâbil Talmudu) demişlerdir. Hıristiyanlar bu üç kitâba düşmandır. Bu
düşmanlıklarının sebeblerinden birisi, Îsâ aleyhisselâmı asmak için
hâzırladıkları çarmıhı taşıyan ve çarmıha gerilme hâdisesinde bulunan Şem’un,
Mişnâyı rivâyet edenler arasındadır derler. Talmudda müslimânların inandığı
şeyler de bulunduğu için, hıristiyanlar, müslimânları bu bakımdan da inkâr
ediyorlar.) Yehûdîler kendi din adamlarına (Haham) derler. El-Ye’âzâr, Şuayb
aleyhisselâmın oğlu idi. 22, 43, 64, 92, 99, 105, 356, 370, 372, 379, 389, 448,
452, 488, 522, 693, 694, 695, 714, 715, 908, 913, 1034, 1044, 1082, 1101, 1105.
MÛSÂ CÂRULLAH BEYKIYEF:
Rusyada dinde reformcudur. Ehl-i sünnet düşmanıdır. (Fâideli Bilgiler)e
bakınız!
|