Soru: (Kaderime küstüm) demek küfür müdür?
CEVAP
Küfür değildir. İnsanın kaderi kötü olabilir. İnsan kötü kaderini beğenmeyebilir. (Kaderim kötüymüş) diyebilir, ama suçu kadere yüklemek caiz olmaz. Bu bakımdan, (Kaderime küstüm) gibi mânâsız bir şey söylenmemelidir.
Soru: Bir müslümana kızıp, (Ne kâfir o!) diye hakaret etmek küfür olur mu?
CEVAP
Bir müslümanı kötülemek için, hakaret için kâfir demek küfür olmaz. Kâfir olmasını isteyerek söylemek küfürdür. Yani bir Müslümanın kâfir olmasını istemek küfürdür. Yoksa kötülemek kastıyla kâfir demek, küfür olmaz. (İslam Ahlakı)
Soru: Namazda veya başka zaman Fatiha’daki, (Yalnız sana ibadet ederiz) mealindeki (İyyake na’büdü) âyetini okurken, başka şey, mesela para, kadın gibi dünyevi şeyler düşünmek küfre sebep olur mu?
CEVAP
Küfür olmaz. Onlara tapılmıyor ki, küfür olsun! Namaz kılarken de, başka zaman da, insanın hatırına yetmiş türlü kötü şey gelebilir. Bunlar küfür olmaz. Hatta hatıra küfür düşünce bile gelse yine küfür olmaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kalbe gelen kötü düşünce, söylenmedikçe ve buna uygun hareket edilmedikçe affedilir.) [Buhari]
Soru: (Seda evlenmekten ümidini kesti. Suzan boyunun uzamasından ümidini kesti. Çamur spor, şampiyonluktan ümidini kesti) gibi sözler, Allah’tan ümit kesmek olup küfür değil midir?
CEVAP
Küfür olan, Allah’ın rahmetinden ümit kesmektir. (Ben Cehenneme gideceğim, Allah beni asla Cennetine koymaz) demek küfür oluyor. Bunun gibi, Allah’ın azabından emin olmak da küfürdür. Yani (Allah beni garanti Cennetine koyar) demek de küfürdür, fakat diğer işlerden ümit kesmek küfür değildir. O işin şartları yerine gelmezse, o iş olmaz. Bir işten değil, Allah’tan ümit kesmek, (Allah bu işi yapamaz) gibi düşünceler küfürdür.
Soru: (Birine, eşek, domuz veya eşek oğlu eşek veya domuz oğlu domuz demek küfürdür) diyenler oluyor. Bunlar küfür müdür?
CEVAP
Bunları söylemek kesinlikle küfür değildir. Bunlardan daha ağırı ise, bir kimseye hakaret için kâfir demektir. İslam Ahlakı kitabında, (Bir Müslümanı kötülemek için, hakaret için kâfir demek küfür olmaz. Kâfir olmasını isteyerek söylemek küfürdür. Yani bir Müslümanın kâfir olmasını istemek küfürdür. Yoksa kötülemek kastıyla kâfir demek, küfür olmaz) deniyor.
Bir insan şakadan ben kâfirim dese bile, küfre rıza gösterdiği için kâfir olur. Ancak, (Kâfir olayım ki, şu iş şöyledir) diye yemin etse kâfir olmaz, çünkü İlmihal’de, (Küfre sebep olan şeyleri, yemin niyetiyle söylerse kâfir olmaz, yemin etmiş olur) deniyor.
Demek ki, birine hakaret etmek, yani onu kötülemek için kâfir demek küfür olmadığı gibi, (domuzun teki), (cahilin biri) gibi sözler söylemek de küfür olmaz. Ama hakiki bir âlime cahil demek veya başka bir sözle hakaret etmek küfür olur. Bu, âlimin şahsına değil, ilmine hakarettir. Mesela İmam-ı a'zam hazretlerine hakaret eden kimse, alacak verecek davasından veya şahsi bir düşmanlıktan dolayı değil, ilminden dolayı hakaret ettiği için kâfir oluyor.
Hakiki bir âlime ahmak, cahil, domuz, eşek diyen tazir olunur. Hakaret ederek söylerse, kâfir olur, İmam-ı Muhammed buyuruyor ki, küfre sebep olan her sözü söylemek de, böyle küfür olur. İlme ve âlimlere hakaret eden kâfir olur. (İslam Ahlakı)
Demek ki, bir Müslümana eşek, domuz, köpek, maymun, öküz, ayı, yılan, akrep veya bunların oğlu demek mesela öküz oğlu öküz, ayı oğlu ayı gibi sözler söylemek küfür değildir. Âlimin ilmine hakaret için söylenirse küfür olur. Âlime başka sebeplerle hakaret etmek küfür olmaz. Fakat alacağını vermeyen veya kendine zarar veren, çoluğunu çocuğunu döven bir âlime, böyle dünyevî bir sebeple sövüp saymak küfür olmaz.
