| 
                                                         
                                                        
                                                        Se’âdet-i Ebediyye 
                                                        Kitâbında Adı Geçenlerin 
                                                        Hâl Tercemeleri 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        0584 
— MAZHER-İ CÂN-I CÂNÂN
“Rahmetullahi Teâlâ Aleyh” :
Şemsüddîn Habîbullah seyyiddir. Tesavvuf mütehassıslarının büyüklerindendir. 
Müslimânların gözbebeğidir. [1111] de Hindistânda Ramezân-ı şerîfin onbirinci 
Cum’a günü tevellüd ve 1195 [m. 1781] de şehîd edildi. Abdüllah-ı Dehlevî 
kabrinin yanındadır. Şâhcihân câmi’inin civârında, Dergâh câmi’indeki dört 
kabrden birincisidir. Yirmiiki yaşında iken, Seyyid Muhammed Nûr-i Bedevânî 
hazretlerinin vâris-i ekmeli oldu. Seyyid Abdüllah-ı Dehlevînin üstâdıdır. 
Yetişdirdiklerinden biri de kâdî allâme Muhammed Senâullah-ı Dehlevî 
hazretleridir. Abdüllah-ı Dehlevî hazretleri, (Makâmât-i mazheriyye) 
kitâbında diyor ki, Hadîs âlimi Şâh Veliyyullah buyurdu ki, (Allahü teâlâ, bize 
sahîh keşfler ihsân eyledi. Bu zemânda, hiçbir yerde mirzâ Cân-ı Cânânın benzeri 
yokdur. Makâmlarda ilerlemek istiyen onun hizmetine gelsin!) Hadîs öğrenmek için 
kendisine gelenleri istifâde etmek için, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerine 
gönderirdi. Ona yazdığı mektûblarda, (Allahü teâlâ, fazîletlerin tecellî yeri 
olan sizlere uzun zemân selâmet versin ve bütün müslimânları bereketlerinize 
kavuşdursun!) derdi. (Makâmât-ı Mazheriyye)de, Mazher-i Cân-ı Cânân 
“kuddise sirruh” buyuruyor ki, Evliyânın mezârlarını ziyâret edip, cem’iyyet 
için feyz dilemelidir. Meşâyıh-ı kirâmın rûhlarına fâtiha ve salevât sevâbı 
göndererek, onları Allahü teâlâya kavuşmak için vesîle yapmalıdır. Zâhir ve 
bâtın se’âdetlerine ancak onların güzel ahlâkına sarılmak ile kavuşulur. 
Başlangıcda olan sâliklerin, kalbleri tasfiye bulmadan, temizlenmeden önce, 
Evliyânın kabrlerinden feyz almaları güçdür. Bunun için Behâeddîn-i Buhârî 
“kaddesallahü sirrehül’azîz”, (İslâmın güzel ahlâkına mâlik bir kimse ile olmak, 
Evliyânın kabrleri ile olmakdan dahâ iyidir) buyurdu. İkinci kısmda, 
dörtyüzkırküçüncü sahîfedeki yazı böylece açıklanmış oluyor. Fârisî (Kelimât-i 
tayyıbât) denilen kitâbda 87 mektûbu ve melfûzâtı vardır. 38, 113, 366, 410, 
412, 459, 462, 466, 696, 721, 769, 903, 969, 1016, 1018, 1051, 1066, 1168, 1171, 
1176.  |