Soru: Diş dolgusunun dışında da Malikî mezhebi taklit edilebilir mi ve taklit
edilirken nelere dikkat etmelidir?
CEVAP: El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe'a’da
diyor ki:
“Maliki mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda,
karanlıkta, çamurlu gecelerde, Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam
ile yatsı namazları cem edilir. Seferin üç günden az olması da câizdir. Deniz
yolculuğunda cem câiz değildir. Yağmurda ve çamurda, yatsıyı camide akşam ile
birlikte cemaat ile kılmak câiz olur. Vitri vaktinde kılar. Şafiide, cem' için, seferin 80 kilometre olması
lâzımdır.
El-mukaddemet-ül-izziyyede diyor ki:
“Maliki mezhebinde, bir kabdaki temiz suya
necaset düşse, üç vasfından biri değişmez ise, bununla abdest ve gusül sahih,
lâkin mekruhtur. Mâ-i müstamel de böyledir. Helâya sol ayakla ve başı örtülü
girilir. Eti yenen hayvanların bevli ve pisliği temizdir. Bunların ve insanın
ölüsü ve kemikleri ve tırnakları, boynuz ve derileri ve meni, mezî ve alkollü
içkiler necistir. Necis yere serili kalın şey üzerinde ve avuç içinden az kan,
irin bulaşınca namaz sahih olur. Gusle başlarken niyet etmek, bütün vücudu delk
etmek, avuç içi veya havlu ile hafif sıvamak, muvalat, aralıksız yıkamak ve
saçı, sakalı hilallemek, sık örülü saç çözülüp her tarafını hilallemek farzdır.
Ağız, burun ve kulak içini ve saçları yıkamak sünnettir. Yıkamadık yer
kaldığını bir ay sonra bile hatırlayınca, yalnız orayı hemen yıkar. Hemen
yıkamazsa, guslü bâtıl olur. Her gusülden evvel veya sonra abdest alınır.”
Maliki mezhebinde, ikinci kavle göre, her
necaset, ne kadar çok olsa dahi, namaza mâni değildir. Yıkaması farz değil,
sünnettir.
Abdeste başlarken
veya yüzü yıkarken niyet etmek ve başın hepsini ve sarkan saçları, kulak
üstündeki deriyi ve altındaki deri görünen hafif sakalı mesh etmek, kesif
sakalı yıkamak, muvalat yani azaları ard arda yıkamak, yıkanan yerleri,
kurumadan evvel delk etmek de farzdır. Örülü saç çözülmez. Avuç ve parmak
içleri ile zekere dokunmak, abdest aldığında veya bozulduğunda şüphe etmek,
oğlanın veya mahrem olmayan genç kadının derisine veya saçına şehvet ile dokunmak,
abdesti bozar. Lezzet kastetmeden dokunursa ve dokunurken lezzet duymazsa,
abdesti bozulmaz.
Yolda, nakil
vâsıtalarında ve alış verişte temas korkusu olan Şâfiî,
Hanefi veya maliki mezhebini taklit etmelidir. Bedenden
kan ve diğer şeyler çıkması abdesti bozmaz. Kulakların içi ve dışı, yeni
ıslatılmış parmak ile mesh edilir. Tırnak kesince, tıraş olunca abdest
bozulmaz. Sakal tıraşında ihtilaflıdır. El ile istibra vaciptir. Teyemmüm ederek
giyilen mest üzerine mesh edilmez. Mesh müddeti yoktur. İkindi vakti isfirâr
vaktine kadardır. Yatsının âhır vakti, gecenin ilk sülüsüdür. Mekke’de olanın
Kâbeye, Mekke’de olmayanın Kâbe cihetine dönmesi farzdır. Namaza başlarken
Allahü ekber demek, Fâtiha okumak, kavmede dikilmek, celsede oturmak, oturarak
bir tarafa selâm vermek ve selâm verirken Esselâmü aleyküm demek farzdır. İlk
iki rekâtta Zamm-ı sûre okumak, iki teşehhütte oturmak, tahıyyat ve salevat
okumak ve ikinci selâm sünnettir. Sabah ikinci rekâtta sessiz kunut okumak,
teşehhütte şehadet parmağı kaldırmak müstehabtır. Sünneti unutunca, secde-i
sehv lâzım olur. Bayram ve cenaze namazları sünnettir. Fasık, imam olamaz.