Soru: Allahü teâlâya saygı için siz demek küfür olur mu?
CEVAP
Saygı için siz demek küfür olmazsa da, sen diye dua etmek gerektiği din kitaplarında yazılıdır.
Soru: Mezhepsizliği sicilli bazı kimseler, (Falanca hoca, Cebrail aleyhisselamın vahyi Muhammed aleyhisselamdan aldığını söylüyor, dolayısıyla, Muhammed aleyhisselama Allah diyor) diyerek onu tekfir ettiler. (Mezhepsiz değilim) diyenler de, (Rivayeti zayıftır) diye tenkit ettiler. O hocayı böyle bir tenkit uygun mudur?
CEVAP
O hocanın bu rivayeti zayıf olsa bile, tekfir edilecek bir şey yoktur. Hâşâ Peygamber efendimize Allah denmiyor. Resulullah’ın, Cebrail aleyhisselamdan üstün olduğu anlatılıyor. Hiç öyle bir rivayet olmasa bile, küfürle ne ilgisi var ki? O hoca, (Kur'an Allah kelamı değil) mi diyor? Hâşâ perde arkasındaki Allah mıdır diyor? Demediği şeyleri ona yakıştırmak iftira olur. Vahyin önce Peygamberimize, sonra Cebrail aleyhisselama, sonra da tekrar Resulullah'a gelmesi, akla da, dine de aykırı değildir. Böyle bir şey gerçekten vardır veya yoktur. Bir rivayete dayanarak vardır denmesi küfür olmaz. Allahü teâlâ, vahyi dilediği gibi gönderir. Niye öyle vahiy gönderiyorsun denir mi hiç? Zayıf rivayet deniyor. Zayıf olması küfrü gerektirmez.
O hoca, mezhepsizliğe ve bâtıl yollara karşı olduğu için, Muhammed aleyhisselamın övülmesine tahammül edemeyenler, bir bahaneyle ona saldırıyorlar.
Soru: (Çocuk yaptık) veya (Çocuk yapacağız) demek küfür olur mu?
CEVAP
Böyle söylemek uygun değilse de, maksat yaratmak olmayıp, sebep olmak anlamında söylendiği için küfür olmaz. (Çocuğun doğmasına biz sebep olduk) demektir. Öldüren, dirilten Allahü teâlâ olduğu hâlde, (Falancayı trafik kazasında öldürdüm) demek küfür olmaz. (Biz sebep olduk) demektir.
(Meyve ve sebze yetiştirdim) demek de böyledir. Meyveyi, sebzeyi de yaratan, büyüten ve içine vitamin vesaire koyan Allah’tır. Biz sadece sulayıp yetişmesine sebep oluyoruz.
Soru: Haram olan şeyi istemek küfür olur mu? Mesela (Şarap içmek istiyorum) dense küfür olur mu?
CEVAP
Küfür olmaz. Hattâ (Şarap içmek haram, ama şarap içmekten hoşlanıyorum) demek haramsa da, küfür olmaz.
Soru: (Kader, ağlarını ördü) demek küfür müdür?
CEVAP
Küfür değildir. (Kader ağlarını ördü) demekle ne kast ediliyor? (Kaderin çok zararını gördüm) mü denmek isteniyor? Bu maksatla da dense yine küfür olmaz. Çünkü kaderimiz kötü ise, (Kaderde yazılanı gördük) demektir. Burada kaderi yaratan kötülenmiyor. Kaderimizin kötü olduğu açıklanıyor. Kaderimizin de, kötü olması yine bizim işlediğimiz ameller sebebiyledir. Biz kötü işler işleyecektik ki, Allahü teâlâ, bunları bildiği için, (Şu kötü şeyleri işleyecektir) diye kaderimize yazdı.
Soru: Bir reklamda, (Kur'an öğrenmeyen kimse kalmayacaktır) deniyor. Böyle söylemek, gaybdan haber vermek olup küfür değil midir?
CEVAP
Küfür dememelidir. Çünkü maksat gaybdan haber vermek değildir. (Kur'an öğrenmeyen kimse kalmasın) anlamında söylenmiştir. Elbette (Kimse kalmasın) denseydi daha uygun olurdu.
Soru: Hatırıma gelen kötü düşüncelerden dolayı küfre düşmüş olur muyum?
