Ana Menü (Fihrist)

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

04 Ocak 2020

İctihadlarda Rahmet Olan Farklılık

Dört Mezhepte Namaz

c.ahmetakisik@gmail.com

İctihadlarda rahmet olan olan farklılık, Müctehidlerle ilgili bir konudur. Çünkü Müctehid, kendi ictihadına göre hareket etmek mecburiyetindedir, başkasını taklid edemez. Taklid eden de müctehid olmaz. İslam dininde ictihad, Eshab-ı kiram’ın Hazret-i Peygamber’den naklettikleri bilgilerin teknik kontrolü yapıldıktan sonra âlim kişide hasıl olan kanâattır. İslam’da her âlim, müctehid değildir. Dört mezheb imamı ve onların birinci derecede talebeleri, “ictihad etme ehliyeti” kazanmışlardır. Dört Mezhep imamından önce de Müchehidler vardı. Bunların hepsi, Ehl-i sünnet itikadındadır. Bu konuda Cumhûr’un ittifakı vardır. Cumhûr’un bid’at ve dalâlet ehli olarak nitelendirdiği kişilerden âlim olanlar olmuştur. Fakat hiç biri, Ehl-i sünnet göre Müctehid sayılmamıştır.

Bu durumda “rahmet olan ictihad farklılığı”, İslam ümmeti için dini yaşama konusunda bir kolaylık olmuştur. Dört mezhepten birinde bir zorluk ve sıkıntıyla karşılaşan bir Müslüman, kurallarına uyarak diğer bir mezhebi taklid etmek suretiyle çözüm bulabilmektedir.

Buna göre Dört Mezhebe göre “Namaz ve İlgili Konular”, aşağıda sunulmaktadır.

 

NAMAZ ÖNCESİ HAZIRLIK

1. Necasetten Temizlik

Necaset, pislik demektir. Fıkıh kitaplarında necaset, namaza mâni olma derecesine göre iki gruba ayrılmıştır:

 Kaba necaset: İnsandan çıkınca abdest veya gusle sebep olan her şey; eti yenmeyen hayvanların dabağlanmamış derisi, eti, pisliği idrarı; insanın ve bütün hayvanların kanı; şarap, leş, domuz eti; kümes hayvanlarının pisliği; yük hayvanlarının, koyun ve keçinin necasetleri, galiz, kaba necasettir.

Katı necasetlerde deride, elbisede ve namaz kılınan yerde bir dirhem (4.8 gr.); akıcı necasetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzeyi kadar olan miktar, namaza mâni olur.

Dirhem miktarı necasetle namaz kılmak, tahrimen mekruhtur. Bunu temizlemek vaciptir. Dirhem miktarından fazlasını yıkamak farz, bununla namaz, sahih olmaz. Dirhemden azını yıkamak, sünnettir.

Bu ölçüler, Hanefî mezhebindedir. Ancak az olsa dahi Hanefî’de de yıkamak sünnettir.

Mâlikî, Şâfiî’î ve Hanbelî’de: Kaba necasetin zerresini yıkamak farzdır. Ancak Mâlikî’de diğer bir fetvaya göre necaset, namaza mâni değildir. Ameliyat gibi, zor ve sıkıntılı durumlarda ikinci ve üçüncü derecedeki fetvalarla amel (hareket) edilebilir.

 Hafif necaset: Eti yenen dört ayaklı hayvanların idrarı; eti yenmeyen kuşların pisliği hafif necaset grubundandır.

Hafif olan necasetlerden, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısım veya uzvun dörtte biri kadarı namaza zarar vermez.

Bu ölçüler, seyahat ve kır hayatı gibi yıkayacak zaman ve imkân olmadığı veya su bulunmadığı durumlarda uygulanır.

Güvercin, serçe ve benzerleri gibi eti yenen kuşların pisliği namaza mani değildir.

Hangi tür necaset olursa olsun, bilindiği ve görüldüğü takdirde en azı bile temizlenmeli ve o şekilde namaz kılmalıdır.