Başka mezhepteki imama ve özürlü olan imama uymak câizdir.
Malikide sefer mesafesi, Şafiide olduğu gibi, seksen kilometredir. Günah
olmayan seferde dört rekât farzları iki kılmak sünnettir. Dört gün kalmağa
niyet ettiği mahalde mukim olur. Misafir ile mukimin birbirlerine imam olmaları
mekruhtur. Malikiyi taklit eden Hanefi misafir ile mukim, birbirlerine imam
olurlar. İki namazı cem etmemek efdaldir. Vitir namazı ve bayramda onbeş
namazın farzından sonra tekbîr-i teşrîk sünnettir.
Bir ibadeti
yaparken, başka bir mezhebi taklit etmek, kendi mezhebinden ayrılmak değildir.
O mezhebin, farzlarına ve müfsidlerine tâbi olmak demektir. Vaciblerde,
mekruhlarda ve sünnetlerde, kendi mezhebine uyar. Meselâ, Malikiyi taklit eden Hanefi misafirin, dört gün kalmaya niyet
ettiği yerde, farzları dört rekât kılması farz olduğu için, dört kılar. Mukim
olana uyması veya imam olması, Malikide
mekruh, Hanefide sünnet olduğu için,
kendi mezhebine uyarak, cemaat ile kılabilir. Bir ibadeti yaparken, başka
mezhebi taklit etmek için, kendi mezhebine göre yapmakta haraç, meşakkat
bulunması lâzımdır. Meşakkat, zorluk yok iken, taklit edilmez.
Soru: Diş dolgusu, elde olmadan yel ve idrar
kaçırma yani gelen yeli ve idrarı tutamama, kan irin gibi herhangi bir akıntı
sebebiyle Maliki’yi taklit eden,
nelere dikkat eder?
CEVAP
Maliki mezhebini taklit eden Hanefi, sadece gusülde, abdestte ve namazda,
kendi mezhebinin şartlarına ilaveten Maliki’nin
farzlarına uyup müfsitlerinden (abdesti ve namazı bozan
şeylerden) kaçar. Diğer hususları aynen Hanefi
gibi yapar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine uyar.
Hanefi’den farklı olan durumlar şunlardır:
1- Gusülde niyet, muvalat ve delk farzdır.
a) Gusül, abdest ve
namaza başlarken niyette Maliki
mezhebine uymaya niyet etmelidir. [Abdest aldıktan veya guslettikten yahut
namaz kıldıktan sonra, Maliki’ye
uymaya niyet etmediğini hatırlasa, (Bu abdesti veya
guslü Maliki’ye göre aldım, namazı Maliki’ye göre kıldım)
derse, yeniden abdest alması, gusletmesi veya namaz kılması gerekmez.]
Niyet, gusle başlarken yapılır. Unutulursa
gusülden sonra hatırladığı zaman niyet etmesi de sahihtir. Gusle başlarken
cünüplükten temizlenmeye diye niyet edilir; cünüp olduğunu bilerek gusleden,
zaten buna niyet etmiş demektir.
Muvalat, uzuvları ara vermeden yıkamaktır.
Delk, yıkanan yerleri el veya havlu ile hafif
sıvazlamaktır. Dokunmak da delk yerine geçer.
b) Gusülde saçı
hilallemek, [saç arasına iki elin parmaklarını sokup çekmek] farzdır.
[Hilallemek, tarakla da yapılabilir.]
c) Kadın, gusülde,
saçların dibine, yani başındaki deriye su ulaşabiliyorsa, saçındaki örgüyü
çözmez. Yani, örülü saçın dibi ıslanınca, çözmeden örgünün üstünü ıslatmak
yeterlidir. Saç dibi ıslanmazsa, örgüyü açmak gerekir. Örülmemiş saçların her
tarafını da yıkamak farzdır. [Hanefi’de
de böyledir.]
d) Gusülde yıkamadık
yer kaldığını bir ay sonra bile hatırlasa, yalnız orayı hemen yıkaması gerekir.
Yıkamazsa guslü bâtıl olur.
