| 
                                                         
                                                        
                                                        Se’âdet-i Ebediyye 
                                                        Kitâbında Adı Geçenlerin 
                                                        Hâl Tercemeleri 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        0650 
— MUHAMMED HÂŞİM-İ KEŞMÎ
“Rahmetullahi Teâlâ Aleyh”: Asyada Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Seyyid 
Muhammed Nu’mân hazretlerinin huzûrunda tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde 
yetişip, Seyyid hazretlerinin işâreti ile, [1031] senesinde, İmâm-ı Rabbânî 
hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. İmâm-ı Rabbânî iki sene askerde kaldığı 
zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına kavuşdu. Hâşim-i Keşmî 
diyor ki, seyyidim Muhammed Nu’mân buyurdu ki, Burhânpur şehrinin câmi’inde 
Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesi ile rü’yâda gördüm. Beni 
görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karşı buyurdu ki, (Şeyh Ahmedin kabûl etdiği 
kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz. Şeyh Ahmedin red etdiği kimseyi, 
biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu sözü işitince, İmâm-ı Rabbânînin 
makbûllerinden olduğum için, Cenâb-ı Hakka şükr eyledim. 
Hâşim-i Keşmî, hazerde ve 
seferde, İmâm-ı Rabbânînin meclis-i şerîfinde bulunmakla şereflendi. Binotuzüç 
senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamağa başladı. 1040 da temâm 
oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tül-makâmât) 
ismlerini verdiği kitâbı yazarak, bu se’âdet güneşinin ve üstâdlarından ve 
talebesinden meşhûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlığa 
duyurdu. (Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmışdır. İstanbulda
(Murâd molla) kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye)
adı ile, el yazması mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde 
Hindistânın Rampur ve Lüknov şehrlerinde basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda 
ikincisi ofset yolu ile tekrâr basılmışdır. İkinci cildin altmışbeşinci mektûbu 
buna yazılmışdır. 1054 [m. 1645] de Burhânpur şehrinde vefât etdi. Muhammed 
Hâşim sâhib cân başkadır. 905, 924, 926, 927, 929, 1111, 1121. 
                                                |