CEVAP
Vesveseli kimseler, (Şuraya yan baktım küfür mü?), (Sustum, konuştum, küfür mü?), (Güldüm, küfür mü?) gibi çok sual soruyorlar. Her şeye küfür, imansızlık demek, vesvese alametidir. Hiçbir Müslüman, kasten küfre girici söz söylemez. Dili sürçmüşse, yanılarak söylemişse, küfür olduğunu bilmiyorsa, yaygın olarak bilinen küfür bir söz değilse, zaten küfür olmaz. İkinci bir husus, bir söz, Hanefî mezhebinde küfür olsa da, diğer hak mezheplerin birinde küfür değilse, hattâ bir âlim bir söze, (Bu söz küfür değildir) demişse, bütün âlimler küfür dese bile, Allahü teâlâ o bir âlimin ictihadına göre o sözü küfür saymaz. Onun için, her sözde küfür arayarak vesvese etmemelidir.
Soru: İnternette küfre sebep olan sözlerle ilgili çeşitli listeler yayılıyor. Ekte gönderdiklerimin neden küfür olduğu anlaşılmıyor. Küfürse neden küfürdür?
CEVAP
Böyle önemli bir konuda yazı yazınca, bilenlere, güvendiği kimselere sormalı, onların onayını almalı. Hele böyle dinî konularda çok dikkatli olmalı. Yetkisiz kimselerin dinî konularda yazması zaten uygun olmaz. Haydi haddini bilmeyip hazırlamış olsa bile, bilenlere gösterip onların onayını almalıydı. Çünkü sıradan biri bile bu yazıdaki yanlışları rahatça görebilir.
Mesela, (Çağıran kimseye lebbeyk demek küfürdür) deniyor. İnsan bu kelimenin mânasını bilmiyorsa sözlüğe bakar veya bilen birine sorar, öyle yazar. Bu kadar sorumsuzca yazı yazmanın vebali büyüktür. Harama helâl, helâle haram veya normal bir söze küfür demek çok tehlikelidir.
Lebbeyk, (Efendim, buyurun, emret, emrine hazırım) demektir. Din kitaplarında Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem", her çağırana (Lebbeyk) diyerek cevap verdiği bildiriliyor. (Allahümme lebbeyk) demek de, (Buyur ya Rabbî, emrine hazırım Allah’ım) demektir. Allah için söylenince, (Yalnız seni sever, yalnız sana kulluk ederim) anlamına da gelir. Küfürle alakası yoktur.
Bir başka maddede, (Ben Cennet nimeti yiyorum demek küfürdür) deniyor. Hiçbir kitapta böyle bir şey yok. Bir kimse, bir nar yese, (Bu Cennet nimetidir) dese, niye küfür olsun? Sadece (Yalan söylüyorsun) denebilir. Küfür demek veballi iştir.
(Allah’ı rüyamda gördüm demek küfürdür) deniyor. Bu da yanlıştır. Görmemişse yalan söylemiş olur. Peygamber efendimizin rüyada Allahü teâlâyı gördüğü Tirmizî’deki hadis-i şerifte bildirilmektedir. İslâm âlimlerinden de rüyada görenler olmuştur. İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri buyurdu ki:
Rüyamda Allahü teâlâyı gördüm. (Ya Rabbî, sana yakınlaşmak için en iyi yol nedir?) dedim. (Kur'an okumakla bana yaklaşılır) buyurdu. (Ya Rabbî, anlamadan okuyan da sana yaklaşır mı?) dedim. (Anlasa da, anlamasa da Kur’an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur) buyurdu. (İhya)
(Bu adam, bu hastalıktan ölür demek küfürdür) deniyor. Böyle söylemek, gaybdan haber vermek değildir, bir tahmindir. Tahmin tutabilir de, tutmayabilir de. Bir şeyi tahmin etmek küfür olmaz.
Tembel bir öğrenci için, (Bu çocuk, sınıfta kalır) demek bir tahmindir, küfür değildir.
Sarhoş şoföre, (Bu şoför bir yere çarpar) demek de bir tahmindir, küfür değildir.
(Bugün İstanbul’a kar yağacak) demek de bir tahmindir. Tahminlere küfür denmez. O kişi, tahmininde isabet etse de, yanılsa da küfür olmaz.
(Kur’ana şiirdir demek küfürdür) deniyor. Ne maksatla deniyor? Hakaret için mi, övmek için mi? Din kitaplarında, (Kur’an-ı kerim, nazm-ı ilahidir. Nazım, sözlükte, incileri ipliğe dizmektir. Kelimeleri de, inci gibi, yan yana dizmeye nazım denilmiştir. Şiirler birer nazımdır) deniyor. Demek ki, Kur'an-ı kerim için (İlahî bir şiirdir) demek küfür olmaz.