 Necaseti temizlemek: Kişinin necaset yerini temizlemesine istinca denir. Temizlik aracı olarak su kullanılır. Kırsal kesimde, dağ ve çöl gibi su bulunmayan yerlerde taş kullanılır. Kemik, cam ve saksı parçası, hayvan yemi, yeşil ot ve yaprak ve “yazı yazılabilen” kağıt ile istinca, tahrimen mekruhtur. Tuvalet kağıdı, “yazı yazılabilen” türden kağıt değildir.

İstibra, erkeklerin idrardan sonra, idrar yolunda damla kalmadığına kanaat getirinceye kadar, çeşitli teknikler kullanarak beklemesine denir. Kadınlar, istibra yapmaz. Hadiste, kabir azabının çoğunun idrar yüzünden olduğu bildirilmiştir.

 

2. Gusül Abdesti

Guslün Farzları şunlardır:

Hanefî’de: 1. Ağzın içini yıkamak, 2. Burnun içini yıkamak, 3. Bedenin her yerini yıkamak.

Mâlikî’de: 1. Niyet, 2. Bedenin her yerini yıkamak, 3. Delk (ovmak), 4. Muvalât (uzuvları ara vermeden yıkamak), 5. Saçları hilâllemek.

Şâfiî’de: 1. Niyet, 2. Bedenin her yerini yıkamak.

Hanbelî’de: 1. Niyet etmek, 2. Besmele çekmek, 3. Bedenin her yerini yıkamak, 4. Ağzın içini yıkamak, 5. Burnun içini yıkamak.

 

3. Namaz Abdesti

Abdestin Farzları şunlardır:

Hanefî’de: 1. Yüzü yıkamak, 2. Elleri (kolları) dirseklerle beraber yıkamak, 3. Başın dörtte birini mesh etmek, 4. Ayakları topuklarla beraber yıkamak.

Mâlikî’de: 1. Niyet, 2. Yüzü yıkamak, 3. Elleri (kolları) dirseklerle beraber yıkamak, 4. Başın tamamını mesh etmek, 5. Ayakları topuklarla beraber yıkamak, 6. Muvalat (uzuvları ara vermeden yıkamak), 7. Delk (ovmak).

Şâfiî’de: 1. Niyet, 2. Yüzü yıkamak, 3. Elleri (kolları) dirseklerle beraber yıkamak, 4. Başın, az bir kısmını mesh etmek, 5. Ayakları topuklarla beraber yıkamak, 6. Tertip (el-yüz-baş-ayak sırasına göre yıkamak).

Hanbelî’de: 1. Niyet, 2. Besmele çekmek, 3. Ağzı yıkamak, 4. Burnu yıkamak, 5. Yüzü yıkamak, 6. Elleri (kolları) dirseklerle beraber yıkamak, 7. Başın tamamını mesh etmek, 8. Ayakları topuklarla beraber yıkamak, 9. Tertip (el-yüz-baş-ayak sırasına göre yıkamak), 10. Muvalat (uzuvları ara vermeden yıkamak).

 

4. Teyemmüm

Abdest almak veya gusletmek için, su bulunmazsa veya su olduğu halde kullanılması mümkün olmayan durumlarda teyemmüm alınır. Sudan bir mil (1920 metre) uzak olan, niyyet etmek şartıyla teyemmüm eder. Bir şehirde her zeman su aramak farzdır.

Teyemmümün farzları: 1. Niyet etmek, 2. İki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh etmek, 3. Elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu mesh etmek.

Hanefî ve Mâlikî’de: Temiz toprak, kum, kireç, kiremit, tuğla ve taş gibi toprak cinsinden temiz bir şeyle teyemmüm alınır.

Şâfiî’î ve Hanbelî’de: Yalnız toprak ile teyemmüm alınır.

Hanefî’de: Vakit girmeden önce teyemmüm alınabilir.

Mâlikî’, Şâfiî’î ve Hanbelî’de: Vakit girmeden önce almak caiz değildir.

 

NAMAZIN ŞARTLARI

Namazın Şartları şunlardır:

Hadesten taharet: Namazdan önce gusül ve abdestin (veya teyemmümün) şartlarına uygun alınmış olası gerekir. Taharet, temizlik demektir.

 Necasetten taharet: Kaba necasetten deride, elbisede ve namaz kılınan yerde bir dirhem (4.8 gr.); akıcı necasetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzeyi kadarı; hafif necasetten, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısım veya uzvun dörtte biri kadarı, mutlaka temizlenmelidir; bunların hepsi vaciptir. Vacibi terketmek, tahrimen mekruhtur. Belirtilen ölçülerden az olan necaseti yıkamak sünnettir. Bunun anlamı şudur: Peygamber efendimiz onu da yıkamıştır.

 Setr-i avret: Erkeklerin avret mahalli, göbekden, diz altına kadardır. Kadınların el ve yüzlerinden başka her yeri, saçları ve ayakları dört mezhepde de avretdir. Buralarını örtmeleri farzdır. Avret uzuvlarından herhangi birinin dörtde biri, bir rükün açık kalırsa, namaz bozulur. Azı açılırsa bozulmaz. Fakat namazı mekruh olur. İnce olup, içindeki uzvun şekil veya rengini gösteren elbise, yok hükmündedir. Erkeklerin hacta ihramlılık dışında başı açık veya kolları ve bacakları sıvalı namaz kılmaları, mekruhtur.

 İstikbal-i kıble: Mekke’de Haram-ı şerif içindeki Kâ’be’ye dönerek namaz kılmak farzdır. Kıble’nin ne tarafta olduğu bilinmediği durumlarda Kıble yönünü araştırmak farzdır. Araştırarak namazını kıldıktan sonra, Kıble, namazını kıldığı yönde olmadığı anlaşılsa bile namazı sahihtir, iâde gerekmez. Ancak kişinin bugün cep telefonlarında olduğu gibi Kıbleyi gösteren bir programı yanında taşıması elzemdir.

 Vakit: Beş vakit namaz başta olmak üzere Cuma ve Bayram namazlarının kılınacağı vakitler, Güneş sistemi esasına göre Hadis-i şeriflerde açıklanarak Fıkıh âlimlerince hükme bağlanmıştır. Fıkıh âlimlerinin ortaya koyduğu bu ölçüler, Müslüman Astronomi âlimleri ve Muvakkitlerce günün 24 saati çerçevesinde bütün namaz vakitleri, (ülke ve yerleşim yerlerinin enlem ve boylam kriterleri ve temkinler dikkate alınarak) belirlenmiştir. Temkin, teknik bir terim olup ihtiyat demek değildir.

Bir namazın “hakikî vakti” ile “şer’î vakti” arasındaki zaman farkına temkin zamanı denir. Temkin miktarı, her namaz vakti için yaklaşık aynıdır.

İstanbuldaki râsıda yakın olan en yüksek yer, Çamlıca tepesi olup, yüksekliği 267 metredir. Güneşin batışında bu tepede son ışıklar kayboluncaya kadar geçen zaman, temkin vakti olup bunu hesapla bulunan “hakiki vakt”e ilâve edince “şer’î vakit" bulunur. İstanbul için temkin miktarı, ortalama 10 dakika olarak belirlenmiştir. Her yerin temkin miktarı farklıdır.

İslam’da Modernistler, Osmanlı âlimlerine karşı olduklarından, Diyanet’i etki altına alarak, Osmanlıdan beri gelen namaz vakitleri cedvellerinin değiştirilmesine ve temkinlerin kaldırılmasıne sebep olmuşlardır. Bu durumda  İkindi’de (5-7) ve Yatsı vaktinde de (6-11) dakika arasında (kendi takvimlari 1982’ye göre) değişiklik yapılarak vakit girmeden ezan okunur hâle gelmiştir. Hele imsak, 18-20 dakika uzatılarak “sabah namazı” vaktine çekilmiştir. Buna göre oruçlar, tamamen tehlikeye girmiştir. Ancak Türkiye Takvimi, bu değişikliklerin hiçbirine uymamış ve 1982 senesine kadar “Diyanet’in de kullandığı namaz vakitleriyle ilgili değerleri” devam ettirmiştir. Buna göre “Türkiye Takvimi”, şu anda ülkemizde ve dünyada namaz vakitlerini doğru olarak veren tek takvim haline gelmiştir.

 Niyyet: Namaza başlarken İftitah tekbirinden önce niyyet edilir. Niyet, kalp ile olur. Namaza niyyet etmek, kılacağı farz ve vacip namazın ismini ve vaktini bilmek ve kıble ile imama uymayı kalbinden geçirmek demektir. Sünnet namazlarda vakti söylemek şart değildir. Kalp, bu şekilde namaza hazırken dil ile söylemenin bir mahzuru yoktur.

Cemâatle namazlarde imamın, “erkeklere imam olmaya” niyeti şart değilse de cemâat sevabı için gereklidir. Ayrıca imamın “kadınlara imam olmaya” niyet etmesi de lâzımdır.

 

NAMAZIN FARZLARI

 

Namazın farzları şunlardır:

 Kıyam: Namazda ayakda durmak demekdir. Ayakda duramayan hasta, oturarak kılar. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde hasta Müslümanlar, sandalye kullanmamışlardır. Kiliselerde olduğu gibi, sıra, sandalye ve koltuk koyarak Camilerin düzenini bozmak, asla doğru değildir.

 Kırâat: Kıyamda Kur’ân-ı kerimden bir âyet okumak farzdır. Bu farz, Hanefî’de sünnetlerin ve vitrin her rek’atinde ve farzların iki rek’atinde, Fâtiha “vacip” ve arkasından bir sûre veyâ üç âyet “vacip” okumakla yerine getirilir. Diğer üç mezhepte Fâtiha’yı okumak farzdır. Şâfiî’de imam arkasında Fâtiha’yı okumak da farzdır.

Namazda, kırâat olarak hangi dilde olursa osun Kur’ân-ı kerîm tercemesini okumak, asla caiz değildir.

 Rukû’: Kıyâmda kırâetden sonra tekbir getirerek, rükü’a eğilinir. Rükü’da erkekler parmaklarını açıp, dizlerin üstüne koyar, sırtını ve başını düz tutarlar. Kadınlar parmaklarını açmaz. Sırtını, bacaklarını ve kollarını dik tutmaları şart değildir.

Rükü’da en az üç def’a, “sübhâne rabbiye’l-azîm”, denir. “Sübhânellah” diyecek kadar rukû’da ve ayrıca kalkınca aynı miktarda “kavme”de durmak vaciptir. Bunların terki konusunda şiddetli hadisler vardır. Bu vacipleri terketmek, tahrimen mekruhtur.

 Secde: Secdede el parmakları, birbirine bitişik, kıbleye karşı, kulaklar hizasında, baş iki el arasında olmalıdır. Alnı temiz yere (toprak, taş, tahta, yaygı üzerine) koymak farz, burnu da beraber koymak vaciptir. Secde edilen yerin sertliği hissedilmelidir. Bazı cami ve evlerde olduğu gibi "sertliği hissedilmeyen” pamuk, yün ve çok yumuşak halı, yaygı üzerinde secde caiz değildir.

İki ayağı yerde olarak secde edilir ve üç kere “sübhâne rabbiye’l-a’lâ” denir. “Sübhânellah” diyecek kadar secdede ve ayrıca doğrulunca aynı miktarda “celse”de durmak vaciptir. Bu vacipleri terketmek, tahrimen mekruhtur. Bu konuda Hazret-i Peygamber’in “tavuğun yem yediği gibi namazlarınızı kılmayın” tarzında uyarıları vardır.

Ka’de-i ahîre: Son rek’atde “ettehıyyâtü”yü okuyacak kadar oturmak farzdır. Şâfiî’de son teşehhüdde salevat okumak farzdır.

Namazda ta’dil-i erkân, Hanefî’de vacip, diğer üç Mezhepte farzdır.

Beş vakit namazı cemaat ile kılmak, HanefiŞafii ve Maliki’de sünnet, Hanbeli’de vaciptir.

 

Not: 1. Ümmetim (müctehid âlimler)in ihtilâfı (farklı ictihadları), insanlar için rahmettir (kolaylıktır). (Müslim, Vasıyye 6 “Nevevî Şerhi”) Nitekim âyette buyrulmuştur: (Yüce) Allah, sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. (Bakara,185)

2. Müctehid, isabet ederse iki, hata ederse bir sevap verilir. (Buharî, İ’tisâm 22)

Kaynak: islamilimleri.com

04.01.2020 - Türkiye Gazetesi

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/dr-c-ahmet-akisik/611576.aspx

Cami – Müslümanlar kıyamda

 

Cami – Müslümanlar secdede

Ana Sayfa