Se’âdet-i Ebediyye
Kitâbında Adı Geçenlerin
Hâl Tercemeleri
0483
— İMÂM-I RABBÂNÎ
“Rahmetullahi Teâlâ Aleyh”: Ahmed bin Abdülehad, derin âlim, büyük Velî idi.
Müctehid idi. İslâm âlimlerinin gözbebeğidir. Tesavvuf bilgilerinin mütehassısı
idi. Âlimlerin önderi, Velîlerin baş tâcı idi. (Mektûbât) kitâbı, üç cild
olup, beşyüzotuzaltı mektûbunun toplanmasından meydâna gelmişdir. Kelâm, fıkh
bilgilerini ve Resûlullahın güzel ahlâkını açıklıyan bir deryâdır. Bu deryâdan
inci mercan çıkarmak, ancak usta dalgıclara nasîb olur. Fârisî aslı Hindistânda
ve Efganistânda basılmış ise de, 1392 [m. 1972] senesinde Pâkistânda basılmış
olanı pek nefîsdir. Bu fârisî baskının, foto-kopisi 1397 [m. 1976] senesinde,
İstanbulda İhlâs Vakfı tarafından gâyet nefîs olarak basdırılmışdır. Birinci
cildi türkçeye terceme edilerek (Müjdeci Mektûblar tercemesi) adı ile
basdırıldı. Fârisî el yazması, İstanbul Bâyezîd kütübhânesinde [1790] sayıda ve
Süleymâniyyenin çeşidli kısmlarında vardır. 971 [m. 1563] de Hindistânda,
Serhend şehrinde tevellüd etdi. Ömrünün sonuna doğru, mezhebsizlerin iftirâları
üzerine, 1027 senesinde Selîm şâh tarafından Gwaliyar şehrinde habs edildi.
[1029] da çıkarıldı. Bin rupye ihsân olunup, iki sene dahâ askerde kaldı. Kış
aylarında nefes darlığı olurdu. [1624] Kanûn-ı evvel [aralık] ayının onuncu ve
binotuzdört 1034 Safer ayı yirmidokuzuncu salı günü, Serhendde vefât etdi.
Evinin yanına defn edildi. Efganistân pâdişâhı Şâh-i zemân, imâm için büyük ve
çok san’atli bir türbe yapdırdı. İki oğlu Muhammed Sâdık ve Muhammed Sa’îd de bu
türbededirler. Şâh-i zemân, on metre uzakdaki türbede zevcesi ile birlikdedir.
(Mektûbât)
kitâbını Muhammed Murâd-ı
Kazânî fârisî dilinden arabîye terceme etmişdir. Bundan seçilen yüzdoksandört ve
fârisî (Mektûbât)dan seçilen yüzellibir mektûb (Müntehabât) adı
ile iki kitâb hâlinde basdırılmışdır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hâl tercemesi,
Muhammed Hâşim-i Keşmî tarafından fârisî olarak yazılmış, buna (Berekât)
veyâ (Makâmât-i Ahmediyye) ve (Zübde-tül-makâmât) denilmişdir.
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkînin torununun oğlu olan Gulâm Muhammed Ma’sûmun
torununun torunu hâce Muhammed Fadlullah, (Umde-tül-makâmât) adındaki
fârisî kitâbında, dedelerinin hayâtlarını uzun bildirmekdedir. 1397 de Kâbilde
ve 1416 [m.1996] da İstanbulda basılmışdır. 99.cu sahîfesinde diyor ki, (İmâm-ı
Rabbânînin ondördüncü dedesi Şihâbüddîn Alî Ferrûh Şâh, Gaznevî sultânlarının
Kâbil vâlîsi idi. Gaznevî hükümeti yıkılınca, Kâbilde hükümet reîsi oldu. Birkaç
sene sonra, hükümeti terk ederek, tesavvûfda çalışarak büyük velî oldu. Kâbil
civârında medfûndur. Mahdûm-ı cihâniyân seyyid Celâlüddîn-i Buhârî Buhârâdan
Hindistâna gelirken, dâmâdı ve halîfesi olan imâm-ı Refî’üddîni berâber getirdi.
İmâm-ı Refî’üddîn, imâm-ı Rabbânînin altıncı ceddidir. Delhî sultânı Firûz Şâhın
emri ile, ormanlık olan Serhendi şehr hâline koydu. Şehr hâricindeki türbededir.
İmâm-ı Rabbânînin valîdesi de burada medfûndur). İhlâs vakfının İstanbulda neşr
etdiği (The Proof of Prophethood) kitâbında, ingilizce olarak yazılıdır.
