Soru:
Niyet ne demektir?
CEVAP
Niyet,
emre itaat ve Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yaptığını kalbinden
geçirmek demektir. Niyet, ibadet yapmayı kalbe getirmek, hatırlamak değildir.
Allahü teâlâ için yapmayı irade etmek, istemek demektir.
Niyet,
ibadete başlarken yapılır. Daha önce, mesela bir gün önce yapılırsa, niyet
olmaz. Buna emel, arzu, vaat denir. Mesela, Hanefi’de
oruca niyet etmek zamanı, bir gün önce, güneşin batmasından başlayarak, ertesi
gün, öğleye bir saat kalıncaya kadardır. Daha önce veya daha sonra yapılırsa
caiz olmaz.
Namaza
başlarken, iftitah tekbiri söylenirken niyet edilir. Daha önce de, mesela,
cemaat ile namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa,
caiz olur. Şafii’de
niyet, iftitah tekbiri alınırken yapılır, daha önce olmaz.
Namaza
niyet etmek demek, o namazın ismini, vaktini, kıbleyi, imama uymayı irade
etmek, kalbinden geçirip, kılmayı tercih etmek demektir. Yalnız ilim, yani ne
yapacağını bilmek niyet olmaz. Niyet ederken, hangi farz ve hangi vacip
olduğunu bilmek lazımdır. Mesela (Bugünkü öğleyi
kılmaya) diye, farzın ismini bilmek veya vaktin farzı demek lazımdır.
İbadetlerin
sahih olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya niyet etmek lazımdır.
Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş olmaz. Kalb ile
birlikte olmak şartı ile dil ile söyleyerek niyet etmek caiz olur. Kalb ile
niyet, söz ile niyete benzemezse, kalbdeki niyet esastır. Mesela bir kimse,
Adakta
da söze bakılır. Adak yaparken, kastetmese de, söz arasında dilinden çıkmış ise
de, yapması vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddi,
isteyerek söylemek gibidir. Hatta, (Allah için, bir
gün oruç tutmak üzerime borç olsun) diyeceği yerde, (Bir ay oruç tutmak) diye ağzından çıksa, bir ay
tutması gerekir. Burada kalbin önemi yoktur.
Peygamber efendimizin, (Ciddisi de,
şakası da ciddidir) buyurduğu hususlar vardır. Mesela, bir kimse,
şakadan veya rol gereği, iki şahit yanında evlense, gerçekten evlenmiş olur.
Yine bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle (Seni boşadım) dese, hanımı gerçekten boş olur. Bir
kimse, kölesine (Seni azat ettim) dese, kölesi
azat edilmiş olur. Sözünden vazgeçemez. Bir kimse, bir gün oruç adamak isteyip
de yanlışlıkla bir ay dese, bir ay oruç tutması gerekir. Dinimizin emri budur.
Resûlüllah efendimizin ibadet olarak değil de, âdet olarak, elbise
giymesi, oturması, kalkması, iyi şeyleri yapmaya sağdan başlaması gibi devamlı
yaptığı şeylere zevaid sünnet denir. Bunları yapanlara da sevap verilir.
Bunlara sevap verilmesi için, niyet etmek lazım değildir. Niyet edilirse,
sevapları çoğalır.
Bid'at,
dinden olmayan, ibadet olmayan, âdet olan bir şey ise, dinimiz bunu red etmez.
Yiyip içmekte, elbisede, nakil vasıtalarında, bina, ev işlerinde, ibadet
yapmak, yani Allahü teâlâya yaklaşmak niyet etmeyip, yalnız dünya işi
düşünülürse, bunlar bir ibadeti yapmaya mani olmadıkça veya bir haramı işlemeye
sebep olmadıkça, bid'at olmaz. (Hadika)
Ticaret
yapmak ve hac etmek için giden kimsenin, niyetine bakılır. Hac niyeti fazla ise
sevap alır. Ticaret niyeti çok ise veya iki niyet eşit ise, hac sevabı
kazanamaz. Fakat, şartlarını yerine getirdi ise, yalnız farzı yapmış olur.
Farzı yapmamak azabından kurtulur. Hiç hac niyeti yoksa maksadı ticaret veya
başka şey ise hiç sevap kazanamaz. Demek ki, hacılarla birlikte hacca gitmek
için bilet alıp yola çıkmak, hac için niyet edilmiş olmuyor. Ama niyet
etmiyorum dese de seferilik için niyet etmiş olur.