Gönderdiğiniz yazıda, bunun gibi çok şeye küfür denmiş. Din kitaplarına uymayan böyle şeyler yazarak, fıkıh ve akaid kitaplarına düşman olan zındıklara koz verilmemeli. Kitaplarda olmayan şeyleri küfür olarak bildirmemelidir.
Soru: (Saldım çayıra, Mevla’m kayıra) veya bunun gibi, tedbir almadan açığa bırakılan şeyler için (Allah'a emanet) deniyor. Bu sözlerden (Allah koruyamaz, Allah kayıramaz) gibi bir mânâ çıkacağı için küfür olur mu?
CEVAP
Hayır, küfür olmaz. Bu sözler, her işte tedbir almayı bildiriyor. Tedbir almazsan, (Allah kayıramaz) değil, (Kayırmaz) deniyor. (Allah onu koruyamaz) denmiyor, (Korumaz) deniyor.
Resulullah efendimiz, "sallallahü aleyhi ve sellem" bir köylüye, (Deveni ne yaptın?) diye sorunca, o da, (Allah’a tevekkül edip, kendi hâline bıraktım) dedi. Ona, (Deveni sıkı bağla ve sonra tevekkül et!) buyurmuştur. Deveyi bağlamadan, Allah'a emanet etmek yanlıştır.
Hayvanını başıboş bırakanlar için, (Saldım çayıra, Mevla’m kayıra) deniyor. Burada tedbirsiz iş yapan ayıplanıyor, hâşâ Allahü teâlâ için bir şey denmiyor.
Soru: Necip Fazıl, meşhur Sakarya Türküsü’nde diyor ki:
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Din dersi öğretmenimiz, şiirdeki (Bu dünya böyle gider!) ifadesi, gaybdan, gelecekten haber verdiği için küfür olacağını, (Bu dünya böyle gitmez) şeklinde okunması gerektiğini söyledi. (Böyle gider) demek niçin küfürdür?
CEVAP
Öğretmenin mantığıyla, (Bu dünya böyle gitmez) demek de, gelecekten haber vermek olur. Böyle gideceği bilinmiyorsa, böyle gitmeyeceği nereden biliniyor?
Her iki şekilde de söylemek küfür olmaz. Yani (Bu dünya böyle gider) veya (Bu dünya böyle gitmez) demek küfür değildir. Bir şeyi tahmin etmek küfür olmaz.
(Amerika çok zulmediyor, bir gün yıkılacak) demek bir tahmindir. Gaybdan haber vermek değildir. Tahminde bulunmak caizdir.
(Böyle gelmiş, böyle gider) atasözüdür. Atasözleri genelde uygundur, küfür aramamak lazım. Bu söz, (Bazı şeyler vardır ki, âdeta kemikleşmiştir, bunları düzeltmek zordur) anlamında söylenmektedir.
Bir de felsefecilerin dediği gibi, (Varlıklar yoktan yaratılmamış, böyle gelmiş böyle gider) anlamında söylenmiyor. O mânâda söylenirse, yaratılış, Cennet, Cehennem inkâr edilmiş olur. Bunun için İlmihal’de, (Dünyanın yaratıldığına inanmamak, “Böyle gelmiş, böyle gider” demek, küfürdür) deniyor. Bir sözün ne maksatla söylendiğine bakılır.
Atasözünde olduğu gibi bu söz, (Bu işleri düzeltmek zor) anlamındadır. Bir de merhum Necip Fazıl, sıradan biri değildir. Sözlerinde küfür aramak yanlış olur.
Soru: Bazıları, (Girdiğimiz mağazada kadın pantolonu gibi uygunsuz bir ürün veya resim varsa, açık bayan çalışıyorsa, müzik çalınıyorsa, orada (Hoş geldiniz) diyene (Hoş bulduk) demek, haramı hoş görmek olacağı için küfürdür) diye mesaj, mail ve tweet atıyor. (Hoş geldiniz) diyene (Hoş bulduk) demek, haramı neden hoş görmek oluyor ki?
CEVAP
Bu, çok yanlıştır. (Yağmur yağacak) diyene, (Sen bana ördek diyorsun) demeye benziyor. Yani (Yağmur yağacak, göl meydana gelecek, gölde ördek yüzer, o hâlde sen ördeksin) demek gibi bir şey bu.
