Soru: Hristiyanlara (Müslüman İsevîler) diyen, hattâ (Allah’ın varlığını kabul eden herkes Cennete girer. Bugünkü
ateistler, Kur’anda bildirilen müşrikler cinsinden değildir. Onlarda da bir
yaratıcı inancı var) diyerek, her çeşit kâfiri Cennete sokmaya çalışan
bir internet sitesinde, (Namazda, kıraati işitmek
gerekmez, içimizden sessiz okusak da sahih olur) deniyor. Kıraati
namazda kendi işiteceğimiz kadar sesli okumak farz değil mi?
CEVAP
Elbette farzdır. Namazın rükünleri yani
içindeki farzlarından biri de kıraattir. Kıraat, kendi işiteceğimiz kadar sesli
okumak demektir. Böyle şeyler yazan bir site, fıkıh ilmini bilmez. Mademki
onlara göre, (Allah var) diyen herkes
cennetliktir, o zaman bir kimse namaz kılsa da, kılmasa da, namazda sessiz
okusa da, okumasa da önemli değildir.
Namazda, kıraati kendi işiteceğimiz kadar
bir sesle okumanın farz olduğu, fıkıh kitaplarının hepsinde yazılıdır. Birkaç
kitaptan örnek verelim:
Bir kimse, harfleri diliyle düzelterek
okur, fakat bunu kendisi bile işitmezse, namazı caiz olmaz. Muhît, Sirâciyye ve Nikâye’de de böyle bildiriliyor. (Fetava-i Hindiyye)
Kıraatsiz namaz
olmaz. Dilin sessiz hareketine kıraat denilmez. (Gurer
dürer)
Kıraat, kişinin
kendi işiteceği kadar bir sesle, kelimeleri meydana getiren harfleri doğru bir
şekilde telaffuz etmesidir. (Halebi)
Mücteba kitabında,
Hindüvani’den naklen bildiriliyor ki: Bir kimsenin ağzından çıkanı kulakları veya yanındakiler işitmedikçe, kıldığı namaz caiz
değildir. Gizli okumanın en aşağısı, kendi işitecek kadar sesle okumaktır. (İbni Âbidin)
Bir kimse iftitah
tekbirini işitilmeyecek şekilde fısıldasa veya
sadece kalbden geçirse, namazı caiz değildir. Kıraat de böyledir. Tesbih,
salevat gibi namaza ait bütün sözler böyle olduğu gibi, köle azadı, kadını
boşamak ve yemin de böyledir. (İbni Âbidin)
Kıraat, okumak
demektir. Onun hakikati, ağızdan çıkanı, sağırlık ve gürültü gibi bir engel
olmadıkça, kulak işitecek derecede olmaktır. (Nimeti
İslam)
Namaz kılarken
kendi işitecek kadar sesle okumak mecburîdir. Çünkü kıraat, seslerle harfleri
birbirinden ayırmak demektir. Ses elbette lâzımdır. En azı kendi işitecek kadar
olmaktır. Yoksa namazı sahih olmaz. (Şir’at-ül İslam
şerhi)
Hanefiler dediler ki: Kıraatin en azı, kişinin kendisinin
işiteceği kadar olmalıdır. (El-fıkhü alel
mezahibil-erbea)
Kıraat, ağızla
okumak demektir. Kendi işitecek kadar sesli okumaya, (hafi
okumak) denir.
Namazda kendi
işitecek kadar sesli okumak farzdır. (İslâm Ahlakı)
Kıraat, namazın bir
rüknü olarak farzdır. Okuyanın kendisinin bile işitemeyeceği okuma, kıraat
sayılmaz. (İslam Fıkhı Ans.)