Soru: Cünüp bir kimse, denize veya göle düşse,
uyurken sel veya yağmur altında kalsa, ağzı burnu dâhil her yeri ıslansa,
gusletmiş yani cünüplükten temiz oluyormuş. Bu doğru mudur? Niyet etmek
gerekmiyor mu?
CEVAP
Evet, doğrudur.
Niyet etmek Hanefî'de şart değildir.
Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Cünüp kimse, bir
akarsuya veya büyük havuza serinlemek için girse yahut yağmur altında kalıp
bütün uzuvları ıslanmış olsa, cünüplükten çıkar, temiz olur. Zira maksat,
yıkanmış olmaktır. Maksadın hâsıl olmasında, kasıtlı veya kasıtsız yapılması
arasında bir fark yoktur. (Halebî-yi sagir)
Yağmur altında kalan
veya bir ırmağa düşen kimsenin, bütün vücudu ıslanırsa, abdesti de, guslü de
sahih olur. Eğer ağzı ve burnu ıslanmamışsa sadece, ağzına ve burnuna su
vermesi kâfi gelir. Siraciyye’de de böyledir. (Hindiyye)
Cünüp olduğunu
unutarak yıkananın cünüplüğü kalkmış olur. (Redd-ül
Muhtar)
Havuzda, nehirde,
denizde, yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkasa, abdest almış ve
gusletmiş olur. Cünüp, denize dalıp çıkınca, sonra su içerse temiz olur. Yani,
su içmesi ağzını yıkamak olur.
Ama (Niyet edilmese de, abdest ve gusül sahih oluyormuş)
diyerek niyeti terk etmemeli. Abdeste, gusle sevab alabilmek için niyet
gerekir. Çünkü fıkıh kitaplarında buyuruluyor ki:
Herhangi bir kimse,
gusle niyet etmeden yıkansa, cünüplükten temizlenirse de, guslü için, sevab
hâsıl olmaz. (Halebî)
Cünüp, gusle niyet
etmezse, cünüplükten temizlenmiş olursa da, farz olan gusül sevabına kavuşamaz.
Çünkü niyetsiz sevab yoktur. (İbni Âbidin)
Abdestte ve gusülde
niyet, Hanefî'de sünnetse de, diğer
üç mezhepte farzdır. Mâlikî veya Şâfiî mezhebini, namazla ilgili bir iş için
taklit eden Hanefî’nin de, gusülde ve
abdestte niyet etmesi farzdır.