İçkili bir lokantaya gitsek, garson bizi hoş karşılayıp, (Hoş geldiniz) dese, biz de ona (Hoş bulduk) desek, bu (İçki satmanız hoştur) anlamına gelmez, (Bizi iyi karşıladın) demektir. Bir iş için, meyhaneye bile gitsek, oradaki görevli bizi hoş karşılasa, hoş karşılamasına (Hoş bulduk) demekte mahzur yoktur. Bunun gibi şarkı söyleyen bayanın sesine güzel demek bile küfür olmaz. Polisleri atlatıp kaçabilen hırsıza, (Helâl olsun hırsıza) demek de küfür değildir. Hırsızın hırsızlığına değil, polisi atlatan numaralarına (Helâl olsun) deniyor. Meyhanenin binasının yapısına güzel demek de küfür olmaz. Din adına konuşurken harama helâl, helâle haram demekten çok sakınmalıdır. (Ben iyi niyetle söylüyorum, milletin küfre girmemesi için çabalıyorum) demek kişiyi hatadan kurtarmış olmaz.
Soru: (Çocuk yaptım) demek şirk midir?
CEVAP
Hayır, şirk değildir. Fakat yakışıksız bir sözdür. Burada niyet önemlidir. (Sebeplere yapışarak çocuk sahibi oldum) anlamında kullanmanın mahzuru olmaz. Zaten hiç kimse, yoktan yaratmak anlamında kullanmaz. Her şeyi yaratan, öldüren, dirilten, şifa veren Allahü teâlâ olduğu hâlde, (Falancayı öldürdüm. İlaç ağrımı kesti. Hastayı iyileştirdim) demenin mahzuru olmaz. Doğurmayan, kısır olan kadın için, (Çocuk yapmayan kadın) denebilir. Bunlar mecazdır, şirkle alakası yoktur.
Soru: (Ramazan geldi) yerine, (Ramazan ayı geldi) demenin daha iyi olduğu söyleniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Tabiînin büyüklerinden İmam-ı Mücahid hazretleri, mübarek Ramazan ismine hürmetsizlik olmasın diye (“Ramazan geldi; ramazan gitti” demek mekruh olur) demişse de, İmam-ı Muhammed hazretleri, öyle demenin mekruh olmadığını bildirmiştir. Eshab-ı kiram da mekruh saymamıştır. (Hindiyye)
Yine de, (Ramazan geldi) demek yerine, (Ramazan ayı geldi) demek iyi olur. Hattâ Ramazan-ı şerif demek daha güzel olur.
Soru: (Bi-iznillah ifadesine, Allah'ın izniyle demek şirktir. Çünkü Allah’ın bir şeye izin vermesi, o şeyi kendine ortak etmesi demektir) diyenler var. (Allah’ın izniyle) demek şirk midir?
CEVAP
Şirk değildir. Selefî denilen mezhepsizlerin uydurmasıdır. Bi-iznillah, Allah'ın izniyle demektir. İzin kelimesinin, ruhsat, icazet, müsaade, yol verme, emretme, yetki verme, yaratma, kudret gibi mânâları vardır. Cümledeki mânâsına göre değişir. Bir mânâsını alıp ötekilere yanlış denmez. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Ey Meryem oğlu İsa! Anadan doğma körü, alaca hastalığı olanı iznimle iyi etmiştin. Ölüleri iznimle dirilttin.) [Maide 110] (“Allah'ın kudretiyle ve izniyle bu işleri yaptın” demektir.) [Beydâvî]
(Allah, göğü yere düşmekten kendi izni ile korur.) [Hac 65 ] (Kendi izni, kudreti demektir. Kıyamette, gökleri yere düşürecektir.) [Beydâvî]
(Allah'ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez.) [Tegâbün 11] (“Allah dilemedikçe, bir kaza, bir ölüm gelmez” demektir.) [Beydâvî, Medârik)
(Allah, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez.) [Sebe 23] (Burada izin; Allahü teâlânın şefaat edene yetki vermesi, şefaat edilenden de razı olması demektir.)
(Sadece Allah’ın dilediği kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26] (Burada da yetki ve izin demektir.)
(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bekara 255] (Burada da yetki ve izin demektir.)
İki hadis-i şerif:
(Allahü teâlânın izniyle, şefaat edeceğim.) [Buhârî] [Burada da; yetki ve izin anlamındadır.)
Verilen yetkilerin içinde izin de vardır. İzin verip yetkilendiriyor. İzin anlamına gelmez demek çok yanlıştır.
(Her derdin devası vardır. Hastalığın ilacını kullanan, Allah’ın izniyle iyileşir.) [Buhârî] (Burada izin, Allah'ın dilemesi, yaratması demektir.)