2- Abdestte; niyet, muvalat, delk, başın
tamamını meshetmek farzdır. Niyet; elleri, ağzı, burnu veya yüzü yıkarken
yapılır.
a) Abdestte kaşların
ve kirpiklerin altındaki deriyi yıkamak, kulak arkasıyla saç arasındaki deriyi
ve kulak memesi önündeki saç ve deriyi mesh farzdır.
b) Altında deri
görünen hafif sakalı mesh, kesif sakalı yıkamak farzdır.
c) Kadın, saçının
hepsini mesheder. Örülü saçını açmaz. Örgünün üstünden mesheder.
d) Ayak parmaklarını
hilallemek müstehaptır. Abdest alırken el parmakları açılıp kapandığı için
kendiliğinden delk meydana gelir. Ayrıca hilallemek gerekmez. Hilallemenin
mahzuru olmaz.
3- a) Oğlana, hanımına veya yabancı kadına
[Cildine veya saçlarına] şehvetle dokunan erkeğin, erkeklere şehvetle dokunan
kadının abdesti bozulur. Şehvetsiz dokunursa abdest bozulmaz. [Kendi ön edep
yerine, elinin içiyle veya parmak içleriyle dokunan erkeğin abdesti bozulur.]
b) Kan, irin, sarı
su hastalık sebebiyle çıkarsa, yel elde olmadan kaçarsa yani tutulamasa, idrar
tutulamasa, bunlar abdesti bozmaz. Bunun gibi, kadınlardaki akıntı da abdesti
bozmaz.
c) Saç tıraşı
olunca, tırnak kesilince abdest bozulmaz. Sakal tıraşı olunca bozar diyen
âlimler de olduğu için, jiletle veya ustura ile sakal tıraşı olunca, abdest
almak iyi olur.
d) Abdesti
bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şüphe ederse, abdest alması gerekir.
Abdest aldım mı almadım mı, abdestim bozuldu mu, bozulmadı mı diye şüphe edenin
abdesti bozulmuş olur. Eğer, abdest aldığını ve bozulmadığını hatırlarsa
abdesti bozulmuş olmaz.
e) Hanefi’de, namazda iken uyumak abdesti bozmaz.
Namaz dışında yan yatarak, bir şeye dayanarak uyumak abdesti bozar; fakat Maliki’de, namazda da, namaz dışında da olsa,
uyku ağır değilse bozmaz. Ağır ise bozar. Mesela tehiyyatta uyuyup kalırsa
abdesti bozulur; ama hafif şekilde uyusa, abdesti bozulmaz.
f) (Yatsı nemâzının vakti), İmâmeyne göre, işâ-i
evvelden, yani garbdaki zahiri üfuk hattı üzerinde, kırmızılık kaybolduktan
sonra başlar. Diğer üç mezhepte de böyledir. İmâm-ı a’zama göre, işâ-i sânîden,
yani beyazlık kaybolduktan sonra başlar. Hanefide,
şer’î gecenin sonuna, yani fecr-i sâdıkın ağarmasına kadardır. Kırmızılığın
kaybolması, güneşin üst kenarının, üfk-ı sathînin altında, onyedi derece
irtifâ’a indiği vaktdir. Bundan sonra, yani ondokuz derece irtifâ’a inince,
beyazlık kaybolur. Şâfiî mezhebinde
yatsı namazının âhir vakti, şer’î gecenin yarısına kadar diyenler vardır.
Yatsıyı, şer’î gecenin yarısından sonra kılmak, bunlara göre câiz değildir. Hanefide ise, mekruhtur. Malikide şer’î gecenin sonuna kadar kılmak
sahih ise de, üçte birinden sonra kılmak günahtır.
4- Teyemmüm, namaz vakti girdikten sonra
yapılır.
5- a) Mestin üst ve altı tamamen
meshedilir. Mesti, ayağı yıkamak meşakkatinden dolayı giymek sahih olmaz.
Sünnete uymak veya soğuktan korunmak niyetiyle giymek gerekir. Hiç niyet
etmeden giyse, sonra bu mesti sünnete uymak niyetiyle giydim dese yine niyeti
sahih olur.
b) Mest üzerinde hiç
necaset olmaması gerekir, mestin temiz olması farzdır.
c) Mest deri den
olur, yünden olmaz.
d) Maliki’de mestin mesh müddeti yoktur. Cünüp
olana kadar çıkarmak gerekmez. Sadece Cuma günleri gusül için çıkarmak
sünnettir. Maliki’yi taklit eden, 24
saatten fazla giyemez. Çünkü kendi mezhebi olan Hanefi’den
çıkmış sayılmaz.