Muhammed Fadlullah, [1238] de Kandihârda vefât etdi. Bedrüddîn-i Serhendînin
fârisî (Hadarât-ül-kuds) kitâbında da, hâl tercemesi uzun yazılıdır. Bu
kitâb 1391 [m. 1971] de Pâkistânda çok güzel basılmışdır. İstanbul Bâyezîd
kütübhânesinde [1788] sayıda el yazısı ile vardır. Hâce zâde Ahmed Hilmi
efendinin İstanbulda [1318] de basılan türkçe (Hadîka-tül-evliyâ) kitâbı
da, İmâm-ı Rabbânînin ve üstâdlarının hayâtlarını ve kerâmetlerini uzun
bildirmekdedir.
Şâh-ı Dehlevî Gulâm Alî
Abdüllah “kuddise sirruh”, talebesinin büyüklerinden mevlânâ Hâlid-i Bağdâdîye
“kuddise sirruh” gönderdikleri bir mektûbda, Mevlânânın derece ve fazîletlerini
uzun uzun anlatdıkdan sonra, İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hakkında şöyle
buyuruyor: (Âlimler ve ârifler söylemişler ve yazmışlardır ki, imâm-ı Rabbânîyi
sevenler, mü’min ve müttekî olanlardır. Sevmiyenler de, münâfık ve şakîlerdir.
İslâm memleketleri hazret-i Müceddidin feyz ve nûrları ile doldu. Bütün
müslimânlara, hazret-i Müceddidin “rahmetullahi aleyh” ni’metlerine şükr ve hamd
etmesi vâcib oldu.) Başka bir mektûbunda, (İnsanda bulunabilecek her kemâli, her
üstünlüğü, Allahü teâlâ, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine vermişdir. Vermediği yalnız
Peygamberlik makâmı kalmışdır) demiş ve aşağıdaki rubâ’îyi yazmışdır:
Her letâfet ki, nihân bûd pes-i perde-i gayb,
heme der sûret-i hûb-i tû ıyân sâhte end,
Herçi ber safha-i endîşe keşed kilk-i hıyâl,
şekl-i matbû’i tû zîbâ-ter ezân sâhte end.
1394 [m. 1974] senesinde,
Pâkistânın Şeyhûfûre şehrinde, Urdu dili ile basılmış olan (Meslek-i Müceddid)
kitâbında ve (El-Hadâik-ul-verdiyye) kitâbında da, imâm-ı Rabbânî
hazretlerinin hâl tercemesi yazılıdır. Bu iki kitâbdaki hâl tercemeleri bir
arada olarak, 1396 [m. 1976] senesinde, İstanbulda ofset yolu ile basdırılmışdır.
(Hak Sözün Vesîkaları)nda da çok güzel yazılıdır.
Muhammed bin yâr Muhammed
Burhânpûrînin (Atıyyet-ül-vehhâb El-fâsılatü beynel-hakkı vessavâb firreddi
alelmu’terıdı aleşşeyhi Ahmed-el-Fârûkî) kitâbında kerâmetleri yazılıdır. Bu
kitâb, arabî mektûbâtın üçüncü cildi hâşiyesinde basılmışdır. Muhammed beg 1110
[m. 1698] da vefât etdi.
İmâm-ı Rabbânînin fârisî
(Redd-i revâfıd) kitâbı ve türkçe tercemesi ve (İsbât-ün-nübüvvet) ve
(Mebde ve me’âd) kitâbı İstanbulda neşr edilmişdir. (Âdâb-ül-mürîdîn),
(Ta’lîkât-ül-avârif), (Tehlîliyye), (Şerh-ı rubâ’ıyyât-i Abd-il-Bâkî), (Me’ârif-i
ledünniyye), (Mükâşefât-i gaybiyye) ve başka eserleri de vardır. (Çehl
hadîs-i mubârek) risâlesi, (Mükâşefât) kitâbının sonunda basılmışdır.
9, 10, 11, 16, 20, 33, 43, 50, 69, 78, 84, 120, 125, 135, 148, 215, 263, 279,
282, 314, 365, 372, 398, 400, 404, 419, 436, 438, 462, 509, 510, 604, 646, 713,
720, 741, 742, 761, 765, 768, 771, 772, 776, 777, 852, 909, 915, 918, 920, 921,
922, 931, 935, 947, 950, 952, 953, 956, 958, 969, 973, 1002, 1048, 1049, 1052,
1054, 1056, 1058, 1060, 1061, 1063, 1064, 1067, 1073, 1129, 1141, 1145, 1146,
1147, 1163, 1165, 1167, 1181, 1195.
|