Soru:
Maide sûresinin 6. âyetini, (Ayakları yıkamak değil,
mesh etmek farzdır) diye yorumlamak ve (Mestlere
mesh edilmez) demek yanlış değil mi?
CEVAP
Elbette
yanlıştır. Dinde, bid’at ehlinin yorumları değil, Resulullah'ın
hadis-i şerifleri ve bunları açıklayan Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği
hükümler geçerlidir. Kur'an-ı kerimi en iyi açıklayan Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,
ayakların yıkanması gerektiğini bildirmiş ve tatbikî olarak da göstermiştir.
İmam-ı Kurtubî hazretleri, (Resulullah'ın
uygulamasında sabit olan hüküm, ayakları mesh etmek değil, yıkamaktır)
buyurdu. (Cami-ul-ahkâm)
Üç
hadis-i şerif de şöyledir:
(Mümin, abdestte yüzünü yıkayınca, gözüyle işlediği günahlar
sularla yüzünden dökülür, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği günahlar,
ayaklarını yıkayınca da yürüyerek işlediği bütün günahları sularla dökülür.
Abdest tamamlanınca günahlarından temizlenmiş olur.) [Müslim, Tirmizî, Muvatta]
(Abdest alırken ağzına, burnuna su çekip yüzünü yıkayınca, bu
uzuvlarla işlediği günahlar sularla dökülür. Dirseklere kadar kollarını
yıkayınca, günahları parmakların uçlarından, başını mesh edince, saçlarından,
topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, günahları sularla birlikte akar gider.) [Müslim, Nesaî,
İbni Mace, Muvatta]
Hazret-i
Osman abdest alırken, üç defa ellerini yıkadı, sonra üç defa ağzını ve burnunun
içini, sonra üç defa yüzünü, üç defa dirseklerine kadar sağ ve sol kolunu
yıkadı, sonra da başının tamamını mesh edip üç defa sağ ayağını, üç defa sol
ayağını topuklarına kadar yıkadı. Sonra, (Resulullah
böyle abdest alıyor) dedi. (Buhârî, Müslim, Ebu
Davud, Tirmizî)
Mesh,
ayaklara değil, mestlere yapılır. Resulullah,
mestlere mesh etmiş, mestlere nasıl mesh edileceğini de bildirmiş, (Böyle mesh edersiniz) buyurmuştur. Eshab-ı kiram da
aynısını uygulamıştır. İmam-ı a’zam hazretleri, (Ehl-i
sünnet itikadı şöyledir: İki kayınpederin, yani hazret-i Ebu Bekir’le hazret-i
Ömer’in en üstün olduklarına inanmak, iki damadı yani hazret-i Osman’la
hazret-i Ali’yi sevmek, ayaklara giyilen meste mesh etmenin caiz olduğuna
inanmak, iyi kötü her Müslüman imamın arkasında namaz kılmaktır)
buyurdu. (Kurret-ül ayneyn, Mektubat-ı Rabbânî 2/36)
Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mestlerin üstünü mesh
edince, (Yâ Resulallah, yoksa ayaklarınızı yıkamayı
unuttunuz mu?) dediler, (Hayır, unutmadım.
Allahü teâlâ, bana, mestlerin üstüne mesh etmemi emretti) buyurdu. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesâî, Muvatta)
Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, fetih
gününde abdestte mestlerine mesh edince, Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, (Yâ Resulallah, bugün yeni bir şey yaptınız) dedi. Peygamber efendimiz, (Yâ
Ömer, doğru yaptım) buyurdu. (Müslim, Ebu
Davud, Tirmizî, Nesaî)
Hazret-i
Mugire ibni Şu'be “radıyallahü anh” anlatır: Ayaklarını yıkaması için Resulullah'ın mestlerini çıkarmak istedim.
Bana, (Hayır, çıkarma, mestlerimi abdestli olarak
giydim) buyurup üstlerine mesh etti. (Buhârî,
Müslim)
Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” abdest aldı,
ayaklarındaki, Habeş sultanı Necaşi’nin hediye ettiği siyah mestlerin üstüne
mesh etti. (Ebu Davud, Ahmed, Tirmizî)
Hazret-i
Âişe validemize “radıyallahü anhâ”, seferde mestler üzerine meshin müddeti
sorulunca, (Ebu Talib’in oğluna sorun, çünkü o,
seferde Resulullah'ın yanında çok bulundu) buyurdu. Hazret-i
Ali’ye “radıyallahü anh” soruldu. O da, (Resulullah,
mesh müddetini seferi olan için üç gün [72 saat]; mukim olan için de bir gün
[24 saat] olarak bildirdi) dedi. (Müslim,
Nesâî)
Bir
hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Meste mesh müddeti, seferi için üç gün, mukim için bir gündür.) [Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebu
Davud, Nesaî]
Hazret-i
Ali “radıyallahü anh” buyurdu ki: (Din, akılla,
görüşle olsaydı, mestin üstünü değil de, altını mesh etmek gerekirdi. Hâlbuki Resulullah,
mestlerinin üstünü mesh ederdi.) [Ebu Davud]
Eshab-ı
kiramdan Hazret-i Ali, İbni Mes'ud, Berâ, Enes, Ebû Umâme ve Sehl bin Sa'd
“radıyallahü anhüm” gibi zatlar, mest vasfına haiz kalın çoraba da meshi caiz
görmüşlerdir. İmam-ı Süfyan-ı Sevrî, İmam-ı İbni Mübarek, İmam-ı Şâfiî, İmam-ı Ahmed ve İmam-ı İshak gibi âlimler
de, aynı hükmü bildirmişlerdir. (Ebu Davud, Tirmizî)
Hanefî
mezhebinde de mest vasfına haiz kalın çoraba mesh etmek caizdir.