6- Namazda her rekatta Fatiha okumak, iki
secde arasında oturmak, rükuda, secdelerde tumaninet, yani sakin durmak ve
namaz sonunda selam vermek farzdır. [Cemaat, imam arkasında Fatiha okumaz. Aynı
Hanefiler gibi yapılınca bu farzlar
da yerine gelmiş olur.]
7- El üzerine secde sahih değildir. Şafii ve Hanbeli’de
de böyledir. Hanefi’de tenzihen
mekruhtur.
8- Fâsık veya bid’at ehli imama uymak sahih
değildir.
9- Maliki’yi
taklit eden, bir ihtiyaç olunca seferde Maliki’yi
taklit ederek iki namazı cem edebilir.
10- Seferde giriş çıkış günü hariç, 4 gün
veya daha fazla kalmaya niyet eden mukimdir. 4 günden önce biteceğini sandığı
işi için gittiği yerde, belki yarın giderim diye 18 günden çok kalınca mukim
olur.
11- Seferde 10 gün kalan 15 günden az
kaldığı için Hanefi’ye göre misafir
sayılırsa da Maliki’ye göre mukim
sayılır. Çünkü giriş-çıkış günleri hariç, 4 gün veya daha fazla kalmaya
niyet eden Maliki’de mukim olur. 3
gün veya daha az kalırsa seferi olur. Eğer Hanefi’ye
uyup, 3 günden fazla kaldığı yerde 2 rekat kılarsa, namaz sahih olmaz. Çünkü Maliki’de mukim olanın 4 rekat kılması
farzdır. Hanefi’de ise seferde 4
rekat kılmak mekruhtur. Maliki farz
dediği için farza uyulur, 4 rekat olarak kılınır.
Giriş çıkış gününde
ölçü imsak vaktidir. Gün, oruçta olduğu gibi imsak vaktinde başlar. Ertesi günü
imsak vaktine kadar devam eder.
Mesela, İstanbul’a
imsak vaktinden sonra, sabah ezanı okunurken giren kimse, giriş günü olduğu
için o günü saymaz. Eğer imsak vaktinden önce girerse, imsak vaktinden sonraki
gün giriş günü olmaz. İmsak vaktinden sonra çıkarsa, o gün çıkış günüdür.
Demek bir kimse, bir
yere güneş doğarken girse, o gün giriş günü olduğu için hesaba katmaz. Üç gün
kaldıktan sonra, dördüncü günü imsak vaktinden sonra, mesela güneş doğarken
oradan çıksa, giriş-çıkış günleri sayılmadığı için o kimse, üç gün o yerde
kalmıştır ve seferidir. (Menahic-ül- ibad)
80 km’lik mesafeye
gidince Maliki’de seferi olursa da, Hanefi’de seferi olmaz. Burada Maliki’ye uyup 2 rekat kılınırsa, Hanefi’ye göre namaz sahih olmaz, 4 rekat
kılması farzdır.
Bir mezhebi taklit,
kendi mezhebinden çıkıp, o mezhebe girmek demek değildir. O mezhepteki taklit
edilen meselenin yalnız farzlarına ve müfsitlerine uyulur. Hanefi’de sünnet olan bir şey, Maliki’de mekruh olsa da yapılır. Mesela:
a) Hanefi mezhebinde, namaz kılarken, Fatihadan
önce, E’uzü Besmele çekmek sünnet, Maliki’de
mekruhtur. Maliki’yi taklit eden,
E’uzü Besmele okur.
b) Maliki’de Sübhaneke okumak mekruh, Hanefi’de sünnettir. Maliki’yi taklit eden Sübhaneke okur.
c) Bir kadının
muayyen hâli 13 gün devam ediyorsa, bu kadının Hanefi’ye
göre 10 günden sonrakiler özür olduğu için gusledip namazlarını kılar. Maliki’de, muayyen hâl 15 güne kadardır. 15
güne kadar kan kesilmeden namaz kılamaz. Böyle kadın, 15 güne kadar kan
kesilmezse, bekler. 16. günü gusledip namaza başlar. Hanefi’nin farz dediği 10 günden sonrakileri de kaza eder.
Nifastaki durum da aynıdır. Yani Maliki’ye
göre nifas olup da Hanefi’ye göre
nifas olmayan günlerde kılınamayan namazlar sonradan kaza edilir. Böylece her
iki mezhebin farzlarına uyulmuş, müfsitlerinden kaçılmış olur.