| 
 
31 
- 
MADDE VE ATOM ÜZERİNDE YENİ BİLGİLER 
ATOMUN 
YAPISI: 
Rutherford [m. 1911] de, ince bir ma’den levhadan 
alfa dânecikleri geçirdi. Alfaların çoğu, serbestce doğru geçip, binde biri, 
yolundan sapdı. Ma’denler, atom şebekesi olduğundan, alfaların doğru geçmesi, 
atomların içinin boş olduğunu göstermekdedir. Demek ki atomların ortasında, 
atomun artı elektrik yükünü ve aynı zemânda, bütün kütlesini hâvî bir nüve 
(çekirdek) vardır. [Bu çekirdeğin çapı atomun tekmîl çapından yüzbin def’a dahâ 
küçükdür.] Atomlar elektrikce nötr [ya’nî elektriksiz] olduğu için, çekirdek 
etrâfında, çekirdekdeki artı elektrik kadar elektron bulunması lâzımdır. Alfa 
dâneciklerinin sapma açısı ölçülerek, çekirdekdeki artı elektrik mikdârı 
hesâblanmış ve elemanın atom numarasına müsâvî olduğu anlaşılmışdır. 
Demek ki, 
Rutherforda göre, her atomun ortasında (+) yüklü bir çekirdek ve etrâfında 
elektronlar dönmekdedir. Elektronlar dönmeseydi, çekirdek tarafından çekilir 
idi. Maddedeki atomlar da, birbirine yapışık değildir. Çünki elektronlar 
birbirini iter. Radioaktiflik, atomun çekirdeğinden meydâna gelmekdedir. Alfa 
şuâ’ları demek, çekirdekden, artı iki elektrik yüklü Hellium çekirdeklerinin 
atılması demekdir. Beta şuâ’ları ise, atomdan elektron atılmasıdır. 
Kimyâ 
hâdiseleri [ya’nî kimyevî değişmeler], atomların dış halkalarındaki elektronlar 
arasında olur. İç halkalarda ve çekirdekde olmaz. 
Atom yapısının 
son şeklini, [m. 1922] de Danimarkalı fizikci Bohr bulmuşdur. Bohr, gazların 
tayf vermeyip, hatlar hâlinde mu’ayyen dalga boyları meydâna getirdiklerini 
düşünerek, atom elektronlarının, çekirdek etrâfında ayrı ayrı ve mu’ayyen 
mahrekler üzerinde döndüğünü kabûl etdi. Elektron, kendi mahrekinden, çekirdeğe 
dahâ yakın bir mahreke geçerken, enerji verir, ya’nî şuâ’ yayar dedi. Bir 
elektron dışdan birinci mahrekden, ikinciye geçerken verdiği şuâ’da mu’ayyen bir 
tayf hattı, üçüncüye geçerken, başka bir tayf hattı, ikinci yörüngeden üçüncüye 
geçerken, başka bir tayf hattı hâsıl ediyor. Spektroskopisi yapılan bir element 
içinde, milyonlarca atom olduğundan, tayfda çeşidli hatlar hâsıl oluyor. 
Atomlar, şuâ’ emerse, elektronları, çekirdekden uzak mahreklere sıçrar ve 
enerjileri artar. Sonra şuâ’ [ya’nî enerji] neşr ederek kendiliğinden, çekirdeğe 
yakın mahreklere geçer. 
Röntgen 
şuâ’larına gelince, katod şuâ’larının bir elektronu, katod karşısına konan 
ma’den levhanın atomlarına vurarak iç mahreklerde dönmekde olan bir elektronu 
atomdan dışarı atar. Bu elektronun boş kalan yerine, dışındaki mahrekden bir 
elektron atlar. Bunun da yerine, dahâ dışardaki mahrekden ve böylece çeşidli 
mahreklerden, iç mahreklere elektron atlarken röntgen şuâ’ları hâsıl olur. Göze 
görünen ve ultraviole şuâ’lar, atomun dış elektronları tarafından husûle 
getirilir. Röntgen şuâ’ları ise, iç mahreklerdeki elektronlardan hâsıl olur. 
Bir elementin, 
devrî tasnîf cedvelinde bulunduğu yerin gurup numarası, elementin en dış 
mahrekinde bulunan elektron adedini gösterir. Elementin bulunduğu devr numarası, 
çekirdek etrâfındaki mahrek (elektron halkası) mikdârını, elementin atom 
numarası da, atomdaki bütün elektronların mecmû’unu gösterir. 